Fazıl Say’ın Twitter hesabından 2012 yılında Ömer Hayyam’a ait olduğu belirtilen rubailerden bazı bölümleri retweet ederek paylaşması üzerine dönemin galeyanıyla üç vatandaş, Say’ın “İslam dinine, bu dine mensup Müslümanlara yönelik ağır hakaretler ederek dini değerleri alenen aşağıladığı” iddia etmiş savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Say hakkında “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılamak” suçundan soruşturma başlatmış, Say mahkemede kendini “Bunların hiçbirinde aşağılama ve hakaret kastı bulunmamaktadır. Tam aksine dini değerleri istismar eden kişilerden rahatsızlığı belirtmek istedim. Amacım bir sanatçı ve birey olarak düşüncelerimi Twitter adlı sosyal paylaşım sitesinde beni takip edenlerle paylaşmaktır. Bunu da Anayasa’nın düşünce ve kanaat hürriyeti, düşünceyi açıklamave yayma hürriyeti ve yine AİHS’nin madde 10 ile güvence altına alınan ifade özgürlüğü çerçevesinde yaptım. Yazılanlardan dolayı kamu barışını tehlikeye düşürmedim” şeklinde savunmuştu.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 4 üyesi, Fazıl Say’ın paylaşımlarının düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını değerlendirerek, beraat etmesi yönünde oy kullanırken, bir üye sanatçının Twitter paylaşımları nedeniyle cezalandırılması yönünde oy kullandı.
Bozma kararından sonra dava dosyası yerel mahkemeye gönderilecek. Yerel mahkeme Yargıtay’ın kararını kabul ederse, Fazıl Say hakkındaki suçlamadan beraat edecek.
* * *
Fransa Laiklik Komitesi tarafından her yıl verilen "2015 Uluslararası Laiklik Ödülü" piyanist ve besteci Fazıl Say'a değer görüldü. Ödül törenine Fransa Başbakanı Manuel Valls ve Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo ile çok sayıda davetli katıldı.
Say, laikliğin önemine değindiği konuşmasında şunları söyledi:
"Laiklik", benim memleketim Türkiye'de, cesur lider Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet ile özdeşleşmiş bir kavramdır. Bizler için laiklik bilimde, sanatta, sporda, her şeyde dünya yarışında var olmak isteyen Türkiye insanlarının, farklı inançlara ve farklı etnik kökenlere dağılmış halkına, eşit insan hakları veren, tüm inanışlara ve inançsızlara adil hak tanıyan, her tür felsefi düşünceyi özgür kılan bir üst adalet idi. Hepiniz biliyorsunuz ki, bu durum son yıllarda vahim bir şekilde değişime sürüklenmektedir… 21. yüzyılın başında bu kadar tepkili bir terör zihniyetinin bu kadar insanlık dışı bir noktaya varmış olması, hepimiz için bir dramdır. Bu durumun oluşmasının suçluları hem Doğu'da hem de Batı'daki güç dengeleridir. Bu 'mükemmel olmayan dünyada' sanatımız ile gerçekte ne kadar yapıcı olabileceğimizi zaman gösterecek. Ama bu dünyanın, çocuklarımıza torunlarımıza bırakmak istediğimiz iyi ve barış içinde bir dünya olması için artık hepimiz çok şey yapmalıyız, tehlike büyüktür ve tehlikenin farkındayız"