Ayhan Sarı: Müzik ve Politika’yı 20 yıl sonra yeniden yayımlama fikri nereden çıktı?
Fırat Kutluk: Açıkcası hiç aklımda yoktu. H2O Kitap’tan Özcan Özen aradı ve kitabı tekrar basmak istediğini söyledi. Hiç düşünmediğimi söyledim ama sonradan “neden olmasın” dedim. Kitaba göz atmam gerekirdi kuşkusuz. Üzerinde tekrar sıkı bir şekilde çalıştım.
Sarı: Önemli değişiklikler var gördüğüm kadarıyla.
Kutluk: Evet. İlk baskıda Türkiye yoktu. Mozart, Wagner, Beethoven ve birkaç ismin daha Türk dinleyicisi ve okuyucusu için aslında politik anlamda bilinmediğini gördüğüm için onlara ağırlık verip, Türkiye için daha kapsamlı bir şeyler yapmayı istemiştim. Bu konuyu arkadaşlarımla birlikte İllüzyon, Cumhuriyetin Klasik Müzik Serüveni başlıklı kitabımda çok kapsamlı bir şekilde ele aldık. Bu nedenle Müzik ve Politika’da Türkiye küçük bir bölümle işleniyor. Bunun yanısıra 1948 Eleştirisi genişledi, Şostakoviç, Finkelstein ve Volkov gibi isimlere ayrı bir sayfa açılması gerekiyordu. Türkiye’de Protest Müzik bölümünü ise bu kez Aykut Barış Çerezcioğlu kaleme aldı. Kısacası oldukça revize edilmiş, genişletilmiş yeni bir kitap var karşında.
Sarı: Üç yıldır kitap konusunda çok üretken görüyorum seni.
Kutluk: Denk geldi diyelim! Aslında öyle oldu. 2015’de biliyorsun İngiltere’de bir kitabım yayımlanmıştı. In Which Direction is Music Heading? Cultural and Cognitive Studies in Turkey. Bunu 2016’da önce İllüzyon ardından Müzikte Cinsellik ve Toplumsal Cinsiyet izledi. Bu kitap her ikisinden önce planlanmıştı ama bu yıl gerçekleştirebildik.
Sarı: 1997’deki basımdan söz ederken o dönemlerde kimi bestecilerin politik anlamda bilinmediğini söyledin. Günümüzde bu durumu nasıl görüyorsun?
Kutluk: Eskisi gibi değil tabi. İnsanlar yayınlara elektronik ortamdan rahatça ulaşıyor. Dilimize çevrilen yeterince kitap oldu. Finkelstein, Thomson, Elias gibi isimlerin kitapları çevrildi. Wagner’e ise kelimenin tam anlamıyla hala “bulaşılmadı”. Nietzsche’nin iki kitabı daha doğrusu denemesi dışında bir şey yok. Müzikteki Yahudilik hala bir tabu, gerçi yurtdışında da böyle. Bir bestecinin ya da yapıtlarının politik dokusu müzikseverlerin ve müzik yazarlarının pek hoşuna gitmiyor. Hele kendilerini müzik eleştirmeni olarak tanımlayanların ödü kopuyor. Mozart’ın operalarındaki masonik ögeler dendiği zaman kimilerinin yüzü falan değişiyor. Don Giovanni bu ülkede ne zaman sahnelense programda hala utanmadan “İtalyan çapkının maceraları” geyikleri dönüyor. Bu yüzden Bursa’daki sempozyumun konusunu Müzik ve Politika olarak belirlediğimizde biraz merakla bekledik bildirileri ama inanılmaz tematik bildiriler geldi, bu yüzden çok memnunuz.
Sarı: Türkiye için müzik ve politika dendiğinde neler diyebilirsin?
Kutluk: Bu ülkede müzikle ilgili alınan kararların tümü politiktir. Batı müziği konservatuvarlarının kuruluşu ne denli politikse, aynı şey Türk müziği konservatuvarları için de geçerlidir. Besteciye ne yapması gerektiğinin söylenmesi politiktir. İlk operanın yazım öyküsü, Halkevlerinde müzik, Musiki Muallim Mektebi, Ankara Konservatuvarı, Orkestralar, Devlet Türk Müziği Toplulukları, müzik eleştirisi... tümü politiktir. Cumhuriyet Dönemi Müzik Politikalarının Bileşenleri olarak öne çıkan her şey, hedef belirleme, strateji belirleme, devletin ideolojik aygıtları ve bu doğrultudaki uygulama çalışmaları ideolojiktir. Bu görüş, her türlü öznel yaklaşımdan arınarak ileri sürülen rasyonel ve tarafsız bir yaklaşımdır. Okuyucuya, kitabın özellikle Türkiye bölümünün kalıpyargılardan arınarak okunmasını öneriyorum.
Sarı: Kapaktaki dörtlü ilginç. Wagner ve Şostakoviç’in yanında Hitler ve Stalin var.
Kutluk: Evet, kuşkusuz Wagner ileride Hitler’in elinde farklı bir kimlikle ele alınacağını bilmiyordu ama Şostakoviç ve Stalin çağdaştı ve birlikte çalıştılar ve çatıştılar.
Sarı: Sırada ne ya da neler var?
Kutluk: Eylül 2018’de editörü olduğum çok yazarlı bir kitap var, söylemiyim sürpriz olsun. Aynı ay Etnomüzikoloji Derneği’nin süreli yayını olarak Mart ayında yayın yaşamına başlayan derginin 2. sayısını yapıyoruz, editörü benim. Dergi teması Müzik ve Politika. Tamamı yabancı yazarlardan oluşuyor ve İngilizce yayımlanacak. Bu derginin temasını da yine geçtiğimiz Mart ayında derneğin düzenlediği Müzik ve Politika başlığıyla gerçekleştirilen uluslararası sempozyumla çakıştırdık. Gelecek yılın planlarını sonra konuşalım mı?
Sarı: O zaman gelecek yıl yeniden görüşüyoruz, iyi çalışmalar.
Kutluk: Sana da iyi çalışmalar.