Kitabu İlmi'l-Musiki Alâ Vechi’l-Hurûfât'ın müellifi Kutbü'n-Nâyî Osman Dede olabilir mi? Kitabu İlmi'l-Musiki ile Rabt-ı Tabirat-ı Musiki arasındaki cümleler kadar, farklı bakış açılarındaki benzerlikler bizi bu düşünceye düşürmektedir.
Rabt-ı Tabirat-ı Musiki'deki bazı cümleler ile yazarından emin olamadığımız Kitabu İlmi'l-Musiki'deki benzer cümlelere ilişkin ele alacağımız diğer bir konu perde (Nâyî Osman Dede eserinde ve Kitabu İlmi'l-Musiki'de 33 perdeden bahsedilmektedir), yegâh perdesi olacaktır.
"Yek sadâ başed ki gûyendeş yegâh
Zîr ü bâlâ nebuved o râ yek u gâh"
(Bir sadâ var ki ona yegâh derler. Onun zîr ve bâlâsı olmaz, onun için yek ve gâh vardır.)[1]
Kitabu İlmi'l-Musiki'de de aynı bilgi aktarılır: "…Sual edersen bilmiş ol ki, yegâh perdesi cümle nerm perdelerin başıdır ve andan aşağı perde yokdur… Yegâh'dan aşağa gayr perde olmadığı beyândır…" Tabii ki on yedinci ve on sekizinci yüzyıl musiki nazariyatında yegâh perdesi gibi ortak bilgiler olabilir. Bunları benzerlik olarak vermek çok ikna edici de olmayabilir. Fakat şu cümlelerin benzerliğine dikkat çekmek istiyorum. Nâyî Osman Dede yegâh perdesi düşüncesine farklı bir bakış açısı getiriyor:
"Yek sadâ bâşed ki gûyendeş yegâh
Zir ü bâlâ nebved o râ yek ü gâh
(Zir ve bâlâsı olmayan her sadânın öyleyse ismi yegâhtır, onu tut[2])"
Aynı bakış açısına Kitabu İlmi'l-Musiki'de rastlamak mümkündür:
"Yegâh şubesi: rast perdenin hareketsiz duran avazeye [sese] dirler. Anınçün her kangı perdenin üzerinde avaz-ı hareket dursa ol perde yegâh perdesi olur[3]. "
Rast makamı denildiğinde aynı yüzyılda telif edilmiş bütün nazariyat kitaplarında benzer tarifler olması normaldir. Belki yegâh perdesi değil ama rast makamı tarifinde hiçbir edvar kitabında farklılık olmaması beklenir. Beklenenin aksine özellikle rast makamı tariflerine dikkat çekmek istiyorum. Öncelikle Kitabu İlmi'l-Musiki'de rast makamı tarifi:
"…hareket-i ağazesini kendü perdesinden idüb gerek nermden tize gerek tizden nerme varsa, üç temam perdeler ile kendü kutbunda kendüyü beyan eder[4]."
Bu tarife göre üç tam perde rast, dügâh, segâh'tır. Günümüz rast makamı tarifi ile benzerlik göstermekte ise de yeden perdesinin ne olduğuna, kısaca rehavi perdesine özellikle dikkat edilmesi gerekir. Kitabu İlmi'l-Musiki'de rast makamı tarifinde rehavi perdesi zikredilmemiştir. Bu nedenlerden dolayı da ırak perdesi kullanılıyor gibi düşünüle gelmiştir. Hâlbuki Kitabu İlmi'l-Musiki'nin on dördüncü sayfasında "Amel-i Peşrev ala Vech-i Vezn-i Sagir" başlıklı bölümünde "Rast Makamı Düyek Usulü"ndeki örnek eserde karara gidilirken rehavi perdesi açıkça görülür. Irak perdesi yerine rehavi perdesinin kullanılıyor olması, her iki eserin de ortak noktasıdır. Nâyî Osman Dede Rabt-ı Tabirat-ı Musiki'de rast makamının tarifini şu beyitinde açıkça ortaya koymaktadır:
"Perde-i evvel ki an ra Rast est (Onun ilk perdesi rasttır)
Pes Dügâh ü pes Segâh arast est (sonra dügâh ve segâh süslemiştir)
Baz kerdem ba Dügâh u Rasti (dügâh ve rasta dönelim)
Pes Rehavi vü Rast şüd bi-kasti[5]" (sonra rehavi ve rast eksiksiz oldu)[6]"
Anlaşılacağı üzere Nâyî Osman Dede'ye göre rast makamının yeden perdesi rehavi perdesidir. Kitabu İlmi'l-Musiki'nin ikinci cildi olan nota mecmuası bölümündeki rast makamındaki eserler incelendiğinde de sonuç aynıdır. Nota mecmuası bölümünde yer alan rast makamındaki 27 saz eserinin (1, 2, 103-108, 121-123, 127, 169, 170, 185, 214, 227, 237-240, 270, 291, 300, 308, 309) tamamında rehavi perdesi kullanılmıştır. Nâyî Osman Dede'nin tanımlaması ile "rehavi" perdesi ile rast makamı "eksiksiz" olmaktadır. Oysaki Hızır Ağa[7] ve sonraki nazariyatçılara göre rast makamının yeden perdesi "ırak" olmuştur.
Benzer bir makam açıklaması da çargâh için geçerlidir. Çargâh tanımı arasındaki benzerlik değil çargâh makamına bağlı terkib ve şubeler olmadığı konusundaki benzerlik dikkat çekicidir:
"Bin acem râ şu'be eş şüd arazbâr
Çargâh âmed makam emma ne yâr (Çargâh makam olarak geldi ama yâr değil.[8])"
Benzer açıklama da yine Kitabu İlmi'l-Musiki'de görülmektedir:
"…ol eclden bu makama gerek müstamel gerek gayr-ı müstamel terkibden tâbi olmuş yokdur[9]…"
Bilindiği gibi edvar kitaplarında yer verilen makam tanımlarında ya da açıklamalarında benzerlik olması doğaldır ve edvar kitaplarındaki makam tanımlarındaki benzerlik önemli görülmeyebilir. Fakat makam dizilerindeki perde sesleri ya da şube ya da terkib benzerlikleri ise dikkat çeken özellik olarak karşımıza çıkmaktadır. Kitabu İlmi'l-Musiki ile Rabt-ı Tabirat-ı Musiki arasında aynı yüzyıl olmasından kaynaklanmayan ama aynı eserden yararlanıldığını gösteren benzerlikler olduğunu söyleyebiliriz. Bu benzerlikler tıpkı her iki eserin müellifinin aynı harf yazısını kullanarak saz eserlerini kaydetmeleri kadar benzerdir. Benzerlik düzeyi ise etik kurallarını ihlal edecek kadar fazladır. Bu benzerlik nedeni ile olsa gerek Kitabu İlmi'l-Musiki'yi istinsah eden, tekrar kaleme alan, düzenleyen ya da derleyen Ser-Nâyi Ali Dede gibi Nâyî Mustafa Kevserî de kitabına müellif ismi verme ihtiyacı duymamıştır. Ana kaynağın Nâyî Osman Dede'nin henüz ulaşılamayan edvar kitabı olabileceğini, mezkûr kitabın ortaya çıkması ile her sorunun teker teker cevap bulacağını tahmin ediyoruz. Nâyî Osman Dede'nin edvarı ortaya çıkana kadar da Kitabu İlmi'l-Musiki Alâ Vechi’l-Hurûfât'ın müellifinin kim olduğunu ya da olamayacağını araştırmaya, verileri paylaşmaya devam edeceğiz. Bize sorulacak olursa deriz ki: Nâyî Osman Dede ağır basmaktadır ve Dimitrie Cantemir ise bir o kadar uzaktır. Şu an ulaşmaya çalıştığımız ve henüz ulaşamadığımız Yenikapı Mevlevihanesi Kütüphanesi'nde 1239 numara ile kayıtlı olan "İşaret-i Perdehayı Musiki" adlı eserin bu bağlamda bize önemli ipuçları vereceğini düşünüyoruz.
Bir sonraki yazımızda mezkûr edvar kitaplarının telif tarihi sırasını ve Kitabu İlmi'l-Musiki'nin nasıl ortaya çıkarılmış, çıkmış olabileceğini anlatmaya çalışacağız, vesselam.
[1] Süleyman Erguner (1991). Kutbi Nâyi Osman Dede ve Rabt-ı Tabirat-ı Musiki. Yüksek Lisans Tezi, s.110.
[2] Süleyman Erguner (1991). Kutbi Nâyi Osman Dede ve Rabt-ı Tabirat-ı Musiki. Yüksek Lisans Tezi, s.110-111
[3] Yalçın Tura (2001). Kantemiroğlu Edvârı, c. I-II. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, s. 149
[4] Yalçın Tura (2001). Kantemiroğlu Edvârı, c. I-II. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, s. 49
[5] Süleyman Erguner (1991). Kutbi Nâyi Osman Dede ve Rabt-ı Tabirat-ı Musiki. Yüksek Lisans Tezi, s.119.
[6] Süleyman Erguner (1991). Kutbi Nâyi Osman Dede ve Rabt-ı Tabirat-ı Musiki. Yüksek Lisans Tezi, s.118.
[7] Hızır Ağa Edvarı'nda rast makamı tarifinin açıkça verilmemesi ilginçtir. Rast makamına yer verilmemiş olmasında yeden perdesinin değişim sürecinde (rehavi perdesinden ırak perdesine) Hızır Ağa Edvarı'nın telif edilmiş olması etken olabilir.
[8] Süleyman Erguner (1991). Kutbi Nâyi Osman Dede ve Rabt-ı Tabirat-ı Musiki. Yüksek Lisans Tezi, s.110.
[9] Yalçın Tura (2001). Kantemiroğlu Edvârı, c. I-II. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, s. 61