Deritınlar vurmalı çalgısını, icra edilen makamın karar sesine akortlayan/akortlatan acaba kaç icracı/kaç GTM şefi vardır?..
Vurmalı çalgının akortlanması neyi ifade etmektedir?
Bilinci, gelişmiş bir bakış açısını olabilir mi?
Peki pratik olarak akortlanmaya uygun deritınlar çalgı imal ediliyor mu? Timpaniden başka.
Akortlamamak ne manaya gelir?
Bir yanda geleneksellik, diğer yanda ayrıntı, bilinç.
Gelenek nerede iyidir, bilinç nerede?
Sorular, sorular...
Görünen o ki son yıllarda GTM müzikal bilinç açısından kanatları fazlasıyla yere sermiş görünüyor.
Bu yere sermişlik müzikten, müzisyen hayat koşullarının yükseltisine değin kendini fazlasıyla göstermeye başladı.
Ne besteci, ne icracı, ne söz yazarı halinden memnun değil.
Biz biliyoruz ki, bu memnun olmamada müzisyenin de, bestecinin de payları çok büyük. Bir-iki (evet yanlış okumadınız (1-2) övgü sözü onlar için dünyanın en büyüğü oldukları hissine kapılmalarına yeterli geliyor.
Peki ya mesleki gelişim?..
* * *
Konuyu deritınlar vurmalı çalgı icracısının, çalgısını, icra ettikleri makamın gerektirdiği sese akortlamamalarından, bu duruma topluluk şefi başta olmak üzere kimsenin müdahale etmemesinden açtık.
Biliyoruz ki orkestral bilinç düzeyinde ana (renk çalgısı değil) vurmalı çalgının akortlanması bir zorunluluktur. Tıpkı senfonik orkestranın ana vurmalı çalgısı, (kökeni mehter takımının kös çalgısına dayanan) timpanide olduğu gibi.
Kös ü almışlar, basit bir pedal gergi düzeneğiyle hemen akortlamaya imkan sağlamışlar, yani geliştirmişler.
Deri vurmalı çalgının akortlanması bir bilinç düzeyini ifade eder. Deri vurmalı çalgısını akortlamayan müzik topluluğunda orkestral bir anlayıştan söz etmek ise mümkün değildir.
Dolayısıyla da orkestradan...
Dünyanın kendini kanıtlamış tüm geleneksel/yerel solist icracılari ilgi çeker/çekmiştir. Pakistan'ın ünlü kavvalîsi rahmetli Nusret Fatih Ali Han (1948-1997) gibi. Dünyada çoğu dinleyenlerin de sözleri anlamadığını düşünerek müzik açısından baktığımda doğrusu "bu kadar güzel bağıran" bir sanatçı görmediğimi belirtmeliyim.
Niye hep yerel güzellikler solodur?
* * *
Peki yerel müzikal güzelliklerin orkestral manada sergilenmesinin tek adresi Avrupa'nın senfonik orkestrası mı olmalıdır?
Ve can alıcı soru:
Niye "yerel değerleri", madenleri, hammaddeleri sürekli emperyalist güçlerin sanayicileri işliyor?
Ve şu tesbit ortaya çıkıyor:
Avrupa müziğinin senfoni orkestraları; onların teknolojisini işleyen gelişmiş fabrikaları gibidir.
Onlar için "bor" madeni de, Aşık Veysel'in ezgisi de fabrikalarında işlenip üzerilerinden para kazanacakları, bu işlemlerini tüm dünyaya kendi ürünleri imiş gibi empoze edecekleri bir materyaldir.
Onlar için orkestra bir fabrikadır.
Ürünün ise bir pazarı olması gerekir.
Onlar ki bu pazarı adeta, tırnaklarını kazıya kazıya yaratmışlar, dünyanın her yerine senfoni orkestralarını, operalarını yani "müzik fabrikaları"nı kurmuşlar, kurdurmuşlar, pazarlarını oluşturmuşlardır. Bu fabrikanın makinalarında işlenmesi/seslendirilmesi uygun ürününüzü/bestenizi ancak bu pazarda satabilirsiniz. Aksi takdirde ürününüz fabrikada işlenmeyecek, pazara çıkmayacak, pazarlanmayacak, elinizde kalacaktır.
Burada kendi fabrikanı, kendi pazarını kurmanın, oluşturmanın önemi ortaya çıkmaktadır.
Evet, "pazar"...
Peki pazar nasıl oluşturulacak?
Çarşamba pazarı değil ki bu, sabah kuruveresin.
* * *
Hayatını eser üretmeye adayan sanatçıların yetişme dönemlerindeki ihtiyaçlarını, ortamını hiçe sayıp, olgunluk yani ömürlerinin sonlarına gelmiş dönemlerinde, onların sırtından politik prim yapmaya çalışanlar var ki onlar bir sanat eseri üretiminin, en önemlisi de bir sanatçının hangi koşullarda yetişebileceğinin bilincine varmamışlardır.
Marifet olgunluk dönemine gelmiş sanatçının eserini politik çıkarlarla sömürmek değil, politik çıkar sağlayacağın eserin sanatçısını yetiştirmede katkıda bulunmaktır..
* * *
Deritınlar çalgını seslendirdiğin eserin tonallığının/makamının karar veya beşli/dörtlü sesine akort etme bilincini haiz olmak bir değerlendirme ölçütüdür. Deritınlar çalgını seslendirdiğin eserin tonallığın/makamın karar veya beşli/dörtlü sesine akort etme bilincini haiz değilsen orkestral manada gelişip, müzik açısından dünyada söz sahibi olman da mümkün değildir...
* * *
Hammaddeni kendi fabrikanda değerlendirmelisin.
Bilmelisin ki:
Orkestran fabrikandır...
____________________________________
"Orkestra müziğin fabrikasıdır?.." Ayhan Sarı
http://www.musikidergisi.com/yazar-524-orkestran_fabrikandir..._.html