Azerbaycan Baku'da “Muğam Alemi” IV. Beynelhalk Muğam Festivali (11-18 Mart 2015); “Muğam Alemi” IV. Beynelhalk Musikişinaslık Sempozyumu (Unesco’nun “Ananevi Musiki üzerine Beynelhalk Şurası”nın (ICTM) iştirakı ile), (12-14 Mart 2015); “Muğam Alemi” IV. Beynelhalk Muğam Musabakası, (15-18 Mart 2015) etkinliklerine katıldım.
Bu yıl dördüncüsü kutlanan Muğam Festivali, Nevruz kutlamalarının da yapıldığı Mart ayında yapılmakta ve bir hafta boyunca yukarda gösterilen etkinlikler yer almaktadır. Bütün bu etkinlikler Azerbaycan’ın geleneksel muğam musikisi etrafında düzenlendiğinden dolayı, Muğam Alemi genel başlığı altında toplanmakta ve diğer uluslar da davet edildiği için bu etkinliklere “beynelhalk” yani ‘uluslararası’ denilmektedir.
Muğam Festivali, Mart 11, 2015’te, Haydar Aliyev Sarayı’nın muazzam salonunda, Azerbaycan Devlet Senfoni Orkestrası ve korosu yanısıra, yerli ve misafir musikicilerin verdiği görkemli bir konser ile açıldı.
Muğam Festivali’nin tüm programı, renkli fotografların da bulunduğu, baskısı güzel bir kitapta ayrıntılı bir şekilde bildirilmektedir. “Festival’in bedii rehberi”, Azerbaycan Besteciler Birliğinin Başkanı, professor Firengiz Alizade’dir.
Muğam Merkezi’nde her akşam, geleneksel bir Azerbaycan makamı, özel elbiseler giyinmiş kadınlı, erkekli gruplar tarafından icra (Azeriler ifa diyorlar) edilmekte. Erkekler renkli sırmalı cübbe giymekte, kadınlar da çoğu kez başlarında tüllü tac ve şık giysiler içinde gelmekteler.
Topluluğun başını ellerindeki def ile söyleyen hanendeler çekiyor. Def, bazen vurulmakta fakat çoğu kez ağızın kenarına tutularak sesi yansıtıp büyütmek için kullanılmakta. Yar, yar diye başlanan serbest ritimli, doğaçlamalarda bol bol boğaz titretmeleri yapılmakta. Tiz perdeden, soluk alınmadan yapılan doğaçlamaları seyirciler alkışlamakta. Bu doğaçlamalarda çoğu kez Fuzuli’nin adı işitildiğinden onun şiirlerinin sık sık kulanıldığı anlaşılıyor. Bir defasında Fuzuli’nin, Beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı diye başlayan ünlü gazeli söylendiği için ben de tanıyabildim. Diğer taraftan doğaçlama yapılan şiir metinleri ne konser sırasında ne de önceden bildirilmekte. Doğaçlamlar arasında, çalgısal terennümler denilebilecek çalgısal bölümler ve bazen de bestelenmiş bir türkü (mahnı) söylenmekte.
Esas çalgılar: tar (iki karınlı, deri kaplı mızraplı çalgı), kamança (rebab), kaval (def), balaban (mey), nağara (koltuk davulu). İkincil derecede Ud ve şimdi daha çok kanun da kullanılmakla. Görüldüğü gibi burada halk ve klasik çalgı ayrımı yapılmamış.
Göğüse yaslanarak çalınan tar en baş çalgı, çalanlara da tarzen denilmekte. Nispeten kısa olan sapında hızlı gezinilerek virtüözlük yapıldığında seyirciler tarafından alkışlanmakta. Kamança da diğer bir baş çalgı. Bu da ustalıkla çalınabilmekte. Azerilerin çok sevdiği bu iki çalgının, özellikle de tar’ın tınısına alışmak gerekiyor ! Türkiye klasik çalgıları (tanbur, klasik kemençe gibi) ile karşılaştırıldığında bunların halk ve klasik çalgı arası bir tınısı var.
Bu yıl, Rast, Şur, Segâh, Çargâh, Bayati-Şiraz, Şüşter ve Humayun makamları icra/ifa edildi. Bu makamlar arasında özellikle bazıları (Rast, Segâh, Humayun gibi) alışık geldiyse de yine de perdelerini sınırlı ve değişik buldum.
Muğam Merkezi’nde, her akşam bir de başka ülkelerden gelen topluluklar konser verdi. Bu yıl katılanlar: İspanya’dan Flamenko grubu, Tacikistan Makam Akademisi Topluluğu, Lübnan (Livan)’dan Ghada Chbeir hanımın grubu, İran’dan Alireza Ghorbani ve Paris’te yaşayan Kudsi Erguner başını çektiği karma bir Türk musikisi topluluğu. Erguner ve topluluğun hanendesi, herhalde Azerilere daha yakın görünmek için şimdi Türkiye’de pek icra edilmeyen gazel formunun baskın çıktığı bir Türk musikisi programı sundu ? Topluluğun sahneye günlük elbise ile gelmeleri yanında oturduğum Azeri bir müzikoloğun dikkatini çekti !
Açılışı 2008’de yapılan Muğam Merkezi, Muğam/Makam musikisi için ideal bir mekân. Amfiteatr şeklinde, akustiği çok güzel, 350 kişilik bir konser salonu var. Böyle bir binanın aynısının Türkiye’de bulunması ne kadar arzu edilir! Gerekmediği halde, bu salonda mikrofon kullanılmasını, (özellikle de yabancı gruplardaki ritm çalgıları tarafından) rahatsız edici buldum.
Makam Merkezinde bu etkinlikler devam ederken diğer mekânlarda da değişik türde musikiler icra edilmekteydi. Örneğin, geleneksel ve Batı çalgılarından oluşan Azerbaycan Halk Çalgı Aletleri Orkestrası’nın yerli bestecilerin çok sesli eserlerini icra ettiği konser ; Baku Caz Merkezinde Caz konserleri ; Azerbaycan Devlet Senfoni Orkestra’sının yine yerli bestecilerin Batı musikisi tarzında besteledikleri eserlerini çaldığı konser ; Üzeyir Hacıbeyli’nin, O olmasın bu olsun adlı opereti ve Aslı ile Kerem operası.
Bütün bunlar her akşam aşağı yukarı aynı saatlerinde icra edildiğinden, hangisine gideceğinize karar vermeniz gerekiyor. Ben yalnız Muğam Merkezi’ndekilere gittiysem de diğerlerini de görmek isterdim.
Baku’ya asıl beni çeken, ayrıntılı adını yukarda yazdığım ve ICTM’in de desteklediği, ‘Muğam/Makam ve Muasır Musiki Yaradıcılığı’ teması üzerine, bu yıl dördüncüsü yapılan Sempozyum oldu. Daha önceki yıllarda yapılan iki sempozyuma katıldığımdan, zengin bir programın beni beklediğini biliyordum. Sayın dostum Süreyya Ağayeva’nın büyük emekler vererek hazırladığı sempozyum programında her zamanki gibi yerli ve yabancı konuşmacılar bulunuyordu. Türkiye’den, Ankara Başkent Ü.’den Okan Murat Öztürk, Konya Necmettin Erbakan Ü.’den Aynur Elhan Nayır katılmıştı. Türk musikisi üzerine doktora yapan John Morgan O’Connell da davet edilmişti. Paris’te doktora yapan genç ve yetenekli İranlı Araş Mohafez, Kantemir ve Ufkî’de, ‘Acemler’e atfedilen parçalar üzerine hazırladığı CD’yi bana hediye etti ve bunlar hakkında bir bildiri sundu. Maragalı uzmanı olan S. Ağayeva’nın sunduğu bildiri de çok ilginçti. Sempozyum programı ICTM ve Muğam Festival’i (mugam.az - Azerice, İngilizce) site’lerinde yayınlanmış bulunduğundan oraya bakılabilir.
Sempozyum dili, İngilizce, Rusça, Azerice/Türkçe idi. Anında çeviri (simultaneous interpretation) hizmetleri de vardı. Azeri konuşmacılarından bazıları sunumlarını Azerice ve diğerleri de Rusça yaptı. Ben Azerice dinlemekten hoşlandığımdan (bazen zorlanmama rağmen), bir hanım Azeri konuşmacıya biraz takılarak neden sunumunu Rusça yaptığını sordum. Daha çok kişi anlasın diye dedi.
Katılımcılara, sempozyumda sunulan bildirilerin tüm metnini içeren bir kitap verilmesi, bu sempozyum organizasyonunun ne kadar iyi hazırlandığının bir göstergesidir. Bir yabancı müzikolog, Azeri bayan müzikologların çokluğuna dikkatimi çekti !
Muğam Festivali’nin diğer bir etkinliği de, uluslararası hakemli musiki ifacılığı/icracılığı (çalgısal ve vokal) yarışması idi. Baku Konservatuarında yapılan bu yarışmaları sempozyum bittikten sonra ben de izledim. Belçikalı Tristan Driessens’in kurduğu, Belçika/Türkiye Lamekan topluluğu da yarışmalara katıldı. Kudsi Erguner de vokal eserler jüri heyetindeydi. Kendisiyle konuşma fırsatı olduğumda, büyükbabası Süleyman Erguner’i bir defasında Nevzat Atlığ korosuna geldiğinde tanıdığımı söyledim. O da beni, İlhami Bey ‘eskilerden’ diyerek topluluğuna tanıttı.
Bu yarışma hakkında bilgiler de Muğam sitesinde görülebilir. Azerbaycanlı genç kanuni Aygül Hesenova hanım benim gönlümü fethetti. Sonradan birinciliği kazandığını duydum ve sevindim.
Festival, yine Haydar Aliyev salonunda yapılan görkemli bir konserle kapandı ise de ben ayrılmış olduğumdan ne yazık ki izliyemedim.
Her iki senede bir yapılan bu Muğam Festivali’ni herkese tavsiye ederim, özellikle de Azerbaycan’a Türk pasaportu ile kolaylıkla gidilebildiği düşünülürse…
______________________________
“The Space of Mugham”
IV International Mugham Festival March 11-18, 2015, Baku, Azerbaijan.
***
IV International Musicological Symposium held in cooperation with the International Council for Traditionsl Music (ICTM), UNESCO, “Mugham/Maqam and Contemporary Musical Creation, 12-14 March, Baku, Azerbaijan.
İlhami Gökçen
ilhamigo@hotmail.com
Mugam Sempozyumu 2015 fotoğrafları için bkz:
http://www.musikidergisi.com/fotograf-22-baku_mugam_sempozyumu_2015.html#galeri