Bugün - Friday, April 26, 2024
Foto Galeri
Video Galeri
Firma Rehberi
Künye
Reklamlar
Üye İşlem
 Bize Ulasin
www.musikidergisi.com Logo
-
İstanbul 27°°C
Haber Detayları

Fırat Kutluk “Neden Müzik Dinleriz?“...

Müziğin yerelden popülere, senfonik orkestral müziğe uzanan çeşitliliği ve bu çeşitlerin tümünün bir dinleyici kitlesinin bulunduğu düşünüldüğünde akla doğal olarak "neden" sorusu geliyor. Fırat Kutluk 2022 yılında H2O yayınevinden yayınlanan "Neden Müzik Dinleriz?" başlıklı kitabında bu konuyu irdeliyor. Kitabın başlangıç noktasını ise Kutluk'un Müzik beğenisindeki çalkantıları, sevdiği isimlere ve müziklere bir süre sonra katlanamadığını farketmesi sonucu sorguladığı müzik beğenisinin karmaşık dokusu oluşturuyor. Kendisiyle son kitabı üzerine söyleştik...

YAYIN Haberi - Saturday, December 24, 2022 - 23:50
Müziğin yerelden popülere, senfonik orkestral müziğe uzanan çeşitliliği ve bu çeşitlerin tümünün bir dinleyici kitlesinin bulunduğu düşünüldüğünde akla doğal olarak
Resmi küçültmek için üzerini tıklayın...

Ayhan Sarı - Kitabın adından başlayalım mı?  Buna bağlı olarak da kitabın sonunda müziği neden dinlediğimizin yanıtını veriyor musun?

Fırat Kutluk - İkinci sorundan başlayalım, kesinlikle vermiyorum. Özellikle internette dolanan psikolog ve psikiyatristlerin bu konudaki saçmalıklarına alternatif bir şey değil bu kitap. Ya da amatör müzik yazarlarının ahkamlarına bir yanıt falan değil derdim, onların hiç birini ciddiye almam mümkün değil çünkü. Müzik dinlemenin yüzlerce nedeni var, onlarca müzik dinleme modeli var ve dinlemede yaşadığımız, hissettiğimiz şeyler çok çeşitli. Bu konudaki parametrelerin çokluğu ürkütücü inan. Kitabın çıkış noktasını 2005 civarı başladığım ve “Müzik Beğenisinde Kültürel Etkenler” ve “Müzik Beğenisi Ölçülebilir mi?” sorularıyla yola koyulduğum bilişsel alandaki çalışmalarım oluşturuyor. Bu çalışmaları olmaları gerektiği gibi disiplinlerarası bir yapıda yürüttüm. Onlarca lisansüstü öğrenciye akademi yolu açan bu süreçte, nöroloji, radyoloji, biyofizik, biyoistatistik, müzik teknolojisi gibi disiplinlerdeki arkadaşlarımla çalıştım. Diğer bir neden özellikle 30’lu yaşlarda yaşadığım ve hissettiğim şeylerin yalnızca beni değil müziğimi de etkilediğini gördüm. Aklıma gelen sorular üzerine düşünmeye başlamam ise 2000’leri buldu. Müzik beğenimdeki çalkantılar, sevdiğim isimlere ve müziklere bir süre sonra katlanamadığımı farketmem, müzik beğenisinin karmaşık dokusu üzerine yoğunlaşmamı sağladı. Kısaca müzik beğenisi, algı, önyargı, uyum-uyumsuzluk, kültürel etkenler ve daha bir çok konu üzerine araştırma soruları hazırlandı ve çalışıldı. Her soru ya da bulduğum her yanıt yeni bir soruyu gündeme getirdi, yeni alt alanlara dalma gereksinimi doğdu. Müzik Algısı, Müzik ve Duygular, Müzik Tercihi, Müzik Beğenisinin Değişimi, Müziğe Entelektüel Bakış, Müziği Dinlemek, Müziği Tüketme gibi. “Neden Müzik Dinleriz?” başlığının kitaptaki tüm bu konuları kapsadığını düşündüm. Değilse başta söylediğim gibi bu kitabı okuyan biri, müziği neden dinlediğinin yanıtını alamaz, olsa olsa müzik üzerine biraz daha kafa patlatmasını sağlar.

A.S. - Kitabın yazılış öyküsü, müziğin insan hayatındaki yeri temelli...

F.K. - Bir şey daha var. Akademi, çalışmalarını toplumla paylaşma ya da farklı bir anlatıyla topluma sunmak adına farklı bir dil kullanma konusunda yıllardır kendi içinde tartışır. Kimi zaman bu konu “toplumdan uzaklaşma” boyutunda ele alınır, kimi zaman bir akademisyen için “halk için bir şey yapmadığı” vurgusu söz konusudur. Kendi adıma bunu “ara sıra” yaptığımı düşünüyorum ama çoğu konu ve alanın üniversite içinde kalması kaçınılmazdır. İngiliz müzikolog Philip Tagg, bu konuda çok imrendiğim çalışmalar yaparak beni her zaman etkilemiştir. Yolladığı bir videoyu açtığımda gece yarısı mutfağında yaptığı tonalite üzerine 10 dakikalık bir tartışmayla karşılaşırım ve konu üzerine kaçınılmaz olarak düşünmeye başlarım. Phil’in benim “asla yapmam, yapamam” dediğim kapsamlı çalışması Music’s Meanings, a Modern Musicology for Non-musos başlıklı 700 sayfalık kitabı, ustanın gerekli gördüğü konular üzerine kaleme aldığı bir rehber özelliği taşır. Ben böyle bir kitap yazabilir miyim? İlk yanıtım kesinlikle “hayır” ancak iki yıl önce besteci biyografisi yazma önerisine de gülerek aynı yanıtı vermiştim, şu an ortada tüm haşmetiyle bir Beethoven biyografim var. Eğer söz konusu müzikse, insan yaşamında bu denli yeri olan başka bir şey yoksa herkesi ilgilendiren müzik algısı, beğenisi ve tercihi, kültürel sınıf, müziği dinlemek konusunda bir şeyler yazılabileceğini düşündüm. Müzik-beyin-duygular üzerine epey sözüm olduğunu gördüm. Bu da kitabın yazılış öyküsü için bir etken oldu.

A.S. - Kitabın bölüm başlıkları da oldukça ilginç. Müziği dinlemek, müzik yapıtına entellektüel bakış  ya da Bach neden iyidir?

F.K. - Müzik dinlemek kısaca bambaşka bir şeydir. Bir kimlik inşası olarak dinlenir. Kimi yazarlar müziğin insanlığı oluşturan temel unsurlardan biri olduğunu söyler. Müziğin bireyi inşa eden etmenlerden biri olduğu bilinen bir şey zaten. Kültürel etki üzerinden müzik beğenisi değerlendirilir, “everyday listening” diye bir olgu çıkar, müzik ürününün, onu yaratan ve dinleyen bireyleri yansıttığı ve bu boyutuyla temsil ettiği ileri sürülür. Bunların tümü doğru kuşkusuz. Müziğin insan yaşamındaki müthiş yeri tartışılmaz. Bir çok çalışmada karşımıza çıkan sınıfsal ayrım tanımlamasında müzik de kendisine yer bulur. Müzik türleri insanlara farklı kimlikler verir ve farklı toplumsal gruplara sokar. Bunu hafıza, duygu, mekan, ruh hali gibi unsurlar izler. Müzik beğenisinin değişkenleri masaya yatırılır. Bir müzik türünden hoşlanmamızın nedenleri üzerinde farklı disiplinlerde çalışılır. Burada da karşımıza yine çok sayıda neden çıkar. Müzik dinlemek de farklılaşır. Müziğin yapıldığı yerler farklılaşır, pandemi ya da yeni medya gibi etkenler müzik dinleme ya da yapmayı farklı boyutlara taşır. Yeni müzik türleri ortaya çıkar, demografik yapı değişir, teknoloji zaten tüm haşmetiyle her şeye yön veren unsurlardan biri.

Müzik Dinleme modellerinden de söz ediyorsun, pek değinilen bir konu değil bu yanılıyor muyum?

F.K. - Hiç değinilmez. Oysa bu konu gittikçe gözdeleşen ve müzik profesyonellerinin de üzerine eğilmesi gereken bir konu. İki doktora öğrencimle bu konuyu çalışıyoruz şu sıralar. Yeni dinleme biçimlerine “dikkatli dinleme, çözümlemeli dinleme, eleştirel dinleme” türü adlandırmalar yapılır. Buna “dinleme modları” ve “dinleme durumları” eklenir. Gündelik dinleme, müziksel dinleme, eleştirel dinleme ve daha birçok adlandırma, yeni çalışmalarda karşımıza çıkmaya devam etmekte. Bir şeyi vurgulamakta yarar var: müzik dinlemek yaşamın her anında ve her yerde olan müthiş bir etkinliktir. Bireyseldir, kolektiftir, kültüreldir, kimi zaman toplum içindeyken kulaklığınızla kendi özel anınızı yaratabilirsiniz. Dolayısıyla her dinlemenin kendine özgü bir yapısı vardır.

A.S. - Johann Sebastian BACH neden iyidir?

F.K. - Ya bu da öylesine kolayca verilecek bir yanıt değil. Yıllar önce bir doktora dersinde batı sanat müziğine yabancı bir öğrenci sormuştu bu soruyu. Altı partlı envansiyon yazan ya da üç partı farklı ezgilerle 10 bölüm halinde ve bunu 50 dakika sürdüren başka biri yok diye yanıtlamıştım. Yani pragmatik ve basit bir çözüm olarak bunu söyledim. Ne kantatlarından söz edebilirsin o sınıfa, ne Bach’ın yaşadığı dönemin yapısından ne de barok dönemde müziğin dolaşımından. Bu biraz bir önceki bölümde sözünü ettiğim bir konudan yola çıktı. Yani müziğin sanat olma durumundan. Benim özelimde ise Bach kuşkusuz hala en iyidir. Bunu tümüyle değerlendirerek söylüyorum yani yaşadığı dönemin toplumsal yapısı, bestecinin konumu, yaşayabilmek için verdiği mücadele ve finalde elbette yapıtları. Bugüne değin kimse 80 numaralı kantat gibisini yazamadı. Onun için kendimce ustaya bir saygısunuş benimki.

A.S. - Çok iddialı ve tartışmalara neden olacak bir alt bölüm var kitapta: “Bu Müzik Alman’dır ve Hep Alman Kalacak!”

F.K. - Batı sanat müziği incelemesinin temelinde müzikolojinin Almanya’da kurulması ve ilk önemli çalışmaların Alman besteciler üzerine odaklanılması, yıllar sonra belirgin bir rahatsızlığa neden olur. Terminolojik olarak Almanmerkezcilik ya da Germen olarak ifade edilebilir. Oysa öne çıkan isimlerin tümünün Alman olması tek kelimeyle “doğal” ya da “kaçınılmaz”dır. Yeni bir tartışma başlar. Bu müzik Avrupa müziği midir yoksa Alman mı? Rönesans’tan başlayan ve onu izleyen dönemler boyu İtalya, Fransa ve İngiltere’nin hiç mi etkisi olmadığı, bu müziğin bu ülkelerde yaşamadığı mı sorusu ortaya atılır. Alexander Ringer, Willi Apel, Don Randel gibi Amerikalı müzikologlar, bu konuya en yoğun itiraz edenlerin başında gelir. Ben de Ringer ve Apel’ın Alman asıllı olduğunu vurgulayarak buna gülerim. Bu isimler Dahlhaus’un Romantik dönemi konu edinen önemli çalışması 19. Yüzyıl Müziği (Die Musik des 19. Jahrhunderts) başlıklı kitabının bir Alman müzik tarihi kitabı olduğu iddia edilir. Ya da tarihe fazla Alman bakışlı olduğu söylenir. Aslında ortada bir sorun falan yoktur ve yapılacak şey, bir müzik tarihi uzmanının yani Dahlhaus’un dönem atmosferiyle ilgili bir kitaba başlarken çalışması gereken isimlere göz atmaktır. Dönem bestecilerinin en çok etkilendiği Beethoven, onu izleyen ve senfoni geleneğini sürdüren Schubert ve Schumann, ardından Mendelssohn, piyano çalımına reform niteliğinde şeyler katan Liszt, bir başka piyano ustası Chopin, operadaki söylemleriyle Wagner, bir oda müziği ustası Brahms. Yukardaki sekiz ismin altısı Alman’dır ama müzik tarihiyle birazcık haşır neşir olan herkes Liszt’in Wagner’le birlikte Yeni Alman Okulu’nun öncülerinden olduğunu bilir. Kısaca romantik dönem Alman’dır; tıpkı klasik ve barok dönemin Alman olmaları gibi. Böyle bir durum yalnızca Rönesans’ta söz edilemez. Durum bu kadar açık seçik ve basittir. Değilse bunu söylerken Fransızları ya da Rusları devre dışı bıraktığım ya da önemsemediğim anlamına gelmiyor. Bir Ravel’i ve Borodin’i saymamak olası mı?

A.S. - Yeni kitap projesi var mı?

Elbette ama söylemiyoruz tabi.

A.S. - Bekliyoruz, iyi çalışmalar, teşekkürler

Haberin Diğer Fotoğrafları
Facebook'ta Paylaş
 
Anahtar Kelimeler:Müziğin, yerelden, popülere, senfonik, orkestral, müziğe, uzanan, çeşitliliği, ç,
Kaynak / Editör
 
Yorumlar
*** Yorum Yaz
Bu habere hiç yorum yapılmamış, ilk yorumu siz yapın.

Diğer YAYIN Haberleri
Kemençe Kuartet kitabı yayınlandı...
Seyit Yöre ile “Mesut İktu: Cumhuriyet’in 50 Yıllık Sesi” kitabı üzerine...
Fırat Kutluk ile “Beethoven“ kitabı üzerine...

Fırat Kutluk ile “Beethoven“ kitabı üzerine...
Feyzan Göher Vural - “Orta Asya ve Sibirya Türk Müziğinde Hayvan Üslubu” yayınlandı…
Fırat Kızıltuğ “ Çal söyle şarkımı“ kitap kapağında bas kemençe...
Aşık Veysel'in bilinmeyen ses ve saz icraları gün ışığında…
Etnomüzikoloji Dergisi’nin 2. sayısının yayını üzerine Fırat Kutluk ile röportaj...
En Çok Okunanlar
En Çok Yorumlananlar
Diğer Başlıklar

Türk Musikisi Federasyonu’nda yeni yönetim göreve başladı…
Serhanende Nurettin Çelik... Bülent Aksoy
Datça Türk Müziği Günleri'ne müracaatlar başladı...
Münih LMU Müzikoloji Enstitüsü’nde "Gültekin Oransay" rafı... Nesrin Kalyoncu
Fırat Kutluk “Neden Müzik Dinleriz?“...
Balıkesir Türk Musikisi Sempozyumu (2022) ...
Gördüğümüzü mü icrâ ediyoruz ?.. Dr. Fatih Coşkun
Prof.Dr. Gültekin Oransay'ı 32 yıl önce bugün 59 yaşında kaybetmiştik... Ayhan Sarı
Mavi Nota Dergisi 2021 Ödülü Sıtkı Sahil'e verildi...
Tanbur: Bir resim ve İstanbullu bir saz hakkında... Hakan Talu
Günün Sözü
"Perdesiz gitar oluyor da, neden dört telli kemençe olmuyor?"
(Ayhan Sarı)
Yazarlar 
Röportajlar
Fırat Kutluk “Neden Müzik Dinleriz?“...
Ayhan Sarı - Kitabın adından başlayalım mı?  Buna bağlı olarak da kitabın sonunda müziği neden dinlediğimizin yanıtını veriyor musun? Fırat Kutluk - ...
»
»
»
Tarihte Bugün
Arşiv Arama
Facebook
Anasayfa
Site Haritasi
Sitenize Ekleyin
RSS Kaynagi
Hakkimizda
Reklamlar
Künyemiz
Facebook
Twitter
Bize Ulaşın
Copyright ©2013 - Tüm haklari sakli tutulmaktadir.
Bu sitede yayinlanan tüm resim, materyal ve içerigin telif haklari tarafimizca sakli olup izinsiz alinip kullanilamaz.
0.33ms
cheap jordans|wholesale air max|wholesale jordans|wholesale jewelry|wholesale jerseys