Türkiye hala "ne günlermiş" den geçen yolculuğunu sürdürüyor. Bu yolculuğun ne zaman biteceği de belli değil... Fazıl Say'ın Ömer Hayyam paylaşımı için dava açan Ali Emre Bukağılı Adnan Oktar ve Cemaati'ne yönelik operasyon kapsamında Cinsel saldırı dahil 17 suçlama gerekçesiyle tutuklandı.
Adnan Oktar’ın müridi olan Ali Emre Bukağılı, Fazıl Say'ın Twitter’da Ömer Hayyam’ın bir dörtlüğünü paylaştığı için dini değerlere hakaret ettiği iddiasıyla 2012 yılında Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunmuştu.
Say hakkında "halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" suçlamasıyla İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından 2012 yılında iddianame hazırlanmıştı.
İstanbul 19. Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen dava Nisan 2013'te karara bağlandı. Say 10 ay hapis cezasına çarptırdı. Ceza sonradan bozuldu.
Adnan Oktar ve grubuna yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan Ali Emre Bukağılı’nın piyanist Fazıl Say’ı Twitter’da yazdığı yazılarla “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçunu işlediği gerekçesiyle ihbar ettiği ortaya çıktı. Bukağılı, Fazıl Say hakkında 1.5 yıla kadar hapis istemiyle açılan davaya da şikâyetçi olarak katılmıştı.
Nöbetçi sulh ceza hakimliğine gönderdiği sevk yazısında, “Kardeşler grubu” içerisinde faaliyet gösteren Bukağılı’nın, örgüt kapsamında işlendiği tespit edilen 17 eyleme iştirak ettiği öne sürüldü. Müştekilerden H. A.’nın ifadesinde, cinsel ilişki görüntülerinin kayda alınarak şantaj yapıldığı, Bukağılı tarafından da cinsel saldırıya uğradığını söylediği, yine müştekilerden E. A.’nın ifadesinde 1992-93 yıllarında Adnan Oktar’ın yapılanmaya kızları temin etmek için şüpheli Ali Emre Bukağılı’yı görevlendirdiğini belirttiği anlatıldı.
Örgütün işlerini takip eden avukat üye olarak belirtilen Bukağılı’nın, İstanbul Anadolu Adliyesi’nde zabıt katibi olarak görev yapan şüpheli Tarık Toroman’a hediye verdiği yönünde tespitin yapıldığı belirtildi.
Fazıl Say şikayeti ile ismini duyuran Adnan Oktar müridi Ali Emre Bukağılı, benzer birçok olayda da şikayetçi olmuş ve davalar açılmasına neden olmuştu.
Bu durum Adnan Oktar ve müritlerini tutuklamaya sevk eden savcılar tarafından da, mahkemeye gönderilen talep yazısında şöyle bahsedildi:
“Kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla örgüt elemanı avukatların piyanist Fazıl Say hakkında milli değerleri aşağıladığı iddiasıyla kamu davası açılmasını sağlayıp davayı takip de ettikleri, örgüt mensuplarınca eş zamanlı olarak örgüt liderinin talimatıyla sosyal medya üzerinden milli ve manevi değerlerin koruyucusu oldukları görünümü veren paylaşımlarla kamuoyunu yönlendirdikleri…”
Yani savcılar, Fazıl Say’a yönelik Adnan Oktar müridi Ali Emre Bukağılı’nın yaptığı şikayeti, örgütsel bir emir ve kamuoyunun sempatisini toplamak için olduğunu ifade ediyor.
Fazıl Say’a yönelik Adnan Oktarcıların bu kumpasına, o dönem savcı ve hakim olanlar da göz yumdu. Tıpkı bir dönem FETÖ’de olduğu gibi…
Adnan Oktar ve Cemaati'ne yönelik operasyon kapsamında tutuklanan Ali Emre Bukağılı’nın dava geçmişi bununla sınırlı değil. Ali Emre Bukağılı, Cumhuriyet yazarı Mine Kırıkkanat’tan Ekşi Sözlük yazarlarına, birçok yayınevinden internet sitelerine kadar defalarca dava açılmasına yönelik suç duyurularında bulunmuş.
Mine Kırıkkanat'ın Twitter paylaşımlarından, 2 Şubat 2014, 9 Şubat 2014 ve 24 Temmuz 2013 tarihli yazılarından şikayetçi olması üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcıları Sıddık İlgar ve Ömer Solmaz, iki ayrı iddianame hazırlayarak dava açmıştı. İlgar, HSK'nin 2014 yaz kararnamesi ile Gebze Cumhuriyet Başsavcı Vekili olarak atandı. Solmaz, Ağustos 2016'da görevinden ihraç edildi.
Ali Emre Bukağlı, savcıların “örgüt talimatı” olarak değerlendirdiği davaları açması nedeniyle, Akit gazetesi kendisiyle röportaj yapmış, Adnan Oktar’ın müridi Ali Emre Bukağılı için "İslam düşmanlarına rahat nefes aldırmıyor" başlığını atmış ve kendisinden övgüyle söz etmişti.
Savcı mahkemeye gönderdiği yazıda konuyu şöyle özetlemiş:
“Kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla örgüt elemanı avukatların piyanist Fazıl Say hakkında milli değerleri aşağıladığı iddiasıyla kamu davası açılmasını sağlayıp davayı takip de ettikleri, örgüt mensuplarınca eş zamanlı olarak örgüt liderinin talimatıyla sosyal medya üzerinden milli ve manevi değerlerin koruyucusu oldukları görünümü veren paylaşımlarla kamuoyunu yönlendirdikleri…”