Kitabu İlmi'l-Musiki alâ vechi’l-Hurûfât adlı eserin müellifinin kim olduğu bilinmese de edvarın bazı cümle aralarında müellifinin kendi düşüncelerine yer verdiği gibi bazı özel, dikkat çeken terimler, kelimeler kullandığını görüyoruz. Bu kelimeler bize müellifinin kim olduğuna ya da olmadığına dair fikir verebilir mi? İşte bu yazımızda bu konuyu kaleme alıyoruz.
Kitabu İlmi'l-Musiki'nin henüz ilk sayfasında dikkatimizi çeken kelime "zirgüle" ya da "zengüle"dir. Zirgüle mi? Yoksa Zengüle mi?
Kitabu İlmi'l-Musiki'de aynı makam ya da perde ismine işaret etmesine karşın, her iki yazılış şeklinin de kullanılmış olması ilginçtir. Bilindiği gibi Abdülbâki Nasır Dede, Tedkik ü Tahkik adlı eserinde rehâvi makam ismini kimi yerde rehâvî kimi yerde râhevî olarak kullanmıştır. Nasır Dede terkib olarak rehâvî, makam olarak da râhevî ismini kullanmaktadır[1]. Kitabu İlmi'l-Musiki'de ise perde ismi olarak kimi yerde "zirgüle/ﺰﻴﺮﻜﻠﻪ" kimi yerde "zengüle / ﺰﻧﻜﻠﻪ" yazılıdır. Belirli bir gerekçe ya da ayrım yoktur. Asıl sorun ise harf notalarının perde karşılıklarının anlatıldığı ilk sayfalarda "nun/ﻥ" harfine karşılık zirgüle yazılmış olmasıdır. Oysaki "nun" harfine karşılık olarak "zengüle" olması beklenirdi. Çünkü zirgüle isminde "nun" harfi yoktur, zengüle'de ise vardır. "Nun / ﻥ" harfinin bize işaret ettikleri şunlardır:
Zengüle makam ya da perde isminin Osmanlı/Türk musikisi yazılı kaynaklarında zirgüle isminden önce kullanıldığı görülür (Edvar Risalesi, 1712[2]; Hasan Sezâyi'nin Musiki Risalesi, 1734[3]). Zirgüle ismi ise daha sonraki yıllarda kullanılmaya başlamıştır (Charles Fonton, 1751; Hekimbaşı Mecmuası, 1770 civarı; Hızır Ağa Edvarı, 1777).
Nayi Osman Dede'nin Defteri'nde aynı perdeye karşılık olarak zengüle (ze-kef-lam-he) kullanılmıştır. Kısaca musiki yazılı kaynaklarında 1734'lü yıllara kadar zengüle, 1734'ten sonra ise zirgüle ismi kullanılır olmuştur. Fakat Kitabu İlmi'l-Musiki'de "Nim Perdeli Makamlar" içerisinde hem makam hem de perde ismi olarak "zengüle" ismi kullanılmıştır. Bu ne anlama geliyor olabilir?
Kitabu İlmi'l-Musiki'nin ilk sayfasında görülen "zirgüle" ve "nun" harfi'nin sonraki yıllarda yazıldığı ve mevcut yani kullanılagelen bir nota yazısının tekrar kaleme alındığı şüphesini uyandırmaktadır. Kevserî Mecmuası'nda da ilk sayfalarda zirgüle, sonraki sayfalarda zengüle kullanılmıştır. Her iki yazılı kaynakta da "Taksim-i Nağme-i Külliyat-ı Makamat[4]" isimli yazılı taksimde zengüle ismi hem makam hem perde ismi olarak kullanılmıştır. Kısaca Kitabu İlmi'l-Musiki'nin "İşaret-i Perdeha-yı Musıki / Bab- Evvel" bölümü sonradan eklenmiş ya da daha önce yazılmış bu bölüm sonradan istinsah edilmiş olabilir. Birinci bölüm diğer bölümler ile "nun" harfinin işaret ettiği "zirgüle ya da zengüle" ismi bakımından bütünlük arz etmemektedir.
Dimitrie Cantemir'in ölüm tarihi 1723'tür ve daha öncesinde, 1711 yılında Rusya'ya sığınmıştır. Kitabu İlmi'l-Musiki'nin telif tarihi olması ihtimaline karşın, bu tarihler baz alınarak diğer yazılı kaynaklarda zirgüle ismi aranmıştır. Fakat bu tarihlerde ya da öncesinde bir zirgüle makam ya da perde ismi ile karşılaşılmamıştır. Bâlâda zikr olunduğu üzere en geç tarih 1734'tür. Başka bir ifade ile Kitabu İlmi'l-Musiki'nin en azından ilk bölümü 1734'ten önce yazılmış olamaz.
Diğer bir dikkat çeken makam ise sultanineva makamıdır. Kitabu İlmi'l-Musiki'de sultanineva makamı, neva makamı tarifi içerisinde verilmiştir ve özellikle de kullanılmayan terkibler arasında olduğu belirtilmiştir. Başka bir bilgi de yoktur. İlginç olan ise Rauf Yekta Bey'e göre Dimitrie Cantemir'in en şöhretli eserlerinden birisi "Sultanineva Semaî"sidir:
"…Elifba-yı Türki hurufuyla yazılır bir nevi notanın mucididir. Birçok telifatı ve musikiden bahis bir risalesi vardır. Sultanineva makamındaki semaisi eşher-ı asarıdır [pek şöhretli eseridir]…"
Dimitrie Cantemir'in şöhretşiar eserinin makamı hakkında hiçbir bilgi vermemesi mümkün müdür? Mümkün değildir ki zaten daha önce de defalarca belirttiğimiz "Der beyan-ı Edvar-ı Kantemiroğlu" yazılı, 1806 tarihli, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'nde T 1856 numaralı nüshada tarifi vardır, belki de sultanineva makamının tarifinin verildiği tek nüshadır[5].
Haftaya yine Kitabu İlmi'l-Musiki alâ vechi’l-Hurûfât adlı eserin müellifinin kim olduğuna dair bilgileri edvarın bazı cümle aralarında, kelimelerde ya da hurûfatta aramaya devam edeceğiz.
[1] Yalçın Tura (2006). Tedkik ü Tahkik-İnceleme ve gerçeği araştırma/Nasır Abdülbâki Dede. İstanbul: Pan Yayıncılık. S. 35 ve s. 61.
[2] Nilgün Doğrusöz (2019). Rauf Yekta Bey'in Musiki Antikaları. Ankara: AKM Yayınları.
[3] Recep Uslu (2002). Hasan Sezayi Gülşeni'nin Bilinmeyen İki Musiki Eseri, Akademik Araştırmalar Dergisi, s. 45.