Türk musikisi güftelerinde genellikle sevgilinin gidişinden / terkedişinden duyulan kırgınlık hislerini haykıran (bkz. Hacı Arif Bey: ‘Of, of, niçin terkeyleyip gittin a zalim’ / Kürdilihicazkâr) sözler bulunur. Burada bunun tam aksine olarak memnuniyet hislerinin ifade edilişi, Türk musikisinde çok az rastlanan bir durum olarak karşımıza çıkmakta.
Şarkının asimetrik olan aksak ölçüsü de böyle bir ruh karmaşıklığı için yerinde olmakta.
Çoğunlukla bir sekizli dizi alanında seyreden bu uşşak şarkı, güftenin bütün bu içli hislerini lirik bir şekilde ifade etmekte. Oldukça kısa olan şarkının başka bir yerinde bir makam geçkisi yapılmazken, meyanında neredeyse beklenmedik bir şekilde inici bir Suzinak geçki ile bir ‘içli sevap müjde’si nağmelendirmiş gibi. Zeminde çıkıcı olan seyir, nakaratta inici olarak devam ederek Beyati rengi de vermekte.
(Şarkı notası aşağıdadır - "Bıkmış gibi gönlüm" )
Şerif İçli’nin diğer bir Uşşak şarkısında bu defa çok daha başka ifadeler bulunmakta. Söz yazarı Münir Ebcioğlu olan bu güftede bir aşkın artık yeterli oluşu söz konusu edilmiş. Ebcioğlu’nun güftesi biraz karmaşık ama sanki başka bir aşk ilgisini geri çevirmekten duyulan ‘kalp ağrısı’ndan da söz edilmekte. Sonra, ‘her sevişmenin bağrı yaktığı’ da sebep olarak verilmekte.
Şerif İçli’nin bu bestesi de tam bir sekizli alanı içinde seyretmekte. Yukardaki şarkıda olduğu gibi yine zeminde çıkıcı, nakaratta ve meyanda inici bir seyir bulunmakta. Yalnız nakaratın orta yerinde ırak perdesi kullanılarak uşşak dörtlüsü ile hüseyniaşıran perdesinde geçici bir karar yapılmış.
Yukardaki Aksak ölçüsüne karşın buradaki Devri Hindi usulü daha yerleşik ve sakin bir ortam yaratmakta.
(Şarkı notası aşağıdadır - "Gözlerin hayran bakarmış" )
Şimdi şöyle bir soru ile karşı karşıya kalmaktayız. Acaba Şerif İçli’nin aldığı bu çok anlamlı güfteler kendi hayatı ile ilgili midir veya ne kadar ilgilidir ? Ya da bu güfteleri hoşuna gittiği veya beğenisini çektiği için mi bestelemiştir ? Şerif İçli’nin özel yaşamını ayrıntılı bir şekilde bildiren elimizde bir kaynak bulunmadığından bu soruları cevaplama olasılığımız yoktur.
Aslında böyle sorular, diğer besteciler için de geçerlidir.
Bir de böyle ‘içli’, ‘kalp ağrılı’ anlamları olan şarkıların nasıl icra edilmesi gerektiği sorusu vardır. Herhalde gösterişli, parlak kafa sesleri ile değil duyularak çıkarılan göğüs sesleri ile olmalıdır. Yukarda, Hacı Arif’in sözü geçen şarkısının yorumlanışını Bekir Sıtkı Sezgin’in okuyuşundan internette dinlemenizi salık veririm.
__________________________________________________
Not. Bu şarkıların güfteleri 1987 yılından beri devam eden Toronto Klasik Türk Musikisi Koro’sunun çalışmaları sırasında dikkatimi çekti. Bunu Koro üyeleriyle de paylaştım. Şimdi bu Koro’yu Kemanî Dikran İstanbul yönetmektedir. Şu ara Koro, Mart ayında verilecek bir konser için hazırlanmaktadır.
Geçmişte, Dr. İrfan Doğrusöz, ABD’den gelir konser vermemize yardım ederdi, hem şef, çalıcı ve söyleyici olarak. Hatta, bir defasında bizleri Türkiyelere kadar götürüp konser verdirtmişti, hem de üç ayrı yerde (İstanbul, Ankara, Antalya). Hey gidi günler hey ! Öyle bir musiki aşığıydı ki, arada bir, “yahu bir konser verin de gelelim” diye haber gönderirdi. Bilgili olduğu kadar, çok efendi ve mütevazi bir arkadaşımızdı. Kaybımız büyük oldu. Hatırasını burada hürmetle anarım.