"Fahriye Hanım ve Zeki Bey... M. Hakan Cevher
Eğitim giderlerini Mustafa Kemal’in, üstlendiği, Fatma ve Sabri Eren’in kızları, 1904 doğumlu, Mülkiye mezunu, Manisa İl Genel Meclisi üyesi Fahriye Hanım, Manisa İl Özel İdare Müdürü Ferit Akşit ile evlendi. Geçirmiş olduğu çocuk felci nedeniyle, evlat sahibi olamadı. Üç mânevî evlat edindi. En küçük mânevî evladı olan Sevgi Akşit Baydemir küçük yaşına rağmen hastalığının ağırlaştığı son dönemlerinde bile hiç yanından ayrılmadı. İlâhî karar, İzmir’de, Ege Üniversitesi Hastanesi’nde, 24 Eylül 1974 günü tecellî etti. Sevgi Hanım’ın mânevî ablası,1935 doğumlu Gülşen Turan Başkırbıyık’dan kendisine intikal eden evraklar, mûsikî tarihi bakımından oldukça ilginçtir. Ağır Curcuna usûlünün bir başka örneğini bulmak neredeyse imkânsız gibi…
1907’de Beyrut’da doğdu. Aydın’da eğitimini sürdürmekte iken, gönüllü olarak millî mücadeleye katıldı. 1925’de Fahrettin Altay’ın süvari kolordusu bünyesinde müzik öğretmenliği yaptı. 1928’de, Mustafa Kemal tarafından “Mülâzım” rütbesi verilerek istiklâl madalyası ile ödüllendirildi. 1935’de kıdemli yüzbaşı iken ordudan istifa etti. Muğla’da memur olarak çalışmaya başladı. II. Dünya savaşı sonunda görevinden ayrılarak İstanbul’a gitti. Müziği ve udu kendi gayretiyle öğrendi ve ilerletti. Çok sayıda bestesi vardır. Ebediyete intikal yılı dışında, yollarının nerede kesiştiğini, ne yazık ki, bilemiyoruz.
"Çektiğim bu sonsuz hasret"
Hicaz, Ağır Curcuna, Şarkı
Söz: Fahriye Akşit Beste: Zeki Duygulu
Çektiğim bu sonsuz hasret derde bin dert ekledi
Gelir diye yaşlı gözlerim yollarını bekliyor
Gel sevgilim gel sen artık kalbim seni özlüyor
Gelir diye yaşlı gözlerim yollarını bekliyor
Güftesi Fahriye Akşit’e, bestesi Zeki Duygulu’ya ait bu iki şarkı da henüz hiç kimse tarafından bilinmiyor ve hiç seslendirilmedi. Böylece, Fahriye Hanım’ın büyük bir özenle sakladığı bu eserler, bestelendiği andan itibaren, ilk defa olarak sizin gözlerinize şahit oluyorlar, ayrıca icrânızla kulaklarınıza da…
"Ayrılığı düşünmem"
Mahur, Düyek, Şarkı
Söz: Fahriye Akşit Beste: Zeki Duygulu
Ayrılığı düşünmem kollarında coşarken
Bunu sen de düşünme beni sever okşarken
Birleşen kalbimizi ayırsa bile ölüm
Biz yine kavuruşuruz ruhlarımız yaşarken
Sevgi Akşit Baydemir Fahriye Hanım’ın mânevî kızı18 yaşındayken öğrenmiş evlatlık olarak alındığını. Annesine büyük bir tutku ile bağlanmış, sevmiş karşılıksız, özü gibi. Altı yaşından, Yaradan annesini yanına alana dek, bir an için terketmemiş onu… Büyük bir minnet ve özlem duyduğu annesinin evrak-ı metrûkesinden yâdigâr kalan belgeleri bizimle paylaşırken, tek arzusu var: 'Annem yaşasın…' "
* * *
Zeki Duygulu (1903-1974) kimdir?
Babasının görevi nedeniyle bulunduğu Beyrut’da doğdu. Babası Fethi Bey’in Trablusgarp Savaşı’nda esir düşmesi üzerine annesi ile İzmir’e geldi. Uzun yıllar bu şehirde yaşadığı için “İzmirli Zeki Bey” adı ile tanındı. Sesi güzel olduğu için çevresinin dikkatini çekmiş, on iki yaşında sahneye çıkmıştır. Musiki bilgisini kendi kendine çalışarak elde etti. Aydın Sultânisi'inde öğrenimini yaparken, Ulusal Mücadele’ye gönüllü olarak katıldı. 1925 yılında Fahrettin Altay’ın Süvari Kolordusu’nda müzik öğretmenliği yaptı. 1928 yılında Atatürk tarafından “Mülazım” rütbesi ve kırmızı İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi. 1935 yılında Kıdemli Yüzbaşı iken ordudan istifa etti. Ud, viyolonsel ve keman ile ilgilendi. İlk bestesi “Harmandalı Mustafa”dır. Selahaddin Pınar, Sadi Hoşses, Ekrem Güyer, Sadettin Kaynak ile dostlukları neticesi faydalandı. Film müziklerine imza attı. Zaman zaman radyo yayınlarına katılmış, bazen ud bazen viyolonsel icra etmiştir. Bine yakın eser besteledi. Çoğu günümüze ulaşamadı. 11 Mart 1974’de İstanbul’da öldü. Zincirlikuyu Mezarlığına defnedildi.