Şöyle ki; sol elde bir çeviklik-çabukluk (ajilite kolaylığı), parlak notalar, berrak tını... Sağ elde ise çok darplı, sert tavırlı mızrabın içinde çeşitli renklerle dolu varyasyon zenginliğinin hakim olduğu bir üslup; bu arada tanburun göğsüne de şık ve renkli bir tonlamayla, edalı bir tavırla vurarak tanburunu konuştururdu... Sağ elde bu kadar teferruat varken sol elinin de son derece başarılı olması takdirlere şayandı... Sert tavırlı mızrabını ise son derece esnek bir şekilde dillendirirdi, şakıyan mızraptı adeta...
Mızrabında kendine münhasır müzikal anlamda aksanlar mevcuttu. Bu konuda tamamen kendine has bir tanbur tavrı ve tarzı içindeydi. Ders aldığı üstatların hepsinden faydalandığı ancak tamamen nevi şahsına münhasır bir müzik adamı olduğu anlaşılıyordu (Klasik Türk musikisinde sazendelerin tarzı-tavrı, kendi öz yapılarıyla bütünleşmiştir, bu sayede enstrümanlarını icra ederken dinleyenler kolaylıkla sanatçıyı hemen tanıyabilmektedirler).
Dürrü Turan Bey’in tanburdaki tonlamaları, yorumları, tanbur taksimleri hemen anlaşılırdı. Bu sebepten zamanının aranılan, tercih edilen yıldız tanburilerindendi... Tarzı Tanburi İsak’tan da Tanburi Cemil’den de farklıydı, hemen ayırt ediliyordu...
Yazının devamı için:
Konuk Yazar:
"Neoklasik Dönemin İkinci Yarısında (Postromantik Çağda) Türk Klasik Musikisinde Bir (Neo)Rokoko Üstadı: Tanburi Bestekâr Dürrü Turan… Şelâle Turan"
BKZ:
http://www.musikidergisi.com/yazar-279-neoklasik_donemin_ikinci_yarisinda_p
ostromantik_cagda_turk_klasik_m
usikisinde_bir_neorokoko_ustadi_tanburi_b
estek%C3%A2r_durru_turan%E2%80%A6_sel%C3%A2le_turan.html