Geleneksel Türk Müziği radyo yasağının kaldırılması hakkında son tanık… Ayhan Sarı
Riyaset-i Cumhur Fasıl Heyeti görevini sürdürürken Atatürk’ün TBMM’nin 4.Dönem, 4.Toplanma yılını 1 Kasım 1934 günü yaptığı açış konuşmasından esinlenen Matbuat Umum Müdürü Vedat Nedim Tör’ün (1897-1985), bağlı bulunduğu Dahiliye Vekili Şükrü Kaya’ya (1883-1959) Radyo’dan geleneksel Türk Müziğinin (GTM) yasaklanmasının önermesi üzerine GTM 2 Kasım 1934’de radyo yayınlarından kaldırıldı.
1 yıl, 10 ay, 4 gün sürecek olan kararla ilgili olarak Anadolu Ajansı 3 Kasım 1934’de şu haberi geçiyordu:
“Ankara (AA)- Dahiliye Vekaletinin bugün TBMM’de Gazi Hazretlerinin alaturka musiki hakkındaki irşadlarından ilham alarak, bu akşamdan itibaren alaturka musikinin radyo programlarından tamamen kaldırılmasını ve yalnız Garb tekniğiyle bestelenmiş motifleri, milli musiki parçalarımızın Garb tekniğine vakıf sanatkarlar tarafından çalınmasını alakadarlara bildirmiştir.”
Atatürk’ün vefatına dek Riyaset-i Cumhur Fasıl Heyeti’nde görev yapmış, Ata’nın verdiği arsada inşa ettiği evinde, yani Ata'nın yanıbaşında (Mebus Evleri) vefatına dek ikamet etmiş ve kendi deyimiyle ‘Ata’yı bekleyen’, evinin salonunda bulunan iki saati de 09.05'de durdurmuş Santuri Zühtü Bardakoğlu (1903-93) ile Ayhan Sarı’nın 26 Nisan 1989'da yaptığı görüşmede Bardakoğlu yasağın kaldırılışı hakkındaki -müzik tarihimize ışık tutan- anısını şöyle anlatmıştır:
“… Bu yasak çıkınca biz Radyo’ya (Ankara) gidemez olduk. Bursa Milletvekili Rasim Ferid Bey Atatürk’ün yakın arkadaşıydı. Müziği seven insanlardı. Hanımı piyano, kızı tanbur ve viyolonsel çalardı. Bu sıralarda ben Rasim Bey’in kızına ders için evlerine gidiyordum ve ekseri yemeğe de kalırdım. Bu sıralarda Rasim Bey bana dedi ki:
-Bana bando şefi Veli Bey’i (Kanık)(1881-1953) getirir misiniz? Biz Türk musikisi sazlarıyla Garb müziği sazlarından birleşme bir grupla biraz da kontrpuanla bestelenmiş eserleri üretmek ve çalmak ve bunu da Atatürk’e dinletmek istiyoruz. Bunu yapar mısınız? Çünkü siz her iki tarafı da biliyorsunuz.Veli bey hem Türk müziğini hem de Garb müziğini iyi biliyordu. Veli Kanık önce kabul etmedi. Ondan sonra orkestranın maestrosuna teklif ettik. Kabul etti ve geldi. Hafif bir armoni uygulamasıyla Garb müziği sazlarından keman, viyolonsel ve bizim sazlarla Benli Hasan Ağa’nın Rast Peşrev ve Saz Semaisini adapte ettik. Biz orada Cumartesi günleri çalışırdık. Mesai bittikten sonra da isteyen gider, isteyen kalırdı. Akşam üstü sofralar kurulur, Türk müziği sazları çalınmaya başlanırdı.
Yine bir hafta sonu çalışma esnasında Atatürk birden bire teşrif buyurdular:-Geçiyordum, evinizde saz sesleri duydum da bakayım dedim. Rasim Bey ne yapıyor diye?..
Tabii ki Ata bilinçli gelmişti. Bize espri yaptılar. Rasim Bey de çalışmaları anlattı: ‘karma bir müzik çıkarmaya çalışıyoruz paşam’ diye.
Atatürk ‘güzel çalışın’ dedi ve bir kahve içtikten sonra: ‘akşamları ne yapıyorsunuz?’ diye sordu. Biz de isteyenlerle yemeğe kaldığımızı, çalıp söylediğimizi belirttik… Ata, haftaya geleceğini söyleyip gitti.
Ertesi hafta Cumartesi gündüz çalıştık. Bu meyanda Tanburacı Osman Pehlivan da (1874-1942) davet edilmişti. Akşama doğru Atatürk teşrif ettiler. Mutfağını aşçısını herşeyini beraberinde getirmiş bir araba. Biz Ata’nın hoşlanacağı şarkıları çalmaya başladık. O sırada Atatürk Tanburacı Osman Pehlivan’ı dinlemek istedi. Çünkü Osman Pehlivan’ın sazı bizim sazlarla çalmaya müsait değil. Tek başına çalar ve okur. Türkiye’de yayan gezmek suretiyle mahalli ve Rumeli türkülerini toplamış. Sermayesi bundan ibaret.
Atatürk O’nu yanına oturttu ve ‘hadi çal bakalım’ dedi. O da başladı çalmaya. Bir çaldı, iki çaldı ve bir süre sonra Ata vecde geldi. Gözleri dolu dolu olmuştu:
‘Sen bana bu türkülerle annemi hatırlattın’ dedi.
Osman Pehlivan da bunun üzerine:
-'Paşam, ben sizin annenizin okuduğu türküleri çaldım. Siz annenizi hatırladınız. Müsaade buyrun, şu vasıtayı (radyoyu) açın da Türk milletine oradan sesleneyim. Onlar da annelerini hatırlasınlar’ deyince kısa bir sessizlikten sonra:
Atatürk:
-Yarın Radyoya git ve türkülerini orada çalmaya başla. Eğer bir şey derlerse ‘burası sizin malınız değil, Türk milletinin malıdır’ dersin. Annesini hatırlamak Türk milletinin de hakkı cevabını verdi.
Ertesi gün (*) Osman Pehlivan Radyoya gitmiş ve Atütürk’ün emriyle müziğini icra etmiştir. ”
Böylece geleneksel Türk müziği yayınları yeniden başlamış oluyordu. (**)…
Zühtü Bardakoğlu o zamanlar yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre Türk müziğinin yasak olduğu zaman içinde Philips firmasının radyo alıcısı cihazlarının satışlarının düştüğünün belirlendiğini ve bu firmanın da yasağın kalkması için müracaatta bulunduğunu söylemektedir. (1)
____________________________________
(1) Bu yazı Ocak 1995 tarihinde “Orkestra Dergisi” 253. sayısında yayınlanan "Cumhuriyetimiz ve Geleneksel Türk Sanat Müziği... Ayhan Sarı" makalesinden alınmıştır.
Ayrıca Bkz:
http://www.musikidergisi.net/?p=2553
http://www.musikidergisi.net/?p=1732
(*) Geleneksel Türk müziğinin Radyo’da yeniden başlaması tarihi olan 6 Eylül 1936 tarihi Pazar gününe rast gelmektedir. Çalışmalar Cumartesi günleri yapıldığına göre anlatılanların doğruluğu konusunda önemli bir kanıt elde edilmiş oluyor.
(**) Aynı olay Riyaset-i Cumhur Fasıl Heyeti üyesi Hafız Yaşar Okur’un anısına dayandırılarak 1943’de Osman Ergin tarafından Türkiye Maarif Tarihi, C 5, fs.1538’de bir başka ağızdan anlatılmıştır.
(***) TRT 'nin 2015 yılında çıkardığı, Ayhan Sarı'nın Santur çalgısı ve Z. Bardakoğlu hakkında bilgileriyle katkıda bulunduğu "Zühtü Bardakoğlu Santur Taksimleri 1950-55" CD'si için bkz:
http://www.trtmarket.net/?urun-detay_449_ZUHTU_BARDAKOGLU_-_Santur_Taksimleri__1950-1955_Ankara_Radyosu_Kayitlari___TSM_.html
Dr. Ayhan Sarı