Selçuk Basa "Aşk Bekler mi?" albümü ve kent müziği üzerine...
21.yy'ın ilk yılları Türk popüler müziği için çok da iyi başlamadı. 20.yy sonlarından arta gelen miras zaten çok da peşinden koşturucu değildi. 1990'lı yıllarda arabeskin pop müzik içinde yedirilmesi ilk anda başarı gibi görünürken aynı hareketin kent devinimi sürekliliğinde devamı beklentilerinin karşılanamaması, 21.yy da o beklentilerin yerini umutsuzluğa bırakmasına neden oldu. Arabeskin pop müzik ile kaynaşması temelinde yatan; insan yaşamında kentleşme hızının artmasıydı. Bir süreçti. Değişti. Oldu, olmadı. Günümüzde birçok sosyal etken ile birlikte gelişen toplumsal yaşam sadece Türkiye'de değil, standardı yakalamış dünya insan topluluğunda da müzikal durgunluğa neden oldu.
Yeni kent müziği ihtiyacına besteciler ve yeni besteleri cevap veremedi...
Müzik tarihi müzisyensiz, bir kayıt aracılığıyla paylaşılabilirlik aşamasına yani 1960 ertesinde yaşanan taş plak sonrasına şöyle bir baktığımızda hemen tüm şarkıların insanın yaşamıyla ilgili olduğunu görüyoruz.
O döneme bugünden baktıkça gördük ki -arabeskçisi dahil- kentte yaşayanların tümü kendi sosyal hayatlarını anlatan müziği benimsediler.
Giderek kentlileşen Türkiye insanı özellikle 2000 sonrasında değişimini daha gösterir oldu.
Şimdilerde yaşanan müzikal verimsizlik ve pazarsızlıktaki ana problem hızlı değişime besteci ve şarkıcılarımızın, sanatçılarımızın yapıt uyduramamasından kaynaklanıyor.
Besteci, icracı ve menajer birbirini tamamlama yerine birbirini kapatıyor.
Günümüz insanı artık her romantik kelimeye ya da cümleye hemencecik kanıvermiyor.
Öngörülebilir ki ve yakın bir zamanda %70'i kentlerde yaşamaya başlayacak olan insanın hayatının özündeki paylaşılamaz duyguları keşfetmiş besteci ve şarkıcılarla popüler müziğimiz yeniden yükselecektir.
Selçuk Basa işte tam da burada çıkışını söz, beste ve icrası kendine ait olan "Aşk bekler mi?" CD'siyle sergiliyor. Şehrinin insanını, kendi imgelemindeki müziğe yansımasıyla anlatıyor ki, şehrin girdabında yaşayan o genç ve genç sonrası yaşlardaki hayatımız "sadece bir anın yaşanmışlığında bile olsa" Selçuk Basa bestelerde dile geliyor.
"O an yaşanmışlığını insanın kendisiyle özdeşleştirmesini sağlamak" özelliğini bestecinin kudretlerinden kabul ediyoruz.
* * *
Prof. Dr. Selçuk Basa diş hekimliği mesleğinde ismi yurtdışına uzanmış önemli diş hekimlerimizden (Bkz: http://genia.com.tr/dr.selcuk_basa.html), Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi, eski Dekanı, besteci, ses sanatçısı, gitar ve saksafon icracısı.
Selçuk Basa "Aşk bekler mi" (*benim ön çalışmalarını dinlediğim 2. albümün çok yakında olduğunu belirtmek gerek) müzik seçkilerimiz arasında bulunması gereken bir albüm.
Bülent Ortaçgil'den bu yana hasret kaldığımız şarkılar var, tıpkı Orhan Veli'nin "bir yer var, biliyorum, epeyce yaklaşmışım ama ulaşamıyorum" dedirten tarz Selçuk Basa'nın sesinde, bestelerinde kişilik bulmuş...
Albüm şarkıları:
"O gece": Özlemin özlemi ve en önemlisi kavuşacak olmanın ümidi ile birlikte insanı üzmeyen, o tatlı beklemeye sürükleyen atmosferi oluşturmayı başarabilen bir çalışma. Beklemeyi sevgili haline getiren o sonsuz mutluluğu hissediyorsunuz. Yılmaz erdoğan dile getirmişti beklemeyi sevmenin duygusunu... Selçuk Basa ise ney'in sadalarının ve bendir vuruşlarının gizemini, mistisizmi geceye o tatlı haykırışında dile getirmiş. O gece gerçekten ay tutulmuş...
"Azizim": İstanbul azizlerine, azizelerine ithaf sanki bu şarkı. Yine özlemdeyiz. Özlüyoruz. O özlemi hissediyoruz azizim. Biz aziziz... Vals'ten Caz tarzına değin şehrin semasında dönesi geliyor insanın...
"Bebek Kahvesi": Oturma zamanı Bebek Kahvesinde. Kahvede de dans edilebilir tabii ki... O kahve hepimizin geçmişinde, hayalinde, geçmiş anlarımızda var. O kahveyi özlüyoruz. Hele bahis konusu Bebek Kahvesi ise. Ne güzeldir, denizi; çınarı ve en önemlisi insanları buluşturması o büyük şehrin nostaljisinde. Bir de sonbaharın sonları ise...
"Bir akşam üstü": Büyükşehirin bitmez deviniminden bir an sıyrılıp sığınılan o küçük kahvehanede tipik klasik caz müziği havasında içeriden dışarıyı, belki yalnız bir ağacın dallarının hareketliliğini, belki de denizi seyretmek. Belki de İstanbul insanlarının kadınlı erkekli ilk kezine bindikleri vapur yanaşması sırasında bomba etkisi yaratan bilinçsiz temasların başlangıcı... Sonsuza dek sürecek bir yaşanımın an tesbiti... İstanbulu dinliyorum gözlerim kapalı "Bir akşam üstü" harika bir şarkı....
"Kim bozacak sessizliği": İkilemin şarkısı. Yine şehir var altında. Evet ve hayır cevabı beklentisinin ağırlığı. Hayatımız buralarda evet ve hayır kelimelerinin ağırlığında geçiyor. Önce sessizlik ve ardından gelen cevap... Hep hatırladık: Kim bozmuştu sessizliği?..
"Aynı gün aynı yerde": Bembeyaz denizlerde yüzmüştük bütün gece, tarihe not düşelim, aynı gün aynı yerde yeniden görüşelim. Ne denebilir ki? Tempo, ritm ve Selçuk Basa bestesi götürüyor o geceye..
"Yumak": Yorucu şehrin çocukluğunu, özlemini hissediyorsunuz.
"Hezeyan"da ise ışığı hafifçe kısıp dans etmek gerek...
"Sen gelmeden önce"de aşkın öncesi ve sonrasının özümsenişindeki içe kapanış...
* * *
Albümün yapımcılığını DMC üstlenmiş.
Selçuk Basa ve Yağmur Başar’ın 25 yıldır birlikte oluşturdukları şarkıların bir bölümünün yer aldığı albüm Burçin Büke, Cem Erman, Eylem Pelit, Cengiz Ercümer, Mehmet Akatay, Kerem Türkaydın, Kerem Sefil, Ali Yılmaz, Reha Falay, İstanbul Ensemble gibi seçkin müzisyenlerin katkılarıyla gerçekleştirilmiş. Göksun Çavdar, Murat Süngü, Mutlu Ödemiş enstürmanlarıyla, Cihan Okan, Sibel Gürsoy, Tuba Önal, Aslı Demirer, Reha Falay vokalleriyle albümde yer almışlar.
* * *
Bir bestecide aranan önemli vasıflardan biri de yapıtlarında kendini yenileyebilmesi, aşama yapabilmesidir. Selçuk Basa kentin farkındasız devinimini, kent insanının yaşamını müzikal kimliğinde yansıtabilen ender Türk müziği bestecilerinden. Kendini sürekli yenileyebiliyor. Üstelik bunu kendisinde yenilenme adına değil, kentinin ve hayatının çevresinde gelişen içsel algılamaların enerjisiyle yapıyor.
Single da olsa yapıt çıkarmadan yapamıyacak kadar verimli, üretmeye istekli bir sanatçı ve besteci... Müzik dünyamızda müzikçalarlarımıza ulaşan son tekil şarkısı "Huzursuz" sound, (piyano-keman) üslup ve ritm zıtlıklarının ustaca yerleştirildiği bir şarkı olmuş. Bir kere çok çabuk bitiyor. Böyle bir hisse kapıldım ilk dinlediğimde. Minutajına baktım, hiç de kısa değil. 3'.28"... Sürükleyici. Zaman yanınızdan akıp geçiyor. Kentteki hayatımız gibi. Farketmiyorsunuz.
Şarkıda yaşanımlarımdan izler buldum. Kentte yaşayan herkesin biraz bulabileceğini düşünüyorum. Selçuk Basa huzursuzlukta huzuru yakalayabilmenin hüzünlü mutluluğunu anlatıyor akşam üzeri iş dönüşü evde-koltuğunuzun yanıbaşında, cafede, dingin bir bardaki müzikçalarda...
Selçuk Basa Albümü sonrası çıkardığı tekil şarkısı (single) : "Huzursuz"
Söz: Selçuk Basa...
Müzik: Selçuk Basa
Düzenleme: Burçin Büke
"Bir huzursuzluk kaplıyor içimi
Geç mi kaldım, zamansız mı geldim acaba
Bazen bir umut kaplıyor içimi
Koşuyorum durmadan, bakmadan arkama
Biliyorum aslında hiçbirşey değişmiyor, hiçbirşey
Zaman yanımdan akıp geçiyor
Bu sırada ben değişiyorum
Değişimlerim kemikleşiyor"
Piyano: Burçin Büke
Klavye: Emin İnal
Bas: Ferhat Hasanoğlu
Davul: Behsat Boran
Gitar: Aytun Gelgin
Back Vokal: Berkay Özideş
Kemanlar: İstanbul Strings
Mix: Mustafa Karaduman
Mastering: Levent Demirbaş
Stüdyo: Marşandiz
Prodüktör: Selçuk Basa
Yapım: DMC
__________________________________________________________
Ayhan Sarı "Kent müziğinin bestecisi, yeni sesi: Selçuk Basa "Aşk bekler mi?" Musiki Dergisi.com/net, 24 Kasım 2014