Korocanların facebook paylaşımlarına da bakıyorum: Hepsinde benzer duygular… Böyle bir sevgi seli, böyle bir birleşim ve böylesine özdeşleşip tek bir KOROCAN olabilmek nasıl gerçekleşti? Hangi çılgın düşünce ve hangi olağanüstü emeğin ürünüdür bu inanılmaz proje? 100 Ses Koro Okulunun akademik ve sistem mimarı Mete Gökçe, KKTC Kış Kampının Organizasyon Koordinatörü Erkan Dağlı, okulun diğer eğitimcileri Süreyya Okşan Alparslan, Özlem Aydın, Dr. İlknur Özal Göncü, Selen Balıkçı… devam zorunluluğu olan koroların bile zaman zaman “devamsızlık” sorunları yaşayabildiği bir ortamda öğrencisiyle öğreticisiyle yurdun dört bir yanındaki onca korocanı aynı yerde toplayıp tek bir KOROCAN haline getirebilmek nasıl bir başarıdır?..
Öyle bir kamp ki, 100 Ses Gençlik ve 100 Ses Eğitimciler Korosu çatısı altında, İstanbul’dan Sinop’a, İzmir’den Adıyaman’a kadar büyük bir Anadolu buluşmasını sağlamanın yanı sıra, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti dahil olmak üzere otuzu aşkın üniversitenin müzik bölümü öğrencilerinden oluşan “Gençlik Korosu” ve Zuckmayer , Saip Egüz, Erdoğan Okyay dönemi öğrencileri olan emekli müzik eğitimcileri ile bugünkü genç nesil müzik öğretmeni , akademisyen ve koro şeflerinden oluşan “Eğitimciler Korosu“ bünyesinde son 50 yılın tüm jenerasyonları temsil edilmiş oldu… Kimileri halen görev başında olan genç müzik eğitimcileri ile bir çoğu 60 yaşını aşmış emekli müzik eğitimcileri ve öğrencilerimizin aynı koroda birleşip şarkılar söylemesi ve kampın her alanında gözlenen saygı/sevgi halesi tek kelimeyle büyüleyiciydi...
01-05 Şubat 2016 tarihleri arasında beş gün boyunca sabah kahvaltısından akşamın geç saatlerine kadar süren kamp çalışmaları bünyesinde, Uzman Psikolog Sayın Tahsin ŞERİFOĞLU'nun psikoterapi seansları ve tarafımdan “Müzikte Çoksesliliğin Evrimi” konulu sunumlar tamamlayıcı özellikteydi.
Kampa ev sahipliği yapan Doğu Akdeniz Üniversitesi muhteşemliğini belirtmek istiyorum. Misafirperverlikleri ve tüm personelin sıcak, güler yüzlü yaklaşımları belleklerimizde silinmez izler bıraktı. Rektörlük Makamı başta olmak üzere ilgili tüm kurum ve kişilere teşekkür ederiz. Rektör Yardımcısı Sayın Prof. Dr.Hasan AMCA’nın sanata bakış açısındaki incelik ve içtenlik hepimizi ayrıca etkiledi.
Kampın son günü olan 05 Şubat 2016 Cuma günü, Rauf Raif Denktaş Kültür ve Kongre Sarayı’nda gerçekleştirilen ve okul içinde yapılan çalışmaların sahne performansı içinde uygulanabilmesi amacıyla akıllıca dizayn edilmiş bulunan Korolar Şenliği'ne, kış kampındaki 100 Ses Gençlik Korosu ve 100 Ses Eğitimciler Korosu’nun yanı sıra DAÜ SEM Ada Işığı Çocuk Korosu, Kıbrıs Polifonik Korolar Derneği Otello Çoksesli Korosu ve Kıbrıs’ta Barış İçin İki Toplumlu Koro’nun da katılımıyla unutulmaz anlar yaşandı...
Şenliğimizi onurlandıran KKTC Cumhuriyetçi Türk Partisi Milletvekili Dr. Arif ALBAYRAK, DAÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hıfsiye PULHAN, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Sayın Ali HOCA, yoğun mesaisinin yanı sıra Otello “Korosuna “korocan” olarak katılıp şarkı söyleyen, kampımızdaki çalışmaları yakından izleyip korocanlarla samimi görüşmeler gerçekleştiren müzik öğretmeni kökenli Gazimağusa Kaymakamı Sayın Şifa ÇOLAKOĞLU , birbirinden güzel beste ve düzenlemeleri tüm koroların ortak parçası haline gelecek kadar sevilen Sayın Oskay HOCA, bir barış ve kardeşlik projesi olan Kıbrıs’ta Barış İçin İki Toplumlu Koro’ nun tüm korocanları ile Şefleri Sayın Lena MELANİDU ve Sayın Kürşat TİLKİ başta olmak üzere, kamp boyunca karşılaştığımız Kıbrıslıların tümünde gördüğümüz tevazu ve sevgi, korocanlarımızın da dikkatini çekmiş olmalı ki, kendileriyle yaptıkları söyleşilerde “karşılaştıkları ortak tevazunun nereden kaynaklandığını” sordular… ve hemen hepsinden “Burası küçük bir ada. Burada herkes birbirini tanır.” türünden yine tevazu dolu yanıtlar aldılar… Doğrudur, küçük yerlerde insanlar daha çabuk kaynaşıp daha az mesafeli olabilirler. Ancak orada tanık olduğumuz tevazu öylesine derin ve öylesine içten bir davranış biçimiydi ki, ortak bir davranış biçimi haline getirilmiş böylesine içten bir tevazu, KIBRIS’IN KÜÇÜKLÜĞÜYLE DEĞİL, KIBRISLININ BÜYÜKLÜĞÜYLE açıklanabilir ancak… Bir atasözü “Başakların içi boş olanıdır ki başını daima havada tutar” der. Bizler Kıbrıs’ta, içi dolu başakların tevazu dolu duruşlarına hayran kaldık…
Gördüğümüz yüzler gözümüzde, duyduğumuz sesler, isimler kulağımızda kalır değil mi?.. KOROCAN’ın facebook paylaşımlarında da tüm açıklığıyla görüldüğü üzere Kıbrıs’takiler öyle olmadı; yüreklerde kaldı…
Aslında bu yazıyı tümüyle yapılan çalışmalara odaklayıp, neler yapıldı, nasıl yapıldı, yapılanların koro müziğinin geleceği açısından anlamı ve ilerde yapılabilecekler üzerinde durmak istemiştim ama kampla ilgili neyi düşünsem altında kocaman bir sevgi bulup sevgiye odaklandığım için o konuları daha sonraki bir yazıya bırakmayı tercih ettim… Bu yaklaşım , asıl konudan uzaklaşmak mıdır bilmem ama belki de asıl konu sevgi’dir... Müzik sevgisi, koro sevgisi, insan sevgisi, arkadaş sevgisi ve sevdikleri için bir şeyler yapabilme sevgisi…
Bu unutulmaz projenin iki büyük mimarı, Sevgili Mete Gökçe ve Sevgili Erkan Dağlı için de yazılacak söylenecek çok şey var ama yazılabileceklerin hiç biri isimleri kadar anlatamıyor yaşananları... Bu nedenle yalnızca isimlerini yazmak yetişir diye düşünüyorum. Zira hem bugüne kadar yaşananları özetlemek hem de bundan sonra yaşanabilecekleri müjdeleyebilmek için Mete GÖKÇE ve Erkan DAĞLI yazmak yetiyor…(1)
__________________________________
(1) http://adnanatalay.com/100SESKIBRIS.htm