477’si devlet, 123’ü vakıf olmak üzere Türkiye’deki hemen hemen bütün üniversitelerde yapılmış 600 tezin 173’ü yüksek lisans, 34’ü doktora olmak üzere 207’sinde ‘intihal’ tespit edildi.
Doktora tezlerinin yüzde 26’sında, yüksek lisans tezlerinin ise yüzde 36’sında açık intihal var.
174 üniversiteden 12’sinde yüksek lisans ve doktora tez yapılmamış. Yani bunu yapabilecek düzeye henüz gelememiş.
12 üniversitenin yüksek lisans tez sayısı 1 ile 10 arasında, 51’i ise 100’ün altında.
Sınırlı sayıda yüksek lisans tezi olup doktora tezi olmayan 44 yükseköğretim kurumu var.
38 üniversitenin doktora tez sayısı da 1 ile 10 arasında
Sadece yeni kurulan üniversiteler değil, yıllar önce kurulmuş birçok yükseköğretim kurumunun da durumu çok farklı değil. Örneğin Şırnak Üniversitesi 2008 yılında kurulmasına rağmen Fen Bilimleri Enstitüsü ancak 2013’te programlarını açabildi. Sosyal Bilimler Enstitüsü ise 2009’da faaliyete geçti ve şimdiye kadar dokuz yüksek lisans tezi üretti. Benzer durum Batman Üniversitesi için de görülüyor, üniversitenin 32 yüksek lisans tezi var. Siirt Üniversitesi de 2007’de kurulmasına rağmen programlarının çoğunu 2012- 2013 akademik yılında açarak, öğrencilerini bir sonraki dönemde kabul etmeye başladı. Yüksek lisans tez sayısı ise 3 olarak görünüyor.
En fazla yüksek lisans tezi 20 bin ile Gazi Üniversitesi’nde. Ankara Üniversitesi ise 7 bin 661 ile en fazla doktora tezine sahip.
Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde profesör, doçent, yardımcı doçent sayısının azlığı, yüksek lisans ve doktora programlarının açılamamasına veya geç faaliyete geçmesine neden oluyor. Bunlar da tez sayılarını olumsuz etkiliyor.
Tez sıkıntısının başlıca nedeni olarak, akademisyen yokluğu yüzünden bölüm açamamak gösteriliyor.
Türkiye’deki üniversitelerin toplam öğretim elemanı açığı 40 binin üzerinde.
En fazla yüksek lisans tezi olan üniversiteler
Yüksek lisans Doktora
Gazi Üniversitesi: 20 bin 426 5 bin 256
Marmara Üniversitesi: 19 bin 571 5 bin 76
Orta Dogu Teknik Üniversitesi: 16 bin 656 3 bin 524
Istanbul Teknik Üniversitesi: 16 bin 127 3 bin 58
Istanbul Üniversitesi: 15 bin 956 7 bin 72
Ankara Üniversitesi: 14 bin 150 7 bin 661
Hacettepe Üniversitesi: 10 bin 997 4 bin 662
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (BEPAM) Araştırmacısı Dr. Ziya Toprak’ın ‘Türkiye’de Akademik Yazının Durumu’ başlıklı araştırmasında öne çıkan tesbitler :
- İntihal oranının sıfır olması beklenirken 173 yüksek lisans, 34 doktora tezinde bu bulguya rastlandı. Buna göre doktora tezlerinin yüzde 26’sında, yüksek lisans tezlerinin ise yüzde 36’sında açık intihal söz konusu.
- Türkçe olarak yazılan 511 tezden 182’sinde, İngilizce yazılan 89 tezin de 25’inde açık intihal tespit edildi.
- Devlet üniversitesindeki 477 tezden 150’sinde yani yüzde 31’inde açık intihal varken, vakıflardaki 123 tezden 57’sinde yani yüzde 46’sında intihal var.
- Dünyada bir tezin kaynaklarına benzerlik kabul oranı (orijinallik veya benzerlik endeksi oranı) yüzde 15-20 arasındayken Türkiye’deki genel olarak Türkçe tezlerde benzerlik endeksi oranı yüzde 29. Doktora tezlerinde bu oran yüzde 25, yüksek lisansta ise yüzde 29 .
- İngilizce yazılan tezler intihal ve benzerlik konusunda Türkçeye göre daha iyi durumda. Bu oran Türkçe tezleri için yüzde 29, İngilizce tezler için yüzde 24.
- Vakıf üniversitelerindeki durum devlet yükseköğretim kurumlarından daha kötü. Orijinaline benzerlik oranı vakıfta yüzde 31, devlette yüzde 27.
- Tezlere alıntı ve kaynakça dahil edildiğinde benzerlik oranı yüzde 28.5 oluyor.
- İntihal sayısı ve benzerlik oranı düşük olan üniversitelerin başında İngilizce eğitim verenler geliyor.
Dr. Ziya Toprak:
“Sonuçlar çok üzücü. Sadece intihal üzerine bir çalışma olmamasına rağmen sonuçlara göre orijinal bir fikir ortaya koyamıyoruz, tekrar yapıyoruz. Tez danışmanları da bunları çok iyi göremiyor. Bütün tezlerin incelenmesi durumunda yüzde 35 olan intihal oranının artacağını düşünüyorum. ‘Kopyala-yapıştır’ şeklinde bir anlayış varsa neden tez yazıyoruz? Bilginin gelişimine daha fazla katkı yapmamız gerekiyor. Bu nedenle bir bölüme bağlı olmayan bağımsız faaliyet gösteren akademik yazı merkezlerine ihtiyacımız var. YÖK’ün son dönemde bu konuda aldığı tedbirler çok olumlu, yeni uygulamalarla intihal oranları azalacak. Bu çalışmanın diğer boyutu olarak öğrenci ve akademisyenlerle konuşmayı, onlardan fikir almayı da planlıyorum.”
2015-2016 akademik yılı Türkiye’deki akademik personel (Yükseköğretim Bilgi Yönetim Sistemi’ne göre):
Profesör: 22 bin 416
Doçent: 15 bin 23
Yardımcı doçent: 35 bin 301
Öğretim görevlisi: 21 bin 852
Araştırma görevlisi: 47 bin 376
Uzman: 3 bin 865
Okutman: 10 bin 295
Görüşler:
Prof. Dr. Süleyman Büyükberber (Gazi Üniversitesi Rektörü)
“Türkiye’de lisansüstü eğitim, köklü üniversiteler tarafından verilmeli. Taşıma suyla iş yapılması maliyetleri artırıyor; sağlıklı sonuçların çıkmasına engel oluyor. Gazi’de 79 bin öğrenci var. 24 bin 700 öğrenci lisansüstü eğitim alıyor. Türkiye’deki en fazla lisansüstü eğitimi veren üniversitelerden biriyiz. Enstitüler çok çalışıyor. Kütüphanemiz zengin ve şehrin içinde. 1000’i profesör olmak üzere 2 bin 200 civarında profesör, doçent ve yardımcı doçent var. Akademik personel sayısı 4 bin 400. Bunlar tercihleri etkiliyor. Bir üniversite lisansüstü eğitim vermesi için önce iyi bir altyapıya sahip olmalı. Teknolojik imkânların olması, danışabilecekleri deneyimli akademisyenlerin bulunması da bu süreçte çok önemli. Bu nedenle yeni kurulan veya gelişmekte olan üniversiteler bu şartları yerine getiremiyorlarsa sadece lisans eğitimine odaklanabilirler.”
Prof. Dr. Abdüsselam Uluçam (Batman Üniversitesi Rektörü)
Asil kadro şartı nedeniyle genellikle doktora programlarını açamıyoruz. Yüksek lisans eğitimi için asil kadroda en az 3, doktora içinse en az 6 öğretim üyesi gerekiyor. Örneğin jeoloji, fizik, arkeoloji gibi programlar için 8 öğretim üyemiz var ama profesör eksikliği nedeniyle doktora eğitimi açılamıyor. Bunun çözülebilmesi için yakındaki üniversiteler arasında akademik personel geçişi sağlanabilir. Böylece açılacak programlarla akademisyenlerin de yetiştirilmesi sağlanabilir. Tezlerin düşük sayıda olmasının nedeni geç açılan veya açılamayan programlar. Üniversitelerin önceliği lisans eğitimi ancak lisansüstü de önemli. Öğrenci tercihleri de akademik yayın sayılarını etkiliyor.”
Prof. Dr. Mehmet Nuri Nas (Şırnak Üniversitesi Rektörü)
“Gelişmekte olan üniversiteler kıdemli öğretim üyesi bulmakta zorlanıyor. Özellikle genç profesör ve doçent bulmakta güçlük çekiyoruz. Bu nedenle profesör ve doçent bulamayınca program açamıyoruz. Bölgemizde güvenlik sorunları da akademisyenlerin tercihlerini etkiliyor. Üniversitelerdeki akademik yayınların artmasını sağlamak ve programların açılması için akademisyenlerin tercihlerine yönelik Maliye Bakanlığı desteği ile teşvikler gündeme gelebilir.” (1)
_____________________________
(1) Gülseven Özkan "44 üniversitenin doktora tezi yok" Hürriyet Gazetesi, 18 Temmuz 2016 http://www.hurriyet.com.tr/yok-ulusal-tez-merkezi-verilerine-gore-44-universitenin-doktora-tezi-yok-40152276