T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü ; Sesli Yayınlar: 14 (1 CD)
------------------------
CD kitapçık içeriği:
Sunuş: Atilla Koç, Kültür ve Turizm Bakanı (2 sayfa)
Önsöz: Bayram Bilge Tokel, Güzel Sanatlar Genel Müdürü (2 sayfa)
Sentez-i Muhabbet CD’sinde yer alan parçalar (1 sayfa) :
Yakamoz - Müzik: Mücahit Işık
Sentez-i Muhabbet - Müz - Düz: Mücahit Işık (Muhayyer Saz Semaisi)
Sufi - Müzik: Mücahit Işık
Fasl-ı Hüzün - Müzik-Düz: Mücahit Işık
Aşina - Anonim
Seyyah - Kocaarap Zeybeği: Anonim, Take Five Jazz
İspanyol Gezintisi - Müzik: (Esinti - Paco Delucia)
Doğaçlama - Müzik: Mücahit Işık
Yakarış - Müzik: Mücahit Işık
Müzisyenler - Telli Sazlar: Bağlama, Tambur, Cünbüş, Elektro Bağlama, Perdesiz Gitar
(Mücahit Işık); Akustik Gitar, Elektro Gitar, Klasik Gitar (Serkan Yastıman); Perkisyon:* Tumbo,** Bendir, Hollo,*** Djembe**** (Şener Yolal) ; Solo keman (Sendur Güzelel) ; Klarnet (Hüseyin Delen); Balaban (Müslüm Eke) ; Zurna (Adil Çelebi) ; Klavye***** (Suat Sakarya)
Yapım: Güzel Sanatlar Müdürlüğü; Prodüktör: Mücahit Işık; Kayıt: Stüdyo Maistro-Stüdyo Can; Mixing:****** Candar Köker; Kayıt: Can Kesmez; Edit Mastering:******* Tümer Süerdem; Fotoğrafla:******** Çerkez Karadağ; Grafik Tasarım:onajans; Aranjör: Suat Sakarya.
Mücahit Işık - Kısa biyografi ve resim (1 sayfa)
Mücahit Işık açıklaması ve tekrar CD’de yer alan parçaların adı (1 sayfa)
* ‘Perkisyon’ şeklinde yanlış yazılmış. Türkçe Sözlük (s. 1914): “perküsyon a. Fr. percussion”. (İng. yazımı da aynı fakat, ‘pırkaşşın’ okunur.) Zaten bunun yerine, ‘Vurmalılar’ denilmeliydi.
** Tumbo. Türkçe Sözlük almamış ; Grove Dictionary of Musical Instruments (3:1984)’de, ‘Tumboi’, ‘Tumbol’ adlı Afrika davulları bulunmakta.
*** Hollo. Türkçe Sözlük ; Grove Dictionary of Musical Instruments almamış !
**** Djembe. Türkçe Sözlük almamış. Vikipedia: “A djembe or jembe is a rope-tuned, skin-covered goblet drum played with bare hands, originally from West Africa.” (= Djembe veya jembe, sicim-düzenli, deri-kaplı kadeh biçimli davul ; çıplak elle çalınır, Batı Afrika kökenlidir).
***** Klavye - kelimenin kullanılışı Sözlük anlamına uygun değil. Türkçe Sözlük (s. 1452): “klavye a. (l ince okunur) Fr. clavier Parmaklarla hareket ettirilen piyano, org vb. çalgılarda (...) değişmez bir eksen çevresinde inip kalkabilen, istenilen işe göre düzenlenmiş bazı mekanizmaları çalıştıran kaldıraç kollarının, tuş sıralarının bütünü.” İng.’de, buna ‘keyboard’ denilmekte. Aile adı olarak, ‘Tuşlugiller’ denilebilir.
****** Mixing. İng. yazımı ile, söylenişine göre ‘miksing’ denileceği yerde. Türkçe Sözlük’te yok, fakat (s. 1682)’de, söylenişine göre ‘mikser’ (mixer) var. Atalay (2: 2242): “mixing: (birbirine) karıştırmak/katmak.”
******* Edit Mastering. ? İng. yazımı ile. Türkçe Sözlük’te yok.
******** Eksik yazılmış. Herhalde, ‘Fotoğraflar’ olmalı.
----------------------------------
Bu CD’nin başlığı hem garip ve hem de anlamlı. Garip çünkü, Fransızca kökenli (sentez / synthèse)* ile, Arapça kökenli kelime (muhabbet - محبّت),** Farsça bir tamlama eki ile (-i) birleştirilmiş. Yani, üç ayrı dilden yapılmış bir isim tamlaması. (Aynı şekilde yapılmış bir de Fasl-ı Hüzün var). Diğer taraftan bu başlık CD’nin içeriği bakımından anlamlı çünkü, birbirinden farklı musikiler bir araya getirilmiş. Bu üç dilden yapılmış tamlama ve bu farklı musikilerin bir araya getirilişi ne kadar başarılı olabilmiş ?
‘Sentez’sözcüğü birçok alanda ve hatta doğa bilimlerinde de kullanılmakta. Sentez için en iyi örnek, bildiğimiz ‘sofra tuzu’dur. Biri gaz (klor) ve diğeri katı (sodyum), zehirli iki maddenin kimyasal birleşimi sonucu bu defa insan vücudu için zehirli olmamakla kalmayıp ve hatta gerekli yeni bir madde (sodyum klorür/sofra tuzu) ortaya çıkmakta. İşte gerçek bir sentez budur.
Fakat her şey ile sentez yapılabir mi ? Örneğin, sirke ile zeytinyağı’nı birbirine karıştırırsanız ortaya güzel bir salata sosu çıkar ama bir sentez oluşmaz, moleküler ağırlığı daha az olan zeytinyağı sirkenin üzerinde yüzer!
CD başlığının ifade ettiği gibi burada bir müzik sentezi oluşmuş mudur ?
Yalnız çalgısal müziğin yer aldığı bu CD’deki musikiyi tanımlamak öyle pek kolay değildir, çünkü alışılmışın çok dışında. Bunun gibi bu CD’yi değerlendirmek de oldukça zor çünkü neye karşı değerlendireceksiniz ?
Yapabileceğim tek şey, bir fikir vermek için CD’deki bir eserin tanımını vermeğe çalışmaktır. Bunun için CD’deki ilk (Yakamoz)*** adlı parçayı ele alalım:
‘Önce, ‘tok, tok’ gibi sesi çıkaran toklu bir vurmalı çalgı (bu herhalde yukarda sözü geçen tanınmamış vurmalılardan biri olmalı) işitilmekte. Çırpmalı ses çıkaran diğer bir vurmalı da biraz daha arka planda aynı zamanda işitilmekte. Bunların eşliğinde, yankılı bir telli çalgının (yukarda sözü geçen sekiz telli çalgıdan hangisi ? cümbüş ?) gezintisi/doğaçlaması işitilmekte. Arka planda da çınlayan bir çalgı sesi duyulmakta. Az sonra, ortalama düzenli (?) bir telli çalgıdan falso seslerle, Mozart’ın, ‘Türk Marşı (Rondo alla turca,**** K.331) işitilmekte ! Sonra, bir sintısayzır bu ezgiyi devralıp, pop musikisi tadında devam ettirmekte. Bundan sonra bu aynı şeyler bir kere daha tekrar edilmekte. Sonra bağlama sesli bir telli-tezeneli çalgı, bir halk ezgisi (karşılama ?) çalmakta, bu defa daha alışık sesli bir vurmalı (bendir) ve toklu vurmalı eşliğinde. Bu aynı şey bir kere daha tekrar edildikten sonra, telli-mızraplı bir çalgı (hangisi ?) doğaçlamaları ile parça bitmekte, yine arka planda diğer çalgı sesleri işitilirken. Bütün bu değişiklikler hızlı, çok kısa zaman bölümleri içinde yapılmakta.
Yukarda betimlediğimiz bu aynı formül diğer parçalarda da geçerli olduğundan bunların özelliklerini aşağıda sıralamaya çalışalım:
1. Çoklu (multiple) çalgılılık ; çoklu seslilik ; çoklu ses düzenliliği : Doğu düzenli (yani Türk) ve Batı düzenli ve bir de belki (herhalde perdesiz gitar gibi) benim ‘ortalama düzenli’ dediğim çalgılar tek başına olduğu gibi çoğu kez hep birlikte çalınmakta (yahut şimdi popüler olan bir söyleyişle ‘harmanlanmakta’). Diğer bir deyişle komalı, tamperamanlı ezgilerden birer çimdik, ayrı ayrı veya bir arada verilmekte. Birlikte çalındıklarında bu çalgılar arasında bir heterofoni yahut basit bir polifoni ilişkisi olabilmekte.
2. Çoklu ezgililik. Çeşitli türde, çeşitli uyruklu ezgiler bir araya getirilmekte. Yukardaki örnekte görüldüğü gibi caz, klasik Batı, halk ve pop türü ezgiler birbiri arkası sıra gelmekte. Sonra bunlar değişik şekillerde çalınmakta. Örneğin, Mozart’ın eseri bir telli ve bir elektronik çalgı ile, aslında olduğu gibi yaylı çalgılar orkestrası ile değil. Aşağıda, Dave Brubeck Kuartet’inin Aksak ritimli parçası Take Five bir telli-mızraplı çalgı ile çalınmakta, aslında olduğu gibi bir bas saksafonla değil.
3. Çoklu formluluk. Ölçülü ezgiler veya serbest ritimli doğaçlamalar birbirini izlemekte.
CD kitapçığındaki yazısında, Bay Mücahit Işık, izlenen yolu şöyle açıklamış:
Değerli müzikseverler, halkın süzgecinden geçip billurlaşmış güzelim Türk müziği motifleri ile, Batı’nın jazz,***** İspanyol gibi bizim müziğimize yakın anonim motiflerini bir sentez olarak sanatseverlere sunmaya çalıştım. Anonim halk sazlarımız ve Batı enstrümanları ile yapılan bu çalışmada, bağlamamızın bir Batı enstrümanı kadar gelişmiş olduğunu ve bu tür çalışmalar ile evrensel****** müzikte artık yerini almasının zamanı geldiğini düşünüyorum.
Bay Işık, “Türk müziği motifleri ile, Batı’nın (...) bizim müziğimize yakın anonim motiflerini******* bir sentez olarak (...) sunmaya çalıştım” demişse de, bunların sentez yapılabilirliklerini söz konusu yapmamış, özellikle de bu müziklerin farklı ses sistemleri olduğu düşünülürse.
Burada sentez oluşturma yönteminin, çeşitli Türk ve Batı müziği parçalarını birbirine iliştirme, (ilmekleme, teyelleme) ve farklı çalgıların bir arada veya ayrı ayrı çalınışı ile olduğu görülüyor. Yine de bir sentez oluşmuş mudur ? İşte asıl sorun burada !
Yoksa bu işleme, örneğin, bir müzikal kolaj/kesyap (alaşım, karışım) vb.’ mı denilmeli ?
Kararı dinleyicilere bırakıyorum.
Bu CD’ye alınan Türk ve Batı müzikleri motiflerinin, birkaçı dışında neler oldukları belirtilmemiş. Örneğin, Mozart’ın müziğinden alıntı yapıldığı yazılmamış.
Ayrıca, çeşitli adlar alan parçaların diziminde de bir karışıklık olmuş. Örneğin, 6. sıradaki Seyyah adlı parçada olması gereken Kocaarap Zeybeği ve Take Five, 7. sırada işitiliyor ; ünlü İspanyol gitarist, Paco De Lucia tarzındaki müziği içeren İspanyol Gezinti’si de daha önce.
İkinci sıradaki Sentez-i Muhabbet adlı parçanın, yay ayraç içindeki alt başlığı (Muhayyer Saz Semaisi). Burada, bildiğimiz anlamda bir saz semaisini bulmak boşuna, gerçi Hüseyni-Muhayyer’li ilginç ezgiler işitiliyorsa da !
Parçalar neye göre adlandırılmış ? Örneğin, 3. sırada Sufi adlı parçanın müziğine niçin böyle bir ad verilmiş ?
Bu değişik parçaların ve çalgıların seçiminde ve bir araya getirilişlerinde nasıl bir yöntem izlenmiş bunu bilemiyoruz ! Bir bakıyorsunuz bir balaban sesi duyuluyor yahut bir keman, telli çalgılar, zurna, piyano, vb. ayrı ayrı veya birlikte çalabiliyorlar ; vurmalı çalgılar da her zaman önde.
Buna rağmen bu parçalar belirli bir beceri ile yan yana getirilmiş. İcralar da kusursuz !
Kullanılan çalgılar ve çalgıcıların adları verilmiş. Vurmalılar’ın bazıları hiç bilinmeyen çalgılar.
Bu yazıyı hazırlamak için bu CD’yi birçok defalar dinlemem gerekli oldu. İlerde canım müzik dinlemek istediğinde acaba bu CD’yi dinlemek ister miyim ?
Bu CD’nin çalınabileceği en uygun ortam acaba ne olabilir ?
Bir fikir ! Hani şu her kafadan bir sesin çıktığı kokteyl veya resepsiyon partileri var ya ?
* Türkçe Sözlük (s. 2067): “sentez a. Fr. synthèse kim. 1. Element veya başka maddeleri bir araya getirerek yapay olarak bileşik cisimler oluşturma, bireşim.”
** Türkçe Sözlük (s. 1702): “muhabbet a. Ar. muhabbet 1. Sevgi. 2. Dostça konuşmak, yârenlik.”
*** Türkçe Sözlük (s. 2505): “yakamoz a. Rum. 1. Denizlerde balıkların veya küreklerin kımıldanışıyla oluşan parıltı. 2. Biyoloji ışık üretme özelliğine sahip, akıntı ve rüzgârlarla sürüklenen ve bir şeye dokunduğunda ışık veren deniz hayvanı.”
Not. Rumca kökenli bu kelime bugünlerde biraz moda oldu gibi !
**** Alla turca için, bkz. Eva Badura-Skoda.
***** jazz - İng. yazımı ile, söylenişine göre verileceği yerde. Türkçe Sözlük (s. 446): “caz a. İng. jazz” ; İmlâ Kılavuzu (2000: 152): “caz”.
****** Buna benzeyen, Tanini grubu ile Toronto’ya gelen kanuni Tahir Aydoğdu’ya sorduğumda, ‘Dünya müziği yapıyoruz’ demişti hiç olmazsa.
******* Hepsi de anonim motifler değil !
Kaynakça:
Türkçe Sözlük. Haz. Şükrü Halûk Akalın ... [ve başk.], 11. bsk. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2011.
The New Grove Dictionary of Musical Instruments. (Ed. by Stanley Sadie), 3 cilt. Londra: Macmillan Press Ltd., 1984.
İmlâ Kılavuzu. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2000.
İngilizce-Türkçe Sözlük. Hamit Atalay ... , [ve başk.], 2 cilt. Ankara: Türk Dil Kurumu, 1999.
Eva Badura-Skoda. “Alla Turca”, İçinde: Türk Musikisine Katkılar (Dr. M. İlhami Gökçen). Ankara: Ürün Yayınları, 2008.
İlhami Gökçen
ilhamigo@hotmail.com