Başarı, slogan söylem ihtiyaçlarının son yıllarda yapıldığı gibi, altı boş slogan söylemleriyle kendini öne çıkartan iyi niyetli danışmanların dediklerinin icraata dönüştürülmesiyle olmuyor.
Bunu birileri sırf kişisel ilişkilerine dayalı olarak oldurmaya çalışsa da olmuyor.
Politikacı siyasetçi ve de onların dudaklarına bakan yeni nesil bürokratlarımızın uyguladıklarının artık bir işe yaramadığı görülüyor. Sürecin bir yerlerinde amaç işlevsiz, işe yaramaz bir hale getiriliyor. Bunu anlayıncaya kadar iş işten geçmiş, o baştaki amaç tutturulamamış oluyor.
Onlar ki yine de yapıyorlar.
Sonrasında "derin sessizlik".
Devamında ise:
"Giderek artan zaman kaybı ve verimsizlik."
Oysa iki ana fikir var dikkate alınması gereken:
1- Geleneksellik
2- Uluslararası ses olabilmek
Bunların ikisi birbirine hem zıt, hem de çok yakın.
İşte bu zıtlık ve yakınlık arasındaki bağ iyi kurulursa, bunların içi iyi doldurulursa ancak bir işe yarayacaktır. Ne zaman ki alt yapısı olmayan, geleceği göremeyen slogan söylemli insanlar peydah oldu, Türkiye'de müzik bozulmaya başladı. Bunu yakın tarihimizde gördük. Yaşadık.
* * *
Bunların hepsi geçti.
Şimdi gündem "Milli Müzik Konservatuarı"
Temennimiz o ki, yine aynı hatalar yapılmasın.
* * *
Bundan 7 (yedi) yıl önce (2010) kaleme aldığımız yazımızı paylaşmak istiyoruz:
Ayhan Sarı yazısının devamı için bkz:
http://www.musikidergisi.com/yazar-210-milli_muzik_konservatuari_uzerine_2010da_yazmistik%E2%80%A6___.html