“…İsmail Dede’nin meselâ’Nihân ettim seni ey mehpâre cânımsın’ sözleriyle başlayan Sultâniyegâh bestesini evvelâ TRT arşivinden rastgele seçilmiş bir icradan veya Nevzat Atlığ Beyefendi’nin riyaset ettiği devlet korosundan dinledikten sonra bu defa Bekir Sıdkı Sezgin Beyefendi’nin icra tarzına ve hatta mümkünse kal icraattaki üslûbuna dikkat ederek mukayesede bulunmanız mümkün olsaydı neyi kasdettiğimi açıkça anlayacaktınız…”[2]
Radyodaki solistlik ve koro şefliği görevlerinin yanında açılışından itibaren Türk Musıkîsi Devlet Konservatuarı’nda öğretmenlik yapar ve 1980 senesinde bu TRT’den emekli olur.1983 senesinde Doğu müziği çalışmaları yapmak üzere Hollanda’ da kurulan bir müzik şirketinin sanat müşavirliğini de yapar.
Son dönemlerinde Türk musıkîsinin yozlaşmasında önemli katkılarda bulunan piyasa müziğinin çığırtkanlarınca “sanat güneşi” olarak tanımlanan Zeki Müren ile Klâsik Türk Musıkîsinin son dönem içinde en otantik ve kusursuz icracısı olan Bekir Sıdkı Bey’in vefatları arasında takriben bir haftalık bir zaman aralığı vardır.
Ne kadar acıdır ki yazılı ve görsel medyanın şişirdiği bir Zeki Müren’ in cenaze töreni dönemin Kültür Bakanı’nın da katılımıyla bir âyine dönüştürülürken Geleneksel Musıkîmizin tartışmasız en büyük icracılarından birisi üstelik TRT’ ye uzunca yıllar emek vermiş bir büyük ismin ölüm haberi TRT’nin haber bültenlerinde birkaç saniyelik bir süre ile geçiştirilecektir. Buna rağmen Türk Musıkisi camiasının yoğun katılımıyla kılınan cenaze namazından sonra ebedî istirahatgâhı Karacaahmet’ e defnedilir.
Bu durum karşısında bir büyük musıki ustası isyanını şöyle ifade eder:
“..Bekir Sıtkı Sezgin bu ülkenin bir daha herhalde yetiştiremeyeceği çapta bir klâsik musıkî yumcusuydu.10 Eylül günü vefat etti.Haberiniz oldu mu Veya olduysa nasıl oldu Hangi gazetede hangi TV’de…24 Eylül günü ise Zeki Müren vefat etti. Ben ‘güneşi sönen’ medyaya bakınca her halde meclis tatil edilir millî yas ilân olunur bayraklar yarıya iner okullar kapanır TRT ‘ağırlaştırılmış yayın’a geçer (biz de böylece TRT’nin gözünde matem müziği olan Ruşen Kam yönetimindeki klâsik kolarla senfonik müzik dinleme imkânı bulabilir)diye bekledim…” [3]
Salih Zeki Çavdaroğlu yazısının devamı için bkz:
http://www.musikidergisi.com/yazar-274-vefatinin_21._senesinde_m%C3%BBsik%C3%AEmizde_bir_ekol_icr%C3%A2_ve_usl%C3%BBp_%C3%A2bidesi_bekir_sidki_sezgin..._salih_zeki_cavdaroglu.html