İ.T.Ü. Dr. Erol Üçer Müzik İleri Araştırmalar Merkezi’nin (MİAM) öncülüğünde gerçekleştirilen “Müzik Biliminde Gençler Buluşması”nın dördüncüsü 07-08 Aralık 2015 tarihinde İTÜ Maçka Kampüsü Sosyal Tesisleri Salonu'nda gerçekleştirildi.
Etkinlikte genç müzik bilimciler etnomüzikoloji, müzik teorisi, müzik eğitimi ve müzik teknolojileri gibi çeşitli müzik programları bünyesindeki disiplinlerarası çalışmalarını paylaştılar ve tartışma imkanı buldular.
Bu yılki etkinliğin önemli ve iddialı bir yönü de dünyaca ünlü İngiliz Müzikolog Philip Tagg'in davetli konuşmacı olarak katılmasıydı.
Philip Tagg'in Türkiye'ye gelmesi konusunda büyük payı olan “IV. Müzik Biliminde Gençler Buluşması” Bilim Kurulu üyesi Fırat Kutluk ile söyleştik.
Ayhan Sarı - Philip Tagg’in seminer açış konuşmasıyla başlayalım mı?
Fırat Kutluk - Elbette. Konuşmanın başlığı "Music Theory and Musical Reality in the Age of the Internet". Tagg’in uzun yıllardır sorguladığı şeylerden biridir aslında müzik kuramı. IASPM’in mail list’inde de bunu sıkça yapar. Ona göre klasik müzikteki armonik hiyerarşinin çoğu müzik türüne uygulanması ve böyle adlandırılması ilginçtir. İkincisi biçim ve içerdiği metinler yine merak konusudur. Son olarak ise tonalite konusu Philip’I tam anlamıyla zıvanadan çıkaran yanlışlıklarla doludur. Bu durumu sorun olarak görür ve çözüm önerileri getirir. Bu önerilerin çoğu terminoloji üzerinedir. 90 dakikalık oldukça renkli ve provokatif bir sunum izledik. Kendisiyle Montreal’de tanışmıştık ve o dönemdeki sunumu da oldukça renkli geçtiği için burada ağırlamayı çok istemiştim. Bu anlamda İTÜ’deki dostlarıma böyle bir olanağı sağladıkları için minnettarım. Başta Şehvar Hoca olmak üzere sevgili Burcu Yıldız, Mustafa Kemal Özkul ve Yelda Özgen Öztürk...
A.S. - Seminere katılım nasıldı?
F.K. - Şöyle başlayım soruyu yanıtlamaya. Bu yıl Gençler Semineri’nin dördüncüsü gerçekleşti ve tümüne katıldım. Gerek bilim kurulu gerekse keynote olarak. Gençlerin, özellikle yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin çalışmalarını “görücüye çıkarmaları”nı çok önemsiyorum. Kabaca hata yapmaları doğal ama bunu hocaların önünde yapmaları büyük bir şans. Farklı bir tartışma ortamı yaratılıyor çünkü. Geçmiş yıllarda bunu büyük ölçüde başardık. Bu yıl konuğumuz Philip Tagg olduğu için ilk günü bütünüyle ona ayırdık. Kendisinden rica etmiştim açış konuşmasının ardından öğleden sonra da bir serbest tartışma ortamı yapılsın ve katılımcılar diledikleri soruyu yöneltebilsin diye. Sonuçta Türkiye’ye ilk kez geliyor ve başka bir programını iptal ederek toplantının gençler için olduğunu söyleyince kabul etti teklifimi. Hiç ummadığım ve oldukça yadırgadığım bir şey oldu ve bildirisini ikinci gün sunacak olan en az sekiz adam ilk günü pas geçti! İnanamadım, kendileri için böyle bir fırsat yaratıyoruz ama katılımcılar ilk günkü olaya katılmıyor. Buna ne yazık ki hocalar da eklendi. Katılımın çok daha yoğun olmasını ve aslında gençlerden çok hocaların orada olmasını beklerdim ama olmadı.
A.S. - Bunu neye bağlıyorsun?
F.K. - Müziği çok iyi bildiğini savunan sosyolog ve psikolog kökenli olanların zaten oraya gelmelerini beklemiyordum çünkü bu adam onlara on numara büyük gelir ama ertesi gün seminerde karşılaştığım kimi dostlara önceki gün nerede olduklarını sorduğumda “dersimiz vardı” gibi garip bir yanıt aldım. Pardon benim neyim vardı ama İzmir’den kalktım geldim? Ayrıca asistan ya da öğrenci beş adamı da beraberimde getirdim. Bu bir laboratuvar ve dersi olan arkadaşların bütün sınıfı oraya getirmeleri gerekiyordu bu kadar basit. Neye bağlıyorsun dersen önemsememe, konuşulanı anlayamama kaygısı vs bilmiyorum. Philip’le gelmeden on kez yazıştık ve konuştuk. Sürekli çocuklara nasıl yardımcı olacağını sordu. Bir hoca ve katılımcı profili isteyip durdu, böyle bir adam ama katılım bu anlamda beklediğim gibi geçmedi.
A.S. - Pihilip Tagg’in İstanbul izlenimleri nasıldı?
F.K. - Söylediğim gibi Türkiye’ye ilk kez geliyor ve bu dar akademik ortamı sevdi. Haliyle her akşamın yemek konuları müzik ve ülkenin politik sorunlarıydı. Bir günlük İstanbul gezisi onu bitirmeye yetti! Kadıköy’e geçme isteğini yerine getirdi arkadaşlar ama nasıl buldun diye sorduğumda yalnızca ulaşım güçlüğünü ve kalabalığı anlattı.
A.S. - Gençler Semineri’nin geleceğiyle ilgili neler düşünüyorsun?
F.K. - Şu ana değin İTÜ’lü dostlarla bu işi iyi kotardığımızı düşünüyorum ama dediğim gibi eğer bomba bir keynote geldiyse, gelecek toplantılarda daha iyisini yapmamız gerekiyor. Aklımda birkaç isim var ama temel sorun, gençlerin toplantının kendileri için olduğunun farkına varması.
Ayhan Sarı - Teşekkür ediyoruz. Kendi sahamızda coğrafyamız dışından önemli bakış açılarını görmek, dinlemek, tartışmak hoşumuza gidiyor. Herkes memnun.
Fırat Kutluk - Ben teşekkür ediyorum. Tekrar görüşmek üzere...