"Öncelikle, bir " günah keçisi " bulma arayışına girmeden, ekmeğini müzikten kazanan herkesin, samimi bir özeleştiri yapmasında fayda var.
Hepimiz suçluyuz.
En büyük suçu ise, yıllarca örgütsüz kalarak işledik.
Birlikte hareket etmeyi bir türlü öğrenemedik.
Bireysel çıkar arayışı, bencillik, kaprisler, şişkin egolar, cehalet, duyarsızlık ve kibirli davranışlar, bizi bu hâle getirdi.
Bir salgın hastalık ile birlikte, yerle bir olduk.
Bugün binlerce eser sahibi ve müzisyen, hâlâ haklarının farkında ve bilincinde değil.
Halbuki, müzik yasaklanırsa hayat durur.
Elimizdeki bu büyük kozu bile kullanamıyoruz.
Tam 3 yıldır, binlerce müzisyen arkadaşımızla yüz yüze yaptığım görüşmelerde, hep bunu anlattım.
Hep bilgiye ve belgeye dayalı konuştum.
Hiç bir zaman, oy peşinde olmadım.
İki kez MESAM yönetimine aday oldum ve ikisinde de kazandım.
Azınlıkta kalanların, hiç bir şey yapamayacaklarını gördüğüm zaman ise, boşu boşuna huzur hakkı almamak için istifa ettim.
Koltuğa oturanların, bir daha kolay kolay kalkmadığı ülkemizde, oturduğum koltuktan kendi irademle istifa etmenin onurunu yaşadım.
Üç yıldır MESAM'da değilim.
Olsaydım da, çoğunluk olmadığı sürece durum değişmezdi.
Ama 3 yıldır, fikri mülkiyete ve üyelerimizin sosyal haklarına dair pek çok çalışma gerçekleştirdim.
Hatta, benim bireysel olarak yaptığım işleri, meslek birlikleri kurumsal olarak yapamadı ve yapamaz da.
Neden yapamaz ?
Meslek birliklerinde;
1. Sistem yok
2. Yöneticilerde vizyon yok
3. Kısa, orta ve uzun vadeli planlama yok
4. Yöneticiler, üyeler için değil kendileri için çalışıyor ve bir sonraki seçimi kazanmanın derdine düşüyor
5. Sürdürülebilir bir müzik ekonomisi için, proje üretme ve hayata geçirme kapasiteleri yok.
Ama bir gerçek var ki, geleceğimiz yine de bu meslek birliklerinde.
İyi yönetilirse, hepimizin kurtuluşu olur.
Telif haklarımız, boşa akan bir su misali ziyan olup gidiyor.
Toplamak için maharetli ve liyakatlı insanlara ihtiyaç var.
Öte yandan, tüm müzisyenlerin kendini değişen dünya koşullarına ve digitalleşme gerçeğine uyarlaması lâzım.
Bakış açımızı değiştirmezsek, hiç bir şey düzelmez.
Bir şeyleri düzeltmeye, kendimizden başlamalıyız.
Örgütlenmek, bunun ilk adımıdır.
MESAM Üyelerinin, birlikte hareket etmesi için oluşturduğumuz bu grup, buluşma alanımız olsun.
Tüm MESAM Üyelerini davet edelim.
Umutsuzluk yok.
Dibe vurduk ama dipten yükselişe geçeceğiz.
Çok güzel şeyler olacak.
Buna inanın.
Hepinize selâm ve sevgilerimle.
Recep ERGÜL