Bizde, koronun oluşturulması aşamasında; tenor, soprano, alto, bas ve toplam sayı hakkında endişe taşımanıza hiç sebep yoktur, hepsi tenor ya da sopranolardan oluşabilir. İki kat halinde dizilirler ve mutlaka üst katta erkekler olur. Alt katta ise, son derece bakımlı hanımlar bulunurlar. Tabii ki onların önünde de saz ekibi.
Sahneye, teker teker ve bir boy gösterme seremonisi ile çıkılır. Disiplinle herkes sırasında bulunur. Yani, sahne perdesini kapatarak, önceden yerlerini alıp, daha sonra direk perdeyi açarak seyirciyle karşılaşmaları disiplinlerini bozar. Kesinlikle koro elemanlarının boy sırası uyumu muhteşemdir. Özellikle dizilirler çünkü. Yeni ay gibi dizilirler, uzun boylular ortada ve kısa boylular, iki yana dağıtılırlar. Hanımlar da aynı disiplini muhafaza ederler. Gerçekten de, sahneden baktığınızda bu disiplin sizi etkiler, hayranlığınızı gizleyemezsiniz.
Tümünün kıyafeti, özellikle seçilmiştir. Erkekler de hanımlar da bu kıyafetleri ile pek yakışıklı ve güzel olurlar. Her ne kadar hanımlar, topuklu ayakkabıları ile, konseri nasıl bitireceklerini düşünseler de, beyler, papyon kravatları ve smokinleri ile, gerçekten, modern bir sahne görünümü içindedirler. Hele, Itri’nin Neva Kâr’ını seslendirirken, bestesinin üzerine, özellikle, “mutlaka papyon kravat giyilerek seslendirilecek” diye belirttiği için, çok dikkat ederler buna. Gerçi söylediklerini anlamanız gerekmez, zaten Farsça’dır çoğu kelimeler. Hiçbir koro elemanı, eserin sözlerini gevelemez ağzında, ya da dudaklarını yalandan oynatmaz, sözler hepsinin ezberindedir eksiksiz olarak.
Epeyce çok sayıda saz sanatçısı da, yerlerini almıştır: dört ud, dört kanun, iki tanbur, üç ney, üç tırnak kemençe, bir sürü keman, viyolonsel, kontrabas ve ritm sazlar bulunur. Koro ve sazlar hiç durmadan hepbirlikte çalar söylerler. Zaten, Itri de; kontrabas, viyolonsel, keman eşliğini, -tıpkı papyonla seslendirmelerini özellikle belirttiği gibi- bir bildiği olduğundan istemiştir. Ayrıca, mutlaka bir yönetici eşliğinde okunması gerektiği de, zaten malumunuzdur.
Yaylılar, hiçbir şekilde yay uyumu sorunu yaşamazlar, tanburların, biri yerinden, diğeri bir oktav tizinden seslendirmez asla, bunlara bütün çalgılar da uyarlar. Diledikleri yerde çarpma yapmazlar ve notanın hakkını verirler.
Bizde; sazların özel olarak, bestenin yapıldığı döneme uygun seçilmesi, dönemi ifade edecek tiyatral ifadeye yönelik; mizansen, kıyafet tasarlanması, o dönemin anlayışına uygun seslendirme biçiminin belirlenmesi, repertuvar oluşturulurken yüzyıl veya besteci bilincinin olması disiplinimizi bozar ve gereksizdir. Statik görünüm de, klasikleşmiş olduğundan, buna da dokunulması, yüzyıllardır oluşagelmiş koro disiplinimize aykırı düşer. Itri’nin yaşadığı dönemde olduğu gibi, ışık, aydınlatma için kullanılır. Mikrofon ise, koronun sesinin daha iyi duyulması adına, sınırsız yararlar taşır!...
Bizde, koro disiplini esastır.
M. Hakan Cevher