Ayhan Sarı: Dergiden önce Etnomüzikoloji Derneği’nin kuruluş öyküsüyle başlayalım mı?
Fırat Kutluk: Etnomüzikoloji Derneği 2017 Mayıs’ında kuruldu. Kurucu başkan Uludağ Üniversitesi’nden Özlem Doğuş Varlı ve arkadaşlarının girişimiyle 2016 yılının sonlarında Bursa’da bir toplantı yapıldı ve strateji, misyon, etkinlikler başlıklarıyla çalışma planı şekillendirildi. Görev dağılımı yapıldı. Bu yıl Mart ayında derginin ik sayısı yayımlandı ve iki yılda bir yapılması kararlaştırılan uluslararası sempozyumların ilki, “Müzik ve Politika” temasıyla Bursa’da gerçekleştirildi. Kısaca hızlı bir başlangıç yapıldı. Philip Tagg’in yanısıra başka yabancı konuklarımız da vardı. Lisansüstü öğrencilerin çok başarılı sunumlarını izledik ve bu açıdan toplantı çok keyifliydi çünkü amaçladığımız şeylerin başında bu geliyordu. Derginin ikinci sayısı ise bu hafta (Ekim 2018) yayımlandı.
Sarı: Türkiye’de özellikle müzik söz konusu olduğunda dernek oluşumlarının uzun ömürlü olmaması ve verim alınamaması gibi bir durum söz konusu yanılıyor muyum?
Kutluk: Çok haklısın. Sivil Toplum Kuruluşu, gelişmekte olan ülkeler ya da 3. Dünya ülkeleri kapsamında değerlendirildiğinde, yönetime halkın taleplerini iletmek gibi misyon üstlendirilen örgütler olarak akla gelir. Olay daha çok politiktir. Eğer söz konusu Türkiye ise, “sivil” sözcüğüyle yirmi yıldır falan tanışan bir ülke olmamız nedeniyle durumun biraz daha karışık olduğu gözlenir. Oysa akademik platformda oldukça önemli yere sahiptir sivil toplum kuruluşları; daha özgürdür, tabana daha rahat yayılır, değişik meslek ve yaş gruplarıyla iletişimi daha rahattır, kısacası birçok avantaja sahiptir. 2000’lerde İstanbul’da Müzikoloji Derneği, İzmir’de de Popüler Müzik Araştırmaları Derneği vardı. PMAD yayın ve sempozyum anlamında önemli işler yaptı ama her iki derneğin yaşamları kısa sürdü. Etnomüzikoloji Derneği yeni bir soluk. İyi işler yapması beklenen, akademik anlamda kendini kanıtlaması beklenen bir oluşum. Eski derneklere göre avantajı, kurucu üyeler ve yönetim anlamında daha geniş bir katılımın olması. Bir derneğin yaşaması için en önemli unsurlardan biri katılımın sağlanması. Burada top gerek akademisyen gerekse müzikle ilgilenen entelektüel birikimde.
Sarı: Bu kez olacak mı diyorsun?
Kutluk: Bir yıl içinde bir sempozyum ve derginin iki sayısının basımı gerçekleştirildiyse olacak gibi görünüyor elbette ama sorunumuz başka. Temel sorun insan faktörü. Meslekten olsa bile oluşumu anlamayanlar var. Duyuruyu yeterince yaptığımızı düşünüyorum ama katkı yeterli değil. Burada da ikiye ayırıyorum bu faktörü. İlkinde çok sevinen, oluşumu heyecanla karşılayan bir grup var. Gerek derneğin çalışmalarına katılan, gerek üye olan vs. İkinci grupta hiç umursamayanlar var ki bunların derdini anlamak güç değil. Bir arkadaşım, daha doğrusu eski bir arkadaşım dernek duyurusunu yaptığımda beni arayarak kendisi olmadan bu derneğin yürümeyeceğini söyledi. Duyduklarıma inanamadım. Egosantrizmin doruğu! Kendisine işlerin tıkır tıkır yürüdüğünü söyledim. Bir derneğin kuruluşunda herkesin olması gibi bir durum söz konusu değil, yüz kişiyle kurulmaz. Tıpkı bir sempozyumun bilim kurulunun 100 kişiden oluşmasına gerek olmadığı gibi. Dernek kurucuları arasında olmayan onlarca arkadaşım var, birinden bile sitem duymadım. Tümü sempozyuma koşarak geldi, derginin üçüncü sayısına makale yazacak olanlar var. Aşmamız gereken en önemli sorun bence bu ama aşılır mı bilemiyorum. Sözgelimi dergi editörlüğünü rotasyona bağladık. Her sayının editörü farklı. Üçüncü sayıyı Okan Murat Öztürk hazırlayacak. Kısaca gelecek sayıların editörlerinin dernek yönetiminden olması gibi bir koşul yok, herkese ihtiyacımız var bu anlamda.
Sarı: Dergi iki sayı yayımlandı dedin, biraz bahseder misin?
Kutluk: İlk sayı “Toplumsal Cinsiyet” temasıyla sevgili Şehvar Beşiroğlu’na adanarak yayımlandı. İkinci sayı ise az önce belirttiğim gibi “Müzik ve Politika” temasıyla benim editörlüğümde. Yedi makale var. Davet ettiğim değişik ülkelerden bilim insanlarının tümü makale yazmayı kabul etti. Aslında sekiz makale olacaktı ama Philip Tagg bir rahatsızlık geçirdiği için affını istedi. Martin Stokes, Claire Levy ve Antti-Ville Kärjä’yı Türk okurları ve akademisyenleri tanır. Martin’i ve Claire’i ülkemizdeki değişik toplantılarda izleme şansı bulduk, Antti-Ville ise Türkiye’ye ilk kez dernek sempozyumu için geldi. Bunun dışında Jan Hemming, Michael Drewett, Wolf-Georg Zaddach ve Timoth W. Ryback gibi müzikolog, sosyolog ve tarihçi arkadaşlarımın makaleleri var dergide. Tümü de kendi ülkelerinin ya da başka ülkelerin müzik-politika dinamikleri içinde birer case ele aldılar.
Sarı: Sırada ne var, çalışmalarından söz eder misin biraz?
Kutluk: Bu ayın sonunda editörü olduğum son kitap yayımlanıyor. İzninle onu sonra konuşalım. Gelecek yılın Nisan ayında ise Hisarlı Ahmet Sempozyumu’nun onuncusu gerçekleştirilecek. Sevgili Uğur Türkmen’in öncülüğünde on yıldır sürekli gelişen bir sempozyum ve bu anlamda Türkiye’de tek. Bu yılın bilim kurulu başkanlığını ben yürütüyorum. Çok önemli dört konuğumuz var. Keith Howard, Jan Hemming ve Martin Stokes’un katılımları kesin, Timothy W. Ryback’in durumu ise kısa sürede belli olacak. Sempozyum web adresine göz atıp sorusu olan arkadaşlar varsa iletişim adresine yazabilirler ya da benimle yazışabilirler. Aslında daha epey zaman var sempozyumu ayrıca ele alalım mı bir kaç ay sonra?
Sarı: Tamam, önce Ekim sonu kitabı konuşalım, ardından sempozyuma ayrı bir sayfa açalım. Teşekkürler, iyi çalışmalar.
Kutluk: Görüşmek üzere, sana da iyi çalışmalar.