Süleyman FİDAN: Efendim, Neşet Ertaş’la başlayalım. Neşet Ertaş’ın kaç eseri sizde? Sayı alabilir miyim?
Hasan SALTIK: On yedi tane seri yaptık. Biz eski kayıtlarını çıkarttık. Muharrem Ertaş, Hacı Taşhan, Çekiç Ali gibi isimler bizde. Bütün kayıtları toplamak imkânsız, başka firmalarda da hakları var. Ayrıca Davut Sularî, Daimî gibi birçok âşığın kişisel bant kayıtları, makara bantlar da var bizde. Aşağıda depo dolu, onları aktarana kadar canımız çıkar.
S. FİDAN: Kaset dönemi kapanıp CD’ye geçilince fiziki satışlar düştü deniliyor. Günümüzde dijital gelir elde etme ön plana çıktı. Şu anda firma olarak dijital gelirden payınız nedir? Oran tatmin edici mi? Alt yapı yeterli mi?
H. SALTIK: Dijital işler Türkiye’de daha yeni oturdu. D&R’a benzer şekilde mağaza gibi hizmet verdiğini düşünebileceğimiz I-Tunes gibi yabancı şirketlerin sayfalarından şarkı veya albüm satın alınabiliyor. Deezer’s gibi sayfalar ise dinleme sayfaları. Türkiye’de de telefon şirketleri genellikle bu işi yürütüyor. TTNET, Turkcell, Avea bu hizmeti sağlıyorlar. Ama telif yasası adam akıllı çıkmadığı için türkü dinleyicileri genellikle bedava eser indirmeyi tercih ediyor. Ama bu iş gelişecek. Dijitalde telif haklarını MÜYAP takip etmeyi bıraktı. Oteller, barlar gibi temsili alanları topluyor. Dijitalde de şirketler kendileri anlaşıp veriyor eserlerini. Bu iş geçen yıl bu şekle büründü. Dijitalde iyi arşive sahip olan şirketler büyük paralar kazanmaya başlayacak diye düşünüyorum. Aynı zamanda sanatçılar da kazanacak. Çünkü kaset ve CD döneminde rakamları doğru tespit etmek biraz zordu. Bandrol sistemi vardı, ama genelde kaçak göçek olabiliyordu. Dijitalde ise şu anda hangi ülkede, hangi şarkının, hangi tarihte indirildiğini bilgisayar kayıtlarında görebiliyoruz. Kaçak göçeği yok bu işin.
S. FİDAN: Ama korsanla mücadelede yaptırım yetersiz diye düşünüyorum.
H. SALTIK: Eğer korsan siteleri durdurabilirlerse şikâyete dayalı bir suç olduğu için herhangi bir siteye dava açtığında başka bir isimle başka bir korsan site açabiliyorlar. Bunun önüne geçilirse daha iyi olur. Daha artar diye düşünüyorum. CD kopyalamanın ya da şarkı indirmenin, marketten bir ekmek çalmakla aynı olduğunu insanlara anlatmak lazım. Sonuçta o da hırsızlık oluyor. Bu biraz halkı bilgilendirmeyle ilgili. Aslında Avrupa’da artık gençlik müziğe para vermek istemiyor. Ben niye müziğe para vereyim diyor. Eğer cep telefonu faturalarına her ay 1-2 Lira gibi farkla müzik indirme oranı yansısa, müzik indirmek isteyenler bu farkı ödeseler Türkiye’de toplanan telifin elli katı para toplanır. Kimse de şikâyet etmez. Ben formül olarak bunu öneriyorum. Bizim dijital satışımız ise bu yabancı şirketler geldikten sonra % 400 arttı. Sanırım daha da artar.
S. FİDAN: Yıllık bazda fizikî satışın durumu nedir?
H. SALTIK: Fizikî satışın da dünyada iki üç yıl sonra tedavülden kalkacağını düşünüyorum. Biz “Kalan Müzik” olarak Türkiye'de fizikî satışta ilk beşteyiz zaten. Dijital satışta da %5’lik payımız var. Bu Türkiye’de ciddi bir rakam. Biz popüler iş yapmıyoruz. Klip de fazla yapmıyoruz. Buna rağmen bu kadar ilgi görmemiz, bu kadar pazar payımızın olması işlerimizin biraz kaliteli olmasından kaynaklanıyor.
S. FİDAN: Marka oldunuz. Geçmişiniz 90’lara dayanıyor. Firmanın başarısını kaliteye bağlıyorsunuz…
H. SALTIK: Daha değişik yapıyoruz biz. Mesela türkülerimizin alt yapıları biraz daha farklı yapıyoruz. Bir de ileriyi görebiliyoruz. Aynı zamanda birçok dizinin müziğini biz yapıyoruz. Örneğin “Benim İçin Üzülme” diye bir Karadeniz dizisi vardı. Selçuk Balcı, oraya şarkı yaptıktan sonra çok popüler oldu. Dizide birkaç bölüm çalınca, konserlerde söylenince, bir de CD yapınca popüler oluyor. Bu çoklu çalışma avantajını çok iyi kullanıyoruz. Bu da on tane klibe bedel.
S. FİDAN: Kaç dizinin müziğini siz yapıyorsunuz?
H. SALTIK: Biz her sene dört beş diziye müzik yapıyoruz.
S. FİDAN: Bu yılki dizilerden neler var?
H. SALTIK: “Kadim Dostum” diye bir dizi yapıyoruz; Mardin'de çekiliyor, komedi dizisi. “Yılanların Öcü”nü yapıyoruz. O da Kapadokya’da çekiliyor. Zaten şu an en çok o dizilerin müzikleri konuşuluyor. Daha önce “Muhteşem Yüzyıl”ın müziğini yapıyorduk, o bitti artık. “Umutsuz Ev Kadınları” vardı, o da bitti. Şimdi Nurgül Yeşilçay’ın yeni bir dizisi başlıyor, onu yapıyoruz.
S. FİDAN: Bir sezonluk dizinin müzik maliyeti nedir?
H. SALTIK: Belirli ana temaları yapıyoruz. Özel müzik istenmediği sürece iki üç bölüm için yetiyor o tema. Bir dizide aldığımız para dizinin bütçesine bağlı. Bölüm başına 4.000 Lira ile 7.000 Lira arası değişiyor.
S. FİDAN: Star’da “20 Dakika” adlı bir dizi vardı. Dizide sık sık Neşet Ertaş’ın “Neredesin Sen” türküsü söyleniyordu.
H. SALTIK: O ayrı. Dizi müziğiyle diziye verdiğimiz şarkıların, türkülerin bütçesi ayrı. Diziye verdiğimiz şarkılarda genellikle 1.000 TL ile 3.000 TL arasında para isteyebiliyoruz.
S. FİDAN: Hasan Bey, geleneksel müziğe yönelmenizin sebebi nedir? Arada popüler isimleri de görebiliyoruz, ama ağırlıklı olarak geleneksel müzik üzerine eğiliyorsunuz.
H. SALTIK: Popüler sanatçılar çıkmazsa geleneksel müziği yapamayız. Geleneksel müzik bize pek fazla para kazandıran bir şey değil. Ama oradan besleniyoruz biz. Mesela “Yılanların Öcü”nde hep geleneksel tema kullanılıyor. Biz de arşiv çok geniş olduğu için dizi hangi bölgede çekiliyorsa o bölgenin türkülerini, melodilerini çıkarıyoruz. Onları değişik tarz düzenlemelerle, yeni müzikler ekleyerek diziye hazırlıyoruz. “Yılanların Öcü” öyledir mesela.
S. FİDAN: Sinemayla ilişkiniz var mı?
H. SALTIK: Türkiye'de en çok gişe yapan filmlerin müziklerini genellikle biz yaptık. “Vizontele”leri biz yaptık, “Eşkıya”, “Neredesin Firuze” mesela.
S. FİDAN: Filmin ardılı, dizinin ardılı olarak dizi müzikleri şeklinde albümler çıkarıyorsunuz.
H. SALTIK: “Ihlamurlar Altında”, “Hatırla Sevgili”, “Ezel”, “Elveda Rumeli” çok sattı. Bunlar fenomen dizi müzikleri. Siyasi dizilerde gizli propaganda da yapabiliyoruz.
S. FİDAN: Bir gazete yazısında okumuştum. Japonya'ya satışlarımız bayağı iyi demiştiniz. Yurt dışındaki faaliyetleriniz ne şekildedir?
H. SALTIK: Şu anda sadece yabancı ülkelerdeki Türkler değil, yabancılar da bizi iyi takip ediyor. Dünya müziği, “Worldmusic” alanında fuarlara şirket olarak sürekli katılıyoruz. Bu alanda Türkiye'de tek şirketiz zaten. Burada da mesela turistik bölgelerde “Kalan” CD’leri tavsiye ediliyor. Japonya’da alım gücü çok yüksek olduğundan dolayı, bir de Türk müziğine ilgi var son beş yıldır. Daha önce Yunanistan'a satışlarımız fazlaydı, Belçika, Hollanda, Almanya gibi. Japonya onlarla eş seviyeye geldi. Mesela Şevval Sam’ın satışları Japonya'da üç dört bini buldu.
S. FİDAN: Yurt dışındaki bu ilgide dizilerin etkisi oluyor mu?
H. SALTIK: Daha çok Arap ülkeleriyle Balkan ülkelerinde dizilerimiz etkili. Mesela “Asi” diye bir dizi Hırvatistan’da gösterilmeye başladı. Dijital satışları mesela Hırvatistan ağırlıkta. Brezilya’da, Arjantin’de bazı Türk dizilerinin gösterimi başladı. “Ezel”in ve “Muhteşem Yüzyıl”ın bütün ülkelerde gösteriliyor olması buna bayağı avantaj sağlıyor. Sadece şirkete geliri olmuyor. Hem Türkiye'nin tanıtımına faydası oluyor hem de sanatçı, yapım şirketi, televizyon şirketine, müzik yapımcısına katkı sağlıyor.
S. FİDAN: Tekrar LP çıkarmaya başladınız. Bunun geleceğini nasıl görüyorsunuz? Bunlar nostaljik bir ürün olarak mı kalacak?
H. SALTIK: Ara boşluktan sonra LP’i Türkiye'de çıkarmaya ilk biz başladık yıllar önce. LP’in müzik kalitesi CD’den çok daha iyi. Yani bunu nostalji olarak görmemek lazım. Hassas müzik, iyi müzik dinlemek isteyenler plağı tercih ediyor. Türkiye'de de eskiden 1000 taneydi bu plakların satışı. Tekrar plak furyası başlayınca 20.000’i geçen satış oranlarına yaklaşıyoruz. Eskiden kartvizit olarak, prestij olarak basılan şeyler şimdi kâr getirir hâle geldi. Çünkü alım gücü yüksek burjuva kesim alıyor bunu. Onlarda çok iyi ses sistemleri var. CD ölse de plak biraz daha yaşar diye düşünüyorum.
S. FİDAN: Plak çalışmalarınız artacak mı?
H. SALTIK: Şimdi Neşet Ertaş’ın, Erkan Oğur’un, Fikret Kızılok’un eserlerini plak olarak basacağız. Niyetimiz yoktu, ama talep olunca yaptık. Bunun dışında karma işler günümüzde moda. “Karedeniz’eKalan”diye bir albüm yaptık. Geçen sene en çok satanlar arasındaydı. Şimdi “Alevilere Kalan” diye bir albüm yaptık. O da çok rağbet görüyor. Yakında “Ege’de Kalan”, “Rumeli’de Kalan”, “Kafkaslardan Kalan” gibi çalışmalarla devam edeceğiz. Arşiv serisinde âşıklarla ilgili çalışmalarımız oldu, ama Âşık Daimî, Âşık Sularî’nin bilinmeyen kayıtlarından birer CD yapacağız. Bunlar para kazandırmasa da geleneğe hizmet adına ara ara devam edeceğiz.
[1] Gaziantep Üniversitesi-Türk Musıkisi Devlet Konservatuvarı, suleymanfidan@gmail.com
[2] Bu görüşme tarafımca hazırlanan ve Hacettepe Üniversitesi’ne sunulan “Âşıklık Geleneği ve Medya Endüstrisi İlişkisi Üzerine Bir Araştırma” kapsamında yapılmış ve tezin ekler kısmına “Hasan Saltık ile 17.9.2014 Tarihinde Unkapanı-İstanbul’da Kalan Müzik Şirketinde Gerçekleştirilen Görüşme” başlığıyla konulmuştur.