Muzika-yı Humayun Avrupa'daki birçok merkezden önce İstanbul'da kurulmuş bir "Devlet Konservatuarı"dır. Örneğin Madrid Konservatuarı 1830, Leipzig Kons.1843, Münih Kons.1846, Londra Kons.1861, Petersburg Kons.1862, Moskova Kons.1866, Budapeşte Konservatuarı 1874'de kurulmuştur.
Akademik anlamda hiç konservatuarı olmamış Osmanlı'nın, müzik eğitimi & orkestra işine tarihini, GTM'ni yok sayarak batı müziği ile başlaması ana sorunu teşkil etmektedir. Müfredat pogramına bando çalgıları yerine GTM çalgılarını yerleştirip geliştirse, kulaktan gelen meşk repertuarını notaya almakla başlasa idi, geleneksel müzik köprüleri böyle mi kurulur, GTM'nin durumu böyle mi olurdu? Bu kopukluk yaşanır mıydı?
Maalesef bu kopuklukta tüm suçu cumhuriyet dönemi uygulamalarına atanlar bulunmaktadır.
1917’yi tamamen yersiz, gereksiz, eksik bilgi ve sığ bakış açısıyla müzikoloji dahil herşeyi; 1. Dünya Savaşı, İstanbul’un işgal yılları ve Osmanlı İmparatorluğu yıkılmasına denk gelen Dar-ül Elhan’a maledip, bu kurumu GTM’de milad kabul ettirmeye soyunanlar dahil, günümüzde devlette görev yapan GTM’cilerin tümü batı müziğinin sayesinde varolmuşlar, kurumlarını batı müziğini örnek alarak kurmuşlar; maaşlarını, emeklilik düzenlemelerini hep batı müziği sanatçılarının kazandığı hakları örnek alarak iktibas etmişlerdir.
* * *
02 Kasım 2017'de Cumhurbaşkanımız tarafından yapılan açıklamada 10 yıldan beri atıl durumda bulunan İstanbul AKM’nin yıkılarak yeniden inşa edileceği belirtilmiş, isminin başına bir batı müziği terimi olan “Opera” kelimesi getirilmiş, yapının çokamaçlı Opera Binası (çokamaçlı opera binası deyimi de nedir?) olacağı dile getirilmiştir.
. . .
Batı müziği kurumlarını desteklemeyen iktidar bile GTM kurumlarını destekler görünmemektedir.
...
Yazının devamı için BKZ:
"Türkiye’de Batı müziği olmasaydı, GTM kurumları olmazdı… Ayhan Sarı"
http://www.musikidergisi.com/yazar-281-turkiye%E2%80%99de_bati_muzigi_olmasaydi_gtm_kurumlari_olmazdi%E2%80%A6.html