Türkiye'de ezanın güzel okunmadığı konusunda yıllardır eleştiriler yapılıyordu. Diyanet İşleri Başkanlığı sayesinde ezan okuyuşunda düzelmeler görülmeye başlandı. Şimdi konu ezanda nihavend makamının kullanılmasına geldi. Nihavend makamını dünyevi bulanlar var...
Bugün Gazetesi'nde Hüseyin Keleş imzalı yazıda gündeme gelen "ezan makamı" fikir ayrılıklarını ortaya çıkardı...
Ayhan Sarı: "Günümüzde kullanım açısından daha yaygın birkaç makamdan biri olan ve donanım/karar sesi olarak batının sol minörü ile eşdaş tutulan (ikisi karşılaştırmalı olarak dinlendiğinde öyle olmadığı duyulan) nihavend makamının, son yüzyıl Türk müziğinde popüler olduğunu görüyoruz. Tarih boyunca kimi makamlar gözdeleşmiş, kimileri de gözden düşmüştür. Bunu tarihsel süreçlerde gözlemlemekteyiz. Bir makamın popüler oluşu onun dini müzikte kullanımını engellememeli. Nihavend makamına "dünyevi olduğunun düşünülmesi" gerekçesiyle neredeyse cinsel kimlik yüklenecek. Tartışma bu açıdan ilginç bir boyuta taşınıyor. Genelde ezanların okunduğu makamlar olan rast, uşşak, hicaz, segah, hüseyni, saba dünyevi değil de; nihavend mi dünyevi?.. Dini müziği icra eden kişinin okuyuşu ile alakalı bir konu yüzünden bir makamı dünyevi olarak yaftalamak ne derece doğrudur? Nihavend makamında ezan insanı kendine çekiyor. Tasavvufi hisleri canlandırıyor. Bütün hüner veya hünersizlik müezzinin makamı bilgi görgü ve yetenekleri ölçüsünde kullanmasında ve sesine yansıtmasındadır..."
Ahmet Say: Beni, “Müzik sanatıyla ilgili her çeşit bilgiyi belleğinde hazır tutan bir müzik yazarı” sananlar, nedense güncel bir konu haline gelen “Ezan’ın Nihavend makamıyla okunması” tartışmasına ne diyeceğimi soruyorlar. Ezan konusu tarafımdan hazırlanan üç ciltlik Müzik Ansiklopedisi’ndeki “Ezan” maddesinde şöyle yer almıştır: "...Her vaktin makâmı ya da makâmları belirlidir. Kesin kuralları olmasa da, uygulama geleneği genellikle şöyledir: Sabah ezanı: Sabâ ya da Dilkeşhâverân. Öğle ezanı: Sabâ, Hicaz,Uşşak. İkindi ezanı: Hicaz, Uşşak. Akşam ezanı: Hicaz, Râst, Uşşak. Yatsı ezanı: Hicaz, Uşşak, Beyâtî, Nevâ, Râst...” Çoğunlukla “Şarkı” formundaki eserlerde kullanılan Nihavend makamının, “Namaza çağrı” anlamındaki Ezan’a yakışmayacağı açıktır. Yakışır olsaydı, yukarıda ayrıntılarını verdiğim ezan makamları geleneğinde Nihavend de yer alırdı. (Evrensel Gazetesi - 25 Ekim 2014)
* * *
Ezanda 'nihavend' tartışması... Hüseyin Keleş (1)
Osmanlı’da sadece Konya’da ve ikindi vakti okunan ‘Nihavent makamı ezan’ özellikle İstanbul’da yaygınlaşmaya başladı. Uzmanların geneli, ‘dünyevi’ bir makam olan ‘Nihavent’in okunmaması yönünde görüş belirtiyor.
Türkiye yıllarca ezanın güzel okunup okunmadığını tartıştı. Kamuoyu ezanın güzel okunmadığı konusunda hemfikirdi ancak ne yapılması gerektiği konusunda kafalar karışıktı. Katı laik kimliğe sahip isimler ezanın tamamen kaldırılmasını ya da Türkçeleştirilmesini isterken, kamuoyunun büyük çoğunluğu ezanın güzel okunması için ‘eğitim’in şart olduğunu savunuyordu. Sonunda Diyanet İşleri Başkanlığı kamuoyunun baskısına boyun eğerek, ezanın güzel okunması için kurslar başlattı.
Müezzinler eğitimden geçirildi ve başta büyük camiler olmak üzere, hemen her camide ezanlar makamlı okunmaya başlandı. Hatta kimi Diyanet görevlileri işi daha da ileriye götürerek, konuyla ilgili kitaplar ve arşivlik albümler oluşturdular. Türkiye bu dönemde ‘cumhur müezzinliği’, ‘Enderun teravihi’ gibi eski adetleri hatırladı. Tam işler oturdu, ezanlar güzelleşti derken bu defa karşımıza ‘Nihavent ezan’ çıktı.
Nihavent ezanı ilk defa Ayasofya Müzesi’nde dinledik. Müezzin büyük bir hünermiş gibi kalabalık bir davetli huzurunda ‘Nihavent makamı’nda ezan okudu. Kısa bir araştırma sonunda İstanbul’un büyük camilerinin bazılarında, ‘Nihavent ezan’ merakı başladığını öğrendik. Bunlar arasında başı Şehzadebaşı Camii çekiyordu.
Halbuki Osmanlı döneminde sadece Konya'da perşembe günleri ikindi vakti Nihavent makamında ezan okunurdu. Bir gelenek olan ‘Nihavent ezan’, cuma gününü müjdelerdi. Biz de sizler için, ‘Nihavent makamında ezan okunur mu?’ sorusunun cevabını bulmaya çalıştık, konunun uzmanlarına danıştık. Uzmanların büyük çoğunluğu, Nihavent makamında ezan okunmaması görüşünde. Çünkü Nihavent, “fazla dünyevi bir makam.” Ancak, Ahmet Şahin gibi Nihavent ezan okunabileceğini savunanlar da var:
Nihavent bir şarkı makamıdır. Bu makamda ses uzatmalar meşhurdur. Türk musikisinde kullanımı oldukça fazladır. En büyük nedeni ise Batı müziği enstrümanlarının da kullanılabilir olmasıdır. Türk musikisinde klasik olmuş birçok eser Nihavent makamında okunmuştur. İnsana rahatlık, sakinlik ve huzur veren bir duygusu vardır.
Müzisyen Veysel Dalsaldı: “Nihavent, lahuti bir makam değildir. İnsanlar üzerinde ilahi bir tesir uyandırmaz. Çok daha dünyevidir. Böylesi dünyevi tesirler bırakan makamla insanları ibadet ve taate davet edemezsiniz. Eskiler eğer beş vaktin içerisine bu makamı koymamışlarsa, muhakkak ki bizim bilmediğimiz şeyleri bildikleri içindir. Bu makamda ilahiler yapılması bile Osmanlı’nın son yıllarında mümkün olmuştur. Büyüklerimiz Nihavent yerine Buselik makamını kullanmışlardır. Nihavent makamıyla ezan okunduğunu ilk defa, çeyrek asır önce Konya’ya gittiğimde duymuştum. Konya’da bu makamda ezan uzun zamandan beri okunuyormuş. Nihavent makamında ezanı İstanbul’a getiren, Fatih Camii emekli müezzinlerinden Bekir Büyükbaş’tır. Kendisi Konyalı’dır. Bu yüzden bu tasarrufu Bekir Büyükbaş’a çok görmemek gerekir. Büyükbaş, ezanın Osmanlı ağzıyla okunması için de çok çalışmıştır.”
TRT sanatçılarından Neyzen Ahmet Şahin: “Osmanlı’da olup kaybolan gelenekler var. Bazı yerlerde devam etmiş, bazı yerlerde etmemiştir. Mesela Anadolu’da salalar verilir, İstanbul’da yoktur bu gelenek. İstanbul’da yok diye Osmanlı’da yok diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Nihavent ezan da böyledir. Osmanlı’da Konya’da sadece perşembe ikindi vaktinde Nihavent ezan okunurmuş. Bence Konya’nın dışında da okunmasında bir sakınca yok. Güzel de bir şey. Hatırlatıcıdır. Burada dikkat edilmesi gereken şey, ezana yakışmayacak geçki ve namelerle icra edilmesidir.”
İzmir Hisar Camii Müezzini Muhammed Emin Ayaz: “Osmanlı geleneği olsa diğer şehirlerde de çokça görülebilirdi. Nihavent makamı cami içinde Müslümanlaştırılma-sı ve dindarlaştırılması zor bir makamdır. Bunun sebebi de batı minör parçalarını andırmasıdır. Tekkelere dahi sonradan girmiştir Müslümanca bir icra olmazsa bolca batı kokusu alırsınız. Nihavent, ezan vakitleri için belirlenmiş makamlar arasında yoktur.”
İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı, Türk Müziği Konseyi Başkanı Göktan Ay: Osmanlı geleneğinde ne ise onu uygulamak lazım. Nihavent ezan Konya’da Perşembe günleri ikindi vaktinde okunan bir makamdır. Bunu alıp bütün Türkiye’ye yaygınlaştırmak doğru olmaz. Kişisel tercihlerle bu makamı her camiye mal etmek doğru değil. Çünkü zaten ezan vakitlerinin belirlenmiş makamları vardır. Bunun dışına çıkmamak gerekir.
Nihavent makamıyla söylenen çok meşhur ve halka mal olmuş şarkılar var. Sezen Aksu’nun seslendirdiği ‘Ah İstanbul’, son dönemde Candan Erçetin’in seslendirdiği ‘Aşka Gönül Vermem’, Münir Nurettin Selçuk’un ‘Biraz Kül Biraz Duman, O Benim İşte’, Emel Sayın ve Muazzez Ersoy’un yorumladığı ‘Ellerim böyle boş boş mu kalacaktı’, Zeki Müren’in seslendirdiği ‘İnleyen Nameler Ruhumu Sardı’, Emel Sayın’dan dinlemeye alıştığımız ‘Kız Sen İstanbul’un Neresindensin’ ve Müzeyyen Senar’dan ‘Bir İhtimal Daha Var’ Nihavend şarkılardan sadece birkaçı.
Ezanın günümüzde okunan makamlarıyla Osmanlı’daki makamları arasında önemli farklılıklar var. Şu anda sabah namazında ‘saba makamı ezan’ tercih ediliyor. Ancak Osmanlı’da uyandırma etkisinden dolayı ‘Hicaz’ okunurmuş. Öğle vaktinde günümüzde Hicaz ve Uşşak makamı kullanılırken, Osmanlı’da ‘Saba’ makamında okunuyordu. Nedeni ise, Saba’nın dini ve uhrevi duyguları uyandırması. Yani iş vaktinde bu makamın insanlara olumlu etki yapması için. Diğer vakitlerde günümüzle bir farklılık yok. İkindi vakti Uşşak ve ailesinden, akşam Segah, yatsı ise Rast makamı ile ezan okunuyor.
_________________________________________________________
(1) http://yasam.bugun.com.tr/ezanda-nihavent-tartisma-haberi/1305358