Türkiye Bilimler Akademisi’nden (TÜBA) ayrılan 150 akademisyen 2011 yılı sonuna doğru Bilim Akademisi'ni kurdular.
Bilim Akademisi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Alpar ile röportajdan kesitler:
Gönül Koca:
TÜBA’dan ayrılışınız ve Bilim Akademisi’nin kuruluş hikâyesini anlatır mısınız?
Prof.Dr. Mehmet Ali Alpar:
2011 yılı ağustos ayında hükümet bir kanun hükmünde kararname (KHK) yayımladı. Buna göre, Türkiye Bilimleri Akademisi (TÜBA) üyelerinin 3’te 2’sini hükümet organları tayin edecekti. Kimlerin iyi fizikçi, matematikçi, tarihçi olduğuna bilim insanları karar verir. Akademiler üyelerini kendileri seçerler. TÜBA’da da 2011’e kadar bu böyleydi. Bu kanun hükmünde kararnamenin değiştirilmesi için TÜBA’nın o zamanki yönetimi ve üyeleri tarafından epey çaba harcandı. Olay dünya akademileri arasında duyuldu. Dünyanın 30-40 önde gelen akademisi hükümete mektuplar yazdı. Fakat hiçbir şey değişmedi. TÜBA’nın 82 asli üyesi vardı, KHK kabul edilince 52’si istifa etti.
- Bu kadar istifa bekleniyor muydu?
Bu herhalde hükümetin de beklemediği bir tepkiydi. 25 Kasım 2011’de 17 kişi Bilim Akademisi’ni kurduk. TÜBA’dan istifa eden arkadaşlarımızın çoğu kısa zamanda bize katıldı. Tüzüğümüzde bir akademinin taşıması gereken amaçları yazdık. Bizim isteğimiz dışında bir muhalif etiketi de yapıştı üstümüze ama o şartlarda devam edemezdik. Bilim Akademisi, akademik liyakat, dürüstlük ve özgürlük ilkeleri üzerinde kuruldu.
- Üniversitelerdeki doktoralı mezun açıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Genç nesil artık akademisyen olmak istemiyor... Üniversitelerde insanların hem maddi, hem de manevi olarak rahat çalışıp üretebilecekleri bir ortam sağlanmalı. Fakat bizim üniversitelerimizin yapısından gelen sorunlar var. Birincisi çok hiyerarşik olması, ikincisi her şeyin her üniversitede yapılması. Bütün üniversiteler araştırmacı, öğretim üyesi yetiştirmek zorunda değil. Pek çok üniversite sadece lisans değil, doktora da, master da veriyor. Bu da kaliteyi çok düşürüyor. Bir memuriyet baskısı getiriyor. Bütün bunlar tam da bir akademinin kamuoyu ve hükümetlere danışmanlık yapabileceği konular aslında.
-TÜBA’da iken hükümet tarafından böyle konularda danışmanlık istendi mi?
Hayır ama bu sadece mevcut hükümet döneminde de olan bir şey değil. Diğer hükümetler de hiç böyle bir şey istemediler. Türkiye’de siyasetçi ve bürokratların uzmanlık alanlarını uzmanlara bırakmak, uzman kişilere danışmak alışkanlığı yok. Bunun bir nedeni de şu düşünce, “Zaten böyle uzmanlar Türkiye’de yoktur”. Bu düşünce hem bir özgüven eksikliği, hem de cehalet. Türkiye’de her şeye rağmen hâlâ belli dallarda iyi bilim yapılabiliyor.
http://bilimakademisi.org/bilim-akademisi-genclere-de-destek-oluyor-hurriyet-07-03-2015/