1-Tıbık 2- Kuş Fakı 3- Turaç ve Keklik Fakı 4- Bıldırcın Fakı 5-Alalar
MUSİKİ İLE AV…
Avlanacakları hayvanların seslerini ağızlarile taklit etmekle beraber onların seslerini motamot verecek bazı av musikisi aletleri de kullanmışlardır. Ezcümle bu av musikisi aletleri 1- Geyik Düdüğü, 2- Turaç dili, (Zıbkı), 3- Ördek Sipsisi, 4 – Kaplan kabağı, davul ve zurna gibi aletlerdir.
Bu aletlerin kimi av hayvanını yatağından çıkarmak ve kaçarken vurmak, kimi de gizlenmiş avı tüfeğin veyahut fakın menziline getirmek için kullanılır.
Bu aletlerin meydana gelmesi biraz zeka ve düşüncenin mahsulü olduğu için bunlara (Ala) denir.Avcılıkta “Ala”, “Hile” kelimesinin tam mukabilidir. Bunun için av aletleri arasında san’at, hile, musiki müştereken rol almışlardır. Hiç şüphesiz bir fak yapmakta bir hiledir. Bir ses taklidi, bir musiki aleti; hayvanları manyetizme edecek bir başka alet te düşünce ve hilenin muhassalasıdır.
Yalnız halk bu bir yığın av aletlerini ikiye ayırmıştır, (Faklar), (Ala)lar.
Faklar; bir zeka, sanat eseri olan ve madde olarak gözüken aletler…
Ala’lar, bir zeka ve hile eseri olan fakat birazda manevi kabiliyet saklıyan aletler.
Bu mevzuumuz uçucu avlar ve aletleri olduğu için kuş avlarında kullanılan (Faklar ve Alalar) ile bunlarla yapılan avlar hakkındaki malumatımızı tekrarlayalım.
TIBIK – DIBIK – ÖKSE
1-Tıbık Fakı adı verilen av aleti Anadolu!nun bazı yerlerinde (ökse) adile tanınmış ve küçük kuşları avlamak için yapılmıştır.
Yörükler bu aleti sık sık yaralara bastıkları çam sakızını bir miktar balla karıştırarak yaparlar. Gayet yapışkan bir macun olarak meydana gelen bu maddeyi ince söğüt dallarına kalınca sürerler ve kuşların görmeyeceği bir yere otururlar. Ayaklarına gelecek kısmeti beklerler.
Eğer avcı mahir ise burada yalnız faka bağlanmaz. Alalara da müracaat eder.
Tıbık Fakında Ala: Av avlanacak kuşun ehil olanlardan birinin kafeste öterek kuş celbetmesi yahut ağızla, avlanacak kuşların sadalarını taklitten ibarettir.
Kuşlar uçuşurlar ve hazırlanmış deyneklere konarak ayaklarından yahut kanatlarından yapışıp yakayı ele verirler. Bir yörük çocuğu bir günde bu vasıta ile günde yüzlerce kuşun canını yakar.
2 – KUŞ FAKI : ufak yay gibi hilallaştırılmış bir deyneğin üzerine kuzu kaburga kemiğini iliştirirler ve bunları bir kıl iple birbirine bağlayarak iyice çekerler. Bu iki parçanın ağaçtan olanlarına (çıbık), kemikten olanlarına (Kemik tutsak) ve onları gererek bağlayan kıl ipe (yay) derler. Meydana gelen hilali ortalayan ince deyneğin üstüne birbirine girecek gibi ortası delik ve içinden bir ip geçen (Fakdili) bağlanır. Kemik yavaş yavaş bağlı iple bu delikli (Fakdili)’ne iğreti olarak geçirilir. Çıbık yayla kemik birbirinden ayrılır. Tıbık ve kuş fakı kurulmuş olur. Sonra bu fak gübreli bir yere gömülür. Ortada yalnız kapanmaya mühey kemik kalır. Gömülü olan çıbık yayın üzerine ve fakdili etrafında bir miktar buğday serpilir. Kuşlar uçuşur ve kazaen kuşun biri fakdiline basar. Fakat bu kaza iki yay arasında sevinçle buğday tanelerini toplamakta olan arkadaşlarının esaretine nihayet ölümüne neden olur.
3 – KEKLİK VE TURAÇ FAKI VE ALALARI: Turaç fakları ekseriye keklik fakları ile birleştirilir. Bunun için bu bahiste keklik ve turaç için en meşhur fak; at kuyruğu kılından yapılan ve (örme) adını alan faktır. Bunun için keklik avlarında kafeste alıştırılmış avcı keklik, turaç avlarında (Turaç Dili) denilen bir musiki vasıtası kullanmak adettir.
Av horozlarının azgınlığı zamanında kafeste erkek keklik öter. Gizli bir yerde avcı turaç dilinin erkek taklidini öttürür ve erkek ekseriya av horozlarının yardımile avlanılır. Çünki; erkek keklik ve erkek turaç sesini duyan av horozları yayındaki dişileri kıskanarak cümbür cemaat sesin geldiği yere taarruz eder, kuş aklı buya… farkına varmıyarak ve öfke ile ayaklarını örme faka dolaştırırlar. Avcının kurtulma imkanı olmayan kafesine girerler.
Burada bir fak avına kafi gördüğümüz örneği geçerek keklik ve turaç(ala)larını mütalea edelim; Keklik alası ile turaç alası yapılış bünyeleri itibarı ile aynı ise de alaların renk ve desenleri ayrı ayrıdır. Keklik ve turaç alaları mustatil bir halde ve takriben bir adam boyunda bir bez parçasından yapılır. Bu aletin arkasına iki kamış yahut deynek (X) İKS gibi bağlanır ve bu deyneklerin uçları bezin köşelerine dikilmiş meşin parçaların arasındaki yatağına girer ve müstakil bezi gerer.
AV; ZEKA VE HİLE İŞİDİR
Bezin yüz tarafının üstüne renkli iki acayip kulak dikilir. Bu kulakların altına iki göz deliği açılır.Avcı bu aleti sol elile kamışların birbirini kat ettiği yerinden tutar ve bir kalkan gibi kendisine siper eder, sağ elindeki silahıie keklik veya turaç kürenine (sürüsüne) doğru ilerler.
Zavallı hayvanlar hiç görmedikleri bu acayip alet karşısında apışıp kalırlar ve adeta manyetizma olmuş gibi kendilerinden geçerler. Avcı fırsatı ve tüfek menzilini bulunca içi bol saçma ile dolu olan tüfeğini küreniz üstüne boşaltır. Bu sırada birkaç hayvan dünyaya gözünü yumar.
Turaç ve keklik alası tezyinatile hususi olarak hazırlanır. Bu motifleri damgaları ise avcılar tarafından kiremit yahut ağaçlara kabartılarak yapılır. Meydana gelen klişeler boyaya batırılarak bezin üstüne basılır.
Yalnız turaç alası renk itibarile ayrıdır. Keklik alası murabbalar ve dairelerden teşekkül ettiği halde turaç alası boz renk üzerine bir takım münhanilerle işlenir ve her iki ala da av hayvanlarının kendi donlarına uydurulmağa çalışılır. Burada şaşılacak bir şey var: (Gerek turaç gerek keklik alasını gören yılanlar da tıpkı keklik ve turaçlar gibi bu aletten korkar ve başlarını dikerek hareketsiz kalırlar.)
4 – BILDIRCIN FAKI VE ALALARI : Muhitimizde bıldırcın ovada ala ile birlikte faklar ve dağlarda gece vakti diri diri olmak şartile avlanır.
Ovada avcı balıkçı serpmesi gibi ağını kurar, donunu başına ala diye giyer, bıldırcınları serpmenin içine doldurarak yakalar.
Dağlarda ağaçların üzerinde uykuya dalmış olan bıldırcınları avcılar ellerine çam (çıra) meşaleleri alarak ve kuşların gözlerini karartarak yere düşürürler, kafeslere doldururlar.
KÜÇÜK KUŞLAR AVLANMAYA LAYIK DEĞİL
Diğer küçük kuşlarda yukarıdan beri gördüğümüz fak ve alaların daha basit kısımlarile avlanabilirsede küçük oldukları için av aletlerinde hususi maddelere malik olamamışlardır.
Av ve av aletlerinde başlıca iki itiyat: mevsimler ve av hayvanlarının eşlenme, çiftlenme zamanlarile alakadar olduğundan av aletleri buna göre kurulur.
______________________________
Yalman Yalgın: Çukurova’da etnografya ve Folklor alanlarında araştırmalar yapmış olan Ali Rıza Yalman (Yalgın)’ın yayınlanan fotoğrafı, Görüşler Dergisi’nin Cumhuriyet’in 15. Yılı Özel Sayısından alınmıştır.
(*) Bu yazı Adana Halkevi tarafından aylık olarak çıkarılan “Görüşler” adlı derginin 1937 yılında yayınlanmış 1. Sayısından alınmıştır. (Adana Seyhan Basım Evi)
(**) İfadeler ve yazım şekli üzerinde bir düzeltme yayılmamış olup, aslına sadık kalınmıştır. Böylelikle 80 yıl önce yürürlükte oarlan “Yazım Kuralları” hakkında fikrimiz oluşmaktadır.
(***) Adana ile ilgili bu yayınların (dijital ortamda) tarafıma ulaşması için emek veren Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Kütüphane ve Dökümantasyon Daire Başkanı Sayın Ahmet Karataş’a teşekkür ediyorum. (1)
_________________________________________________
(1) http://www.adanamedya.com/av-aletleri-zekanin-urunudur-73459h.htm