Her beste bir hikaye… Selay Sarı
3 ülkeden 11 bestecinin 10 yılda bestelediği Gelibolu Senfonisi’nin dünya prömiyeri (04 Ağustos 2015) Aya İrini Müzesi’nde gerçekleştirildi . Senfoni belli bir kurgu içinde birbirinden bağımsız 11 yapıttan oluşuyor.
Eserin Demir Demirkan’ın bestesi haricindeki her bir bölümü, 2006 yılından itibaren 25 Nisan’da Anzak Koyu’nda yapılan Şafak Ayinlerinde seslendirilmişti.
Şef Jessica Cottis yönetimindeki İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Devlet Opera ve Balesi Korosu ve Gelibolu Korosu, senfoniyi ilk kez planlandığı şekilde icra etti.
Gelibolu Senfonisi (1)
Gelibolu Senfonisi, Türk besteci ve ney üstadı Ömer Faruk Tekbilek’in ‘Gelibolu’ ağıdı ile başlıyor. Yeni Zelandalı besteciler Garth Farr ve Richard Nunns’ın bestelediği ‘He Poroporoaki’nin adı, ülkenin yerli halkı olan Maorilerin dilinde ‘Veda’ anlamına geliyor. Hemen ardından gelen, Avustralyalı besteci Graeme Koehne’ye ait ‘The Voyage / Sefer’ ile birlikte bu iki eser, hayatlarının en büyük macerasına hazırlanan, nereye gittiklerinden habersiz, Fransa’ya çıkacaklarını sanan askerlerin vedasını anlatıyor. Geçtiğimiz sene hayatını kaybeden, Avustralya’nın en önemli bestecilerinden Peter Sculthorpe’un 2006’da proje için yazdığı ‘Thoughts of Home / Sıla Hasreti’, cephedeki askerlerin en kolay taşıyabildikleri enstrüman olan mızıkanın kullanıldığı melankolik bir çalışma. Bir başka Avustralyalı besteci, Elena Kats-Chernin’in ‘The Landing / Çıkarma’sı, sandallarla kıyıya çıkan Anzakların gittikçe hızlanan kalp atışlarını yankılıyor. ‘Çıkarma’nın karşılığı, Kamran İnce’nin ‘İşgal’i ile geliyor. Osmanlı birlikleri cepheye yürürken onlara çalınan neye yer veren eser, huzurlu bir şekilde başlayıp 15 Mayıs 1915’te, binlerce Osmanlı askerinin bir gecede hayatını kaybettiği kontratakla son buluyor.
Yeni Zelandalı besteci Ross Harris’in ‘God Pity Us Poor Soldiers / Tanrı Biz Zavallı Askerlere Acısın’ adlı eseri ise başka bir günü, çarpışan tarafların ölülerini gömmek için ateşkes ilan ettikleri, bu uğraş sırasında birbirlerinin acılarını paylaştıkları 24 Mayıs’ı anlatıyor.
Avustralyalı Andrew Schultz imzalı bir sonraki eser ise iki taraf için de felaketle sonuçlanan Ağustos Taarruzu’nu betimleyen ‘The August Offensive’. Yine Avustralyalı Ross Edwards’ın bestelediği ‘The Trenches Are Empty Now / Siperler Artık Boş’, işgalcilerin ve müdafaacıların terk ettiği cepheye bakıyor.
Demir Demirkan’a ait ‘Hope of the Higher Heart / Barış Umudu’ ise, insanlığın savaş güdüsünden kurtulabileceği umudunu anlatan bir çalışma. Yine Graeme Koehne’ye ait ‘The Future / Gelecek’ de, üç halkın paylaştığı geçmişin, barış dersi vermesini diliyor.
(1) Selay Sarı – Milliyet Gazetesi “Cadde” eki – 06 Ağustos 2015, http://www.milliyet.com.tr/her-beste-bir-hikaye-magazin-2097793/