(Bu yazı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 3-5 Mart 2017 tarihlerinde İstanbul'da düzenlenen III. Millî Kültür Şûrâsı Müzik Komisyonu'nda tebliğ olarak sunulmuştur.)
"Türkiye’de Mûsikî Alanında Yeni Bir Ütopya Gerçekleştirmek İçin Tespit ve Öneriler" Okan Murat Öztürk (*)
“Bu ilimde adalet, doğruluk ve hakkaniyet vasfı vardır. Makamları, nağmeleri, ritimleri ve sesleri birbirine uyacak ve yakışacak hale getirir. Dünyada havas ve avamın en fazla muhtaç olduğu ve arzu ettiği şey, adalettir. Bütün âlem, adalet ve doğruluk sayesinde mamur olur ve kalkınır.”
“İlm-i mûsikî ruhânî cevherden hâsıl olmuştur ve kendisini [layıkıyla] işitenlere de ruhânî bir lezzet verir.”
“Bu ilmi ilk tasnif eden ilâhî bilge Fisagores’dir ki şakirtlerine ‘Ben bu seslerin bazısını feleklerin hareketinden işittiğim için söylerim’ demiştir.”
“Bu ilim âlemde çok olduğu için cahiller ve ahmaklar katında bu ilim ehline rağbet yoktur. Zira cahiller âlimlerin düşmanıdır. Nitekim Arap dilinde şöyle söylerler: ‘El cahilune li ehli’l-ilmi a’daun’. Bu yüzden bu fen ehline itibar etmezler ve devlet hizmetine layık görmezler. Ama şeyhler, hocalar, bilgeler ve âlimler bunlarsız olamazlar ve bu fen ehli dururken makam, mevki, devlet hizmeti ve itibarı başka sanat ehline layık görmezler.”
Ahmedoğlu Şükrullah (Risâle min İlmi’l-Edvâr, 1429)
BAŞLIKLAR
1. GİRİŞ: “HERŞEYİN SONU” İNANCININ ÇERÇEVELEDİĞİ
BİR DÜNYADA MİLLÎ KÜLTÜR MESELESİ:
“BURALILIK/YERLİLİK”İN SAVUNULMASI.................................. 1
2. MÛSİKÎ: BİR MEDENİYET ve FAZİLET ÖLÇEĞİ............... 2
3. MÛSİKÎDE YOKSULLAŞMA: NAĞME, MAKAM VE
ÜSLÛP ZENGİNİ TÜRKİYE’DEN, FAKİRLEŞEN TÜRKİYE’YE ... 3
4. ÇÖZÜM: DESTEKLEME-GELİŞTİRME ve DÜZENLEMEDENETLEME
ESASLI BAĞIMSIZ İDARÎ OTORİTELERİN
TEŞEKKÜLÜ ......................................................................................... 5
5. GERÇEKLEŞTİRİLEBİLİR BİR MÛSİKÎ ÜTOPYASI İÇİN
TESPİT VE ÖNERİLER......................................................................... 7
KAYNAKÇA............................................................................... 13
1. GİRİŞ: “HERŞEYİN SONU” İNANCININ ÇERÇEVELEDİĞİ BİR DÜNYADA MİLLÎ KÜLTÜR MESELESİ: “BURALILIK/YERLİLİK”İN SAVUNULMASI
Türkiye’de mûsikî alanında “buralılık/yerlilik” olgusunu temel alan, yeni ve gerçekleştirilebilir bir ütopyaya, şiddetle ihtiyaç vardır. Bugünün kuşaklarının, aslında kendilerinden önceki “ütopyacı topluluklar”ın, “yeni bir düzen” kurma hayallerinin hem ürünleri, hem de kurbanları oldukları bir gerçektir. Ürünleridirler, çünkü düşünce dünyaları, dilleri ve bilinçleri, hemen tamamıyla ütopyacıların öngördükleri inşa çerçevesinde şekillenir. Kurbanlarıdırlar, çünkü o ütopyada beğenmedikleri ve benimsemedikleri hususlara karşı eleştirel ve sorgulayıcı bir tutum içine girdiklerinde, ütopyanın, tüm otorite ve baskı aygıtlarıyla kendileri aleyhine verdiği tepkilere; aldığı önlemlere ve yöneldiği yıldırıcı uygulamalara maruz kalırlar. Sonuçta “adalet” gözetmeyen ve dayatmacı tercihlerle şekillenen önceki kuşaklara ait ütopyaların, sonrakiler açısından birer distopya haline gelmemesinin, hiç bir garantisi olmadığı açıktır. Bu bağlamda özgürlük ve refah vaad eden ütopyaların, baskıcı-totaliter-otoriter distopyalara dönüşmelerinin bir “an” meselesi olduğu görülür. Bu nedenle ütopyaların bir karabasan haline gelmesini engelleyebilecek en önemli unsurun, “adalet” olduğuna kuşku yoktur. Adalet, insanlık tarihinde bilinen bütün yönetimlerin, toplum yaşamına nizam vermek adına en başta gelen vaad ve arzularını oluşturuyor. Öyle ki toplumsal huzur, barış, refah ve kalkınma da ancak adalet temelinde sağlanabiliyor. İdeolojilerin, tarihin, sanatın ve nihayet insanın “sonu”ndan bahseden teoriler, günümüzde yaşanan distopyaların başlıca kaynağı durumundadır. Artık “hemen herşeyin sonu” noktasına gelindiği izlenimi, tüm dünyada, tüm boyutlarıyla ve dehşetle yaşanır oldu. Bu yüzden şimdiki “zamanın ruhu”nun neye tekabül ettirildiği hususunun, “millî kültür” tartışmalarında, üzerinde en fazla düşünülmesi gereken ana problem durumuna geldiği bir gerçektir. Bu tartışmada da asıl müdafaanın, ancak, kültür ve medeniyet eksenlerinde, “buralılık” ve “yerlilik” meseleleri üzerinden yapılabileceği ve yapılması gerektiği görülüyor. Günümüzdeki bu, “sona gelmişlik” inanç ve ideolojisinin, tüm küre için, “medeniyet-karşıtı” ve hatta “barbar” bir kültür yarattığı ve bu kültürü de tam bir emperyalist ruh içinde tüm dünyaya yaydığı açıktır. 18. yüzyıl ütopyacılarının “asil yabanî” mitinin, günümüz koşullarında tüm “asalet”ini yitirdiği ve sadece “yabanîlik” vasfıyla dünyaya ve hayatlarımıza hükmetme derdinde olduğu, artık tüm açıklığıyla ortaya çıkmıştır. Bütün bu sürecin, esasen, yer-küre ölçeğinde bir “medeniyet kaybı” olarak ifade edilmesi mümkündür.
Yaşanan bu medeniyet kaybından ülkemiz fazlasıyla etkilenmektedir. Bu kaybın en çarpıcı örneklerinin mûsikî alanında yaşanmakta oluşu elbette bir tesadüf değildir. Kültürel emperyalizm ve küreselleşme olgusu, Türkiye gibi “medeniyet iddiası”na sahip ülkeler ve bu ülkelerin tarihsel-kültürel zenginlikleri adına açık bir tehdit oluşturmaktadır. Özellikle kültürel ve estetik hafızada çok önemli yerleri bulunan “buralı/yerli” mûsikîler açısından belirtilen tehdit, artık kompanse edilebilir noktanın ötesine çoktan geçmiş durumdadır.
Günümüz Türkiye’sinde gelenek mûsikîleri için medya yoluyla sürdürülen temsil biçimlerine bakıldığında, Oryantalizmin ideolojik kodlarının alana bütünüyle egemen olduğu; bu mûsikîlerin “hayatiyet” vasıflarının adeta ellerinden alındığı; estetik gündem ve hafızalardan dışlandıkları ve nihayet kendi kaderlerine terk edilmek suretiyle de bir anlamda yok olmaya maruz bırakıldıkları görülmektedir. Politika ve yasa yapıcıların, bütün bu olup bitenin farkında olmadıklarına inanmak, gelinen nokta itibarıyla pek mümkün görünmemektedir. Bu anlamda buralı mûsikîler aleyhine olmak üzere gayet sistemli, programlı ve çokboyutlu bir faaliyetin sürdürülmekte olduğu aşikârdır ve bu yüzden, özellikle siyasetçilerin, bu faaliyetler karşısında kayıtsız kalmamaları ve gerekli önlemleri almakta daha fazla geç kalmamaları gerektiği, her geçen gün daha da açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Hususiyetle mûsikî alanında yaşanan medeniyet kaybının “eskiler”in ifadesiyle “ekâbir”, “efâzıl”, “meşâyih” ve “ulemâ” arasında yaşandığı bir hakikattir. Şimdiki halleriyle mevcut okullar ve eğitim programları ile sanatçı, siyasetçi, akademisyen veya öğretmen yetiştirme düzeninin, bu medeniyet kaybının ortaya çıkışında çok önemli rolleri bulunmaktadır. Tüm bu çerçevede, Türkiye’de, “buralılık”ı, “adalet”i ve “kültürel kalkınma”yı esas alan ve daha önemlisi sonraki kuşaklar açısından “distopya”ya dönüşme riski bulunmayan yeni ve gerçekleştirilebilir bir ütopyanın imkân ve şartları üzerinde düşünülmesi gerektiği açıktır.
2. MÛSİKÎ: BİR MEDENİYET ve FAZİLET ÖLÇEĞİ
Kadim dünyada mûsikî, yaradan-âlem-insan arasında var olduğuna inanılan ilâhî “ahenk” olarak anlaşılmaktaydı; mûsikî, “uyum/nizam” demekti. Eski filozof ve sôfîler, mûsikîyi ilim ve sanatların en şereflisi olarak görmekte ve onu, ruhanî, nefsanî ve cismanî olmak üzere üç seviyeye ayırmaktaydılar. Bunlardan en yüce olanı, “kâinattaki ilahî nizam ve ahengi” temsil ettiğine inanılan “ruhanî mûsikî” idi. Bu seviye, sadece akılla değil, derin bir sezgi ve duyuş (sema) vasfına sahip hakîmler, sôfîler ve bilgelerce “duyulabilir” nitelikteydi. Böylesi bir mertebe ancak faziletli, yüksek vasıflara sahip olanlarca anlaşılabilir ve duyulabilirdi. İkinci mertebede kişinin ruh ve bedeni arasındaki nizam ve ahengi temin eden, nefsanî mûsikî gelmekteydi. Bu seviyedeki mûsikî; kişinin “kendini bil”mesi temelinde, nefs terbiyesi, riyâzât, keşf, bilgelik, zevk ve nezaket esaslarına bağlı olarak gelişme göstermekteydi. En alt seviyede ise sadece eğlence, sefahat veya ticaret maksadıyla yapılan mûsikî geliyordu. Bu seviye daha çok kölelere, halayıklara ve Gelibolulu Mustafa Âlî’nin ifadesiyle “erâzil”e layık idi. Günümüz dünyasında küresel müzik endüstrisi çarkının, daha çok bu sonuncusu üzerinden döndürülmekte oluşu, medeniyet ve fazilet kavramları açısından oldukça manidar ve düşündürücüdür. Fârâbî’nin, daha 10. yüzyılda, ElMedinetü’l-Fâzıla adlı ünlü eserinde, eğlence, oyun ve şan-şöhret peşinde koşan insanların muteber tutulduğu şehir ve medeniyetleri “cahil devletler” sınıfına soktuğunu burada özellikle hatırlamak gerekir.
“Yeni Dünya Düzeni” kavramıyla özdeşleştirildiği görülen küreselleşme olgusunun açığa çıkardığı ve artık telâfisi pek mümkün görünmeyen şimdiki “eşitsizlik, hakkaniyetsizlik ve adaletsizlik” durumunda, Türkiye gibi farklı bir medeniyet, kültür ve siyaset tarihinden gelen ülkelerin kültür ve sanat anlamında her geçen gün ağır kayıplara uğradıkları bir hakikattir. Bu yüzden özellikle Türkiye’nin, kültür, sanat ve mûsikî bağlamında, kendisine aslî vasıflarını kazandıran meseleler ve bunların çözümleri üzerinde hassasiyetle durması gerektiği, gün gibi aşikârdır. Geçen yüzyıl başlarında “küllî – kısmî” eksenlerinde sürdürülen Garplılaşma ve beynelmilel dünyada yer alma tartışmalarının, günümüz koşullarında artık tamamen küreselleşme ve tek-dünya egemenliğine dayalı zorba kültür karşısında somut bir “varoluş” mücadelesi haline geldiği, su götürmez bir gerçektir. Bu şartlarda ciddi ve kapsamlı bir kültürel ve sanatsal farkındalık ve bilinçle birlikte, buraya özgü medeniyet ve onun yüksek mûsikî değerlerinin savunulması adına acil planlama ve uygulamalara büyük ihtiyaç vardır.
3. MÛSİKÎDE YOKSULLAŞMA: NAĞME, MAKAM VE ÜSLÛP ZENGİNİ TÜRKİYE’DEN, FAKİRLEŞEN TÜRKİYE’YE
Üzerinde yaşanılan topraklar, medeniyetler tarihine mûsikî alanında büyük zenginlikler katmış topraklardır. Perde, nağme, makam, ikâ, usûl, beste, tür, üslûp, çalgı ve form bakımlarından alabildiğine zengin bu birikimin iki temel kaynağı, havas ve avam tabakalarına mahsus terbiyeler içinde yetişmiş mûsikîşinâslar ve onların hâmileri olmuştur. Okumuşlar ve estetik bakımdan incelmişler olarak anlaşılması gereken ve topluma yön veren kesimlerden oluşan havas, mûsikî üzerinden köklü bir kültür geliştirmesi yanında, bu sanat ve ilmi, sahip olduğu medenî seviyenin hem bir gerekliliği, hem de ölçüsü olarak görmüş ve himaye etmiştir. Avam arasında da mûsikî sanatına karşı samimi bir ilginin her zaman mevcut olduğu; mûsikînin, hayatın ayrılmaz bir parçası halinde topluluk ve cemaatler içinde yer aldığı görülür. Mûsikînin halk yaşamı içindeki yegâne işlevinin oyun ve eğlence olmadığı; “arifâne” meclis ve sohbetler yanında sôfî kültüre özgü estetik anlayışların da tüm terbiyevî vasıflarıyla birlikte, değişik toplum kesimlerinde yer bulduğu görülüyor.
Yaşanan küreselleşme sürecinde Türkiye, medeniyet hafızası bakımından mûsikî zengini bir ülke olma konumunu hızla kaybetmekte ve kültürel emperyalizmin yoksullaştırarak yönettiği ülkeler ligine sürüklenmektedir. “Medenî olma”, kavramsal açıdan günümüz dünyasında gerçek anlamda kayba uğratılmaktadır. Bu vasıf sadece yönetici ve kültürel “elit”e mahsus bir kavram olarak anlaşılamaz.
Medenî olmak, yetişme, kültürlenme, terbiye, adap, insan, toplum, şehir, görgü, incelmişlik, saygı, vicdan, adalet gibi kavramlarla şekillenir. Faziletli bir hayat sürme, medenî olmanın asıl amacıdır. Türkiye, bu vasıflara, klasik kültürü bakımından fazlasıyla sahiptir. Bu yüzden yaşanmakta olan medeniyet kaybı sürecinde, buralılığa karşı nasıl bir kültürel savaş yürütüldüğü konusuna hassasiyet göstermek ve önlem almak, Türkiye’nin en az enerji, altyapı, ekonomi ve sağlıkla ilgili problemleri kadar öncelikli meselelerinden biri haline gelmiştir.
Kültürel emperyalizm, adeta, Türkiye’nin medeniyet hafızası ve aidiyetlerini yok etmeye dönük bir mantıkla, kültür ve sanatın tüm alanlarına hâkim olmuş durumdadır. Saha, tamamen kapitalist bir “pazar/piyasa” haline gelmiştir ve bu pazarda sadece ekonomik değil, ideolojik bir oligopolleşme hadisesiyle de karşılaşılmaktadır. Şimdiki durumda tüm şartların, Türkiye’nin geleneksel ve tarihsel hafıza ve aidiyetlerine ket vuracak şekilde işlediği açıktır. Kayıp, hemen her düzey ve düzlemde yaşanmaktadır. Türkiye’de gelenek mûsikîlerine karşı itibarsızlaştırma, gözden düşürme, küçültme ve değersizleştirme eksenlerinde, açık bir program yürütülmekte olduğu bir gerçektir.
Gelenek mûsikîleri, mevcudiyetlerini, saygınlıklarını ve medenî birikimin en güzide örnekleri olma vasıflarını ancak, özenli himaye ve teşviklerle sürdürebilir. Bu mûsikîler, “piyasa şartları”na, cahil, art niyetli veya kâr peşinde koşan istismarcıların vicdanlarına terk edilecek sanatlar değillerdir.
4. ÇÖZÜM: DESTEKLEME-GELİŞTİRME ve DÜZENLEME-DENETLEME ESASLI BAĞIMSIZ İDARÎ OTORİTELERİN TEŞEKKÜLÜ
Türkiye’de mûsikî alanında gerçekleştirilebilir bir ütopya için temel ilke, Türkiye’nin tüm mûsikîleri açısından buralılık/yerlilik, adalet ve kültürel kalkınma kavramlarını esas alan, kapsayıcı ve yeni bir politika belirlenmesi ve bu politika için de ihtiyaç duyulan yeni ve etkiliidari yapıların oluşturulması olmalıdır. Bugüne kadar Türkiye’de devlet ve mûsikî ilişkisine bakıldığında, her bakımdan problemli ve taşların bir türlü yerine oturtulamadığı bir durumla karşılaşılmaktadır. Eğitimden icraya ve devlet kurumlaşmalarına kadar her alanda mevcut olan bu problemlere akılcı, tutarlı ve daha önemlisi kalıcı çözümler bulmak gerekmektedir. Bu problemlerin kaynağında kesin olarak adaletsizlikten beslenen, tarafgirlikleri aşamamış ve mûsikîye gereken değer ve önemi verememiş siyaset kurumu yer almaktadır. Neredeyse Jön Türk hareketinden beri, Türkiye’de devlet, toplum ve mûsikî ilişkilerinin, derin ideolojik yarılmalarla birlikte şekillendiği ve en temel bazı sorunların, günümüz koşullarında dahi aşılamadığı görülmektedir. Başta Şark-Garp, geleneksel-çağdaş, eski-yeni, ileri-geri kutupsallıkları olmak üzere, mûsikîye ilim, sanat, felsefe ve insanî tekâmül üzerinden bakılamaması, günümüze ulaşan sorunların asıl düğüm noktalarınıoluşturmaktadır. Bu yüzden Devlet’in, her şeyden önce mûsikî meselesine yaklaşımında temel bir tutum değişikliği içine girerek, meseleyi ideolojinin tahakkümünden ve sığ çekişmelerinden uzaklaştırması gerekmektedir. Bu çerçevede, başta politika yapıcılar ve devlet yönetiminde yer alanlar olmak üzere Devlet’in, Türkiye’nin mûsikî alanındaki “imkân”larına, medenî birikimine, maruz kaldığı problemlere yeni bir gözle bakabilmesi ve alandaki tüm aktörlerle birlikte, bütünüyle yeni ve problemlere çözüm getirecek politikalar üretebilmesi, yeni ve gerçekleştirilebilir bir ütopya ortaya koyması beklenmektedir.
Türkiye’de Devlet, organizasyonu itibariyle çeşitli konu ve ihtiyaç alanları için, genel müdürlük ve başkanlıklar dışında, desteklemegeliştirme, düzenleme-denetleme, üst-kurul, yüksek kurul gibi idarî seçeneklere sahiptir. Bu raporda ortaya konulan adalet ve kültürel kalkınma esaslı “gerçekleştirilebilir” ütopya için öncelikli mesele, Türkiye’de var olan mûsikî türlerinin, nitelikleri bakımından sağlıklı bir kategorizasyona tabi tutulmalarıdır. Bu bağlamda ütopyanın iki ana bileşene sahip olduğu görülür. Bunlardan birincisi; destekleme, geliştirme ve himaye gerektiren mûsikîler, ikincisi de piyasa kuralları ve mantığı içinde, endüstriyel birer ürün olarak yer alan müziklerdir. İlk kategori, millî kültüre esas teşkil eden tarihsel ve geleneksel medeniyet mûsikîlerinin desteklenmesi ve geliştirilmesine dönük faaliyetlerde bulunacak bağımsız bir idarî otoritenin oluşturulmasına ihtiyaç duyar.
Bu kurumun temel işlevi, desteklenmesi, himaye edilmesi gereken mûsikî türlerinin, gelişmeleri önündeki muhtelif engellerin kaldırılmasına ve daha adil bir temsil zeminine kavuşmalarına imkân sağlanması olacaktır. Oluşturulacak bu kurum, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Devlet bütçesinden topluluk veya orkestra kurmasına dayalı olarak hareket etmeyecektir. Tam tersine, Devlet, bu alanda sadece yasal düzenlemeler yoluyla gerekli himaye, destek, teşvik ve geliştirmenin sağlanmasına dönük zemini sağlayacaktır. Çıkarılacak yeni yasayla, Türkiye’de ekonomik faaliyet gösteren tüm kuruluşlar, bulundukları vergi dilimleri üzerinden solist, grup, topluluk, araştırmacı veya eğitimcileri istihdam etmeye veya desteklemeye özendirileceklerdir. Bu amaçla Devlet, elindeki değişik imkânlardan, çeşitli şekillerde yararlanabilecektir. Bu kurum aracılığıyla temelde amaçlanan, topluma, nitelikli ve saygınlığı olan medeniyet mûsikîleriyle ilgili etkinliklerinin, geniş ve ülke çapına yayılmış bir himaye ve destek ağıyla ulaştırılmasını sağlamak olacaktır.
İkinci kategori, müzik endüstrisi tarafından üretilen ve “piyasa” şartlarında şekillenen müzikleri kapsadığından, bu alandaki yeni idarî yapılanmanın, ilgili müzikler için rekabet ve pazar koşullarını düzenleyip denetleyecek, bağımsız bir idarî otorite olarak şekillendirilmesi gerekmektedir. Özellikle siyasi veya ticari yönlendirmelerin alandaki etki ve gücünü denetleyecek, gelirler bakımından da daha adaletli düzenlemeler gerçekleştirecek bu tür bir kurumun, özel bir kanunla kurulup, görev ve yetkilerinin de özenle belirlenmesi gerekmektedir. Böyle bir kurum, gerek görev ve yetki sahası içine giren tüm alanlarda ortaya çıkan ekonomiyi daha etkili şekilde denetleyebileceği gibi, ortaya çıkabilecek çeşitli adaletsiz uygulamaların da önüne geçebilecektir. Bu çerçevede Devlet, özellikle ikinci kategorideki müzikler için, tıpkı enerji, sermaye, bankacılık, iletişim ve bilgi teknolojileri alanlarında oluşturduğu türden yeni bir yapılanmaya yönelecektir. Böylece karmaşık ve çoklu bileşenlerden oluşan ve müzik alanındaki faaliyetlerde çoğunlukla hakkaniyetten yoksun, kayırmacı, tarafgir, keyfi eğilimler sergileyen veya haksız rekabete yol açan muhtelif uygulamaların önüne geçilebilmesi; bunlara karşı yasal yaptırımlar uygulanması ve tedbirler alınması mümkün olacaktır.
5. GERÇEKLEŞTİRİLEBİLİR BİR MÛSİKÎ ÜTOPYASI İÇİN TESPİT VE ÖNERİLER
1.) Türkiye; farklı kaynaklardan beslenerek şekillenen köklü medeniyeti ve bu medeniyetin en “soylu” sanatı olarak telakki edilen mûsikîsi bakımından günümüz koşullarında, ivmesi giderek artan bir “medeniyet kaybı” içindedir. Estetik açıdan nağme, makam ve üslûp zengini bir ülke olma vasfını hızla yitirmekte olan ülkemiz; küreselleşme ve kültürel emperyalizm tarafından üretilen ve dayatılan müziklerin, kitlesel medya üzerinden yayılması karşısında derin bir yokluk ve yoksulluk içine düşmektedir. Bu süreçte kültürel hafıza ve aidiyetlerin ürünü olan ve medeniyet anlamında yüksek ve incelikli sanat değeri taşıyan mûsikîlerin varlık alanları sürekli daralmakta; küresel hegemonyanın çıkar ve ideolojisi doğrultusunda yaydığı müzikler tüm Türkiye’yi istila etmektedir. Mevcut durumun adalet, hakkaniyet ve eşitlik esaslarına sahip olarak işlemediği ve neredeyse tüm şartların, “buralılık” aleyhinde gelişme gösterdiği açıktır. Bu süreçte, kapitalist pazar ve piyasa hükümranlığının oynadığı rol kadar, politika yapıcıların da çok önemli sorumluluk ve payları bulunmaktadır. Türkiye, küresel kültür tarafından yayılan müziklerce istila edilmiş durumdadır.
2.) Medyadan, kültür-sanat piyasasından ve müzik üretiminden yansıyanlara bakıldığında, Türkiye’nin, küresel menfaatlerin tahakkümü altına girmeye, şimdi olduğu kadar bağımlı kalması bir zaruret midir?
Türkiye’de müzik alanındaki çeşitlilik, özellikle de hafıza ve aidiyet gibi tarihsel ve kültürel bağlara sahip “buralı” mûsikîler bakımından bugün gelinen noktada olduğu kadar yok sayılmak zorunda mıdır?
Klasik Osmanlı/Türk Mûsikisi, Anadolu Halk Mûsikisi ve Türk Sanat Mûsikisi gibi bu topraklara özgü medeniyetin ürettiği mûsikîler, Türkiye’de, kendi geleneksel adap ve üslûplarına uygun temsil olanakve araçlarına yeterince sahip durumda mıdır? Başta TRT olmak üzere, kitlesel iletişimde öncelikli ve etkili bir role sahip olan televizyonlarda, özellikle de Türk Sanat Mûsikîsi adına yapılan “eğlence” programlarında, dozu yükseltilmiş “Oryantalist” imajların, yapımcı ve yayıncılarca bu kadar ısrarlı şekilde kullanılması ve tercih edilmesi bir tesadüf müdür? Sonuç olarak buralı mûsikîler, devleti yönetenler ve politika yapıcılar için birer “imkân” mıdır, yoksa Jön Türklerin “medeniyet değiştirme” söylemlerinde kullandıkları gibi, Türkiye’nin gelişmesi, ilerlemesi ve beynelmilel dünyayla entegrasyonu gibi kavramlar açısından hâlâ bir “engel” olarak mı görülmektedir?
Türkiye’de, siyasi açıdan, kültür-sanat pazarı ve özellikle de medyada, tüm müzik türleri açısından demokratik ve adil bir temsil zemininin bütün boyut ve unsurlarıyla sağlıklı şekilde inşa edilmiş ve işler durumda olduğundan söz edilmesi mümkün müdür?
3.) Devlet açısından kültür ve sanat alanına yönelik politikaların tartışılmasından önce gündeme getirilmesi gereken temel problem şudur: Devleti yönetenler ve siyasetçiler, yetişmeleri bakımından kültür, sanat ve özellikle de mûsikî alanlarında, şahsî seviyede ne gibi vasıf, ilgi, donanım ve yeterliliklere sahiplerdir ve bu çerçevede topluma nasıl öncülük etmektedirler? Sokrates’in üslûbuyla sorulursa: “Kendisinde bulunmayan ve sahip olunmayan bir vasfın, topluma ve ülkeye verilmesi, aktarılması mümkün müdür?” Neticede kültür, sanat ve mûsikî bir incelme ve terbiye sürecinin ürünüdür. Bu yüzden kültür ve sanat alanının tarihsel olarak en yaygını olma vasfına sahip olan mûsikînin, kendisine çok daha özel bir ilgiyle yaklaşılması gerektiği bir hakikattir. Özellikle de siyaset sanatı açısından mûsikî, aynı zamanda toplumların, halkların yönetilmesinin temel araçlarından biridir. Devlet, mûsikî alanında, gerek yöneticileri, gerek vatandaşları ve gerekse de kültür ve sanat dünyasının insanları açısından ne gibi beklentiler içindedir? Devlet, kültür ve sanata destek verme ve bu alandaki gelişmeleri yasal zeminde hakkaniyetli bir işleyişe kavuşturmada üzerine düşenleri layıkıyla yerine getirmiş ve halen de getirebilmekte midir? Mevcut durumdaki adaletsizliklere karşı alınabilecek tedbirler, hakkaniyetin sağlanması için ortaya konulabilecek olanaklar ve verilebilecek destek ve teşvikler nelerdir? Örneğin devlet, özel tiyatrolara verdiği desteğin bir benzerini, bugüne dek, özel mûsikî topluluklarına vermiş midir? Bu konuların bugüne dek üzerinde sağlıklı bir tartışma dahi yürütülebilmiş olduğundan bahsedilebilir mi?
4.) Toplumda birbirinden çok farklı nitelik ve seviyelerde, farklı beğeni kültürlerine sahip sosyal guruplar ve topluluklar yer alır. Bu yüzden devlet, tüm bu beğeni kültürleri açısından temelde hakem rolü üstlenmeli; hiçbir beğeni kültürünün, hangi gerekçe ve imkân aracılığıyla olursa olsun, diğerleri üzerinde hegemonya kuracak ve diğer türlerin mevcudiyet ve temsil haklarını ellerinden alacak tarzda uygulamalara yönelmelerine zemin bırakmamalıdır. Devlet, adalet yayan ve hizmet sağlayan temel kurum olarak, bu beğeni kültürlerinin tümüne hakkaniyetli bir temsil imkânı vermelidir. Bu anlamda farklı beğeni kültürleri için, devlet nezdinde ihtiyaç duyulan değişik kulvar ve kategoriler oluşturmalı; bir kategorinin diğerlerini yok sayması veya dönüştürmesine karşı gereken önlemler alınmalıdır.
5.) Beğeni kültürlerinden bir kısmı, tümüyle “kapitalist” temelde, “kâr” ve “kazanç” odaklı; “piyasa”, “popülarite” ve “ideoloji” temelleri çerçevesinde varlık göstermektedir. Bir bakıma ticaret erbaplarının arz-talep stratejileri dâhilinde; piyasa oyuncuları tarafından desteklenen bir mantıkla hayat bulmaktadır. Bu desteklemede “satan/sattırılan” sanatçı imgesi, diğer medyatik ve promosyona dönük ağ bileşenleriyle birlikte (sinema, dizi-film, reklam, sahne, eğlence mekanları, eğlence programları, popülist/kitlesel organizasyonlar, vb.) geniş bir kazanç şebekesine sahip olmaktadır. Bu şebeke aracılığıyla özellikle “buralı” ve “geleneğe mahsus” mûsikî türleri aleyhine, istila halini almış bir çoğalma elde etmekte; diğer mûsikî alanlarına hayat hakkı tanımayan bir yayılma sergilemektedir. Bu “piyasa” için Devlet, kesin olarak düzenleme ve denetleme yetkilerine sahip yeni bir bağımsız idari otorite oluşturmalıdır.
6.) Beğeni kültürlerinin tümü, sadece “piyasa şartları”nda varlık bulacak veya bu şartlara terk edilecek vasıfta değildir. Bu anlamda devletin ve özellikle de siyasetçilerin önüne çıkan temel sorun, “nicelik” ve “nitelik” arasında, tercih yapmak zorunda kalmalarıdır. Bugüne kadarki muhtelif uygulamalara bakıldığında, tercihlerin çoğunlukla “nicelik” yönünde yapıldığı ve “nitelik”in sürekli olarak kayba uğratıldığı görülüyor. Açıktır ki nitelik, niceliğin boyunduruğuna vurulmaması gereken, faziletli ve adaletli bir insani gelişmenin aslı ve esasıdır. Bu yüzden Devlet, bu yöndeki adaletsiz gelişmelere kayıtsız kalmadığı gibi, müdahaleci olmamak adına, etkisiz de kalmamalıdır.
7.) Mûsikînin özellikle medyada, kimler ve ne tür karakterizasyonlar üzerinden “temsil” edildikleri hususu önem taşımaktadır. Kültür seviyesinin, yöneten ve yönetilenlerin tümü açısından önemli olduğuna, itibar kaybının, esasen başta bu iki unsur açısından geri döndürülmesi mümkün olmayan bir medeniyet kaybına yol açtığı unutulmamalıdır. Bu yüzden özellikle Türkiye ekranlarından, sistemli bir self-oryantalizmin topluma dayatılmasının önüne geçilmeli; bu probleme kayıtsız kalınmamalı; gelenek mûsikîlerinin itibar kaybına uğratıldığı yayınlara karşı duyarlı olunmalıdır.
8.) Buralı mûsikîlerin, medenî vasıfları gereği, köklü ve kapsamlı şekilde himaye görmeleri kaçınılmazdır. Çünkü bu mûsikîler, her şeyden önce kapitalist piyasa ve kâr mantığıyla veya bunların belirlediği şartlarda üretilmiş mûsikîler değillerdir. Bu mûsikîleri piyasa şartlarına terk etmek, bir yandan yok olmalarına seyirci kalmak anlamına geleceği gibi, hayata tutunmak zorunda kalan temsilcilerinin de, mecburen piyasa tercih ve dayatmaları doğrultusunda değer ve seviye kaybına uğrayarak icra-yı sanat eylemelerine sebep olacaktır ve nitekim olmuştur da. Bu bakımdan Devlet, kapitalist piyasa mantığı açısından ortaya çıkan dönüştürücü nitelikteki bu muamelelere seyirci kalmamalıdır. Bu yüzden bu mûsikîlerin gerek saygınlıklarının korunmasında, gerekse de sanat değerlerine zarar gelmemesinin sağlanmasında Devlet, gereken tüm yasal ve idari düzenlemeleri hızla yapmalıdır. Himaye ağının gelişmesi konusunda devlet adamları, üst-düzey yöneticiler, işadamları, özel şirketler, vakıflar, bankalar arasında çeşitli teşvik protokolleri yoluyla alana çok önemli katkılar sağlanması mümkündür. Yapımcı şirketlere ve medyaya, yüksek kültür ürünlerinin topluma saygın bir çerçevede sunulması konusunda teşvik veya vergi muafiyeti gibi destekler verilebileceği gibi; saygınlığı toplumsal ölçekte geliştirecek festivaller, onur ödülleri, madalyalar veya nişanlar ile anma etkinliklerine de öncülük edilmelidir. Buralı/yerli mûsikîler ve onları özenle temsil eden mûsikîşinâslar, “piyasa”nın “yegâne” ölçütmüş gibi kullandığı ve açıkça yönlendirdiği “çok satma” kapsamı dışında tutulmalı; bu mânâda seviye kaybetmesine yol açacak tüm müdahale ve etkilere mani olunmalı; gereken tedbirler alınmalıdır.
9.) Siyasetin iktidar açısından ihtiyaç duyduğu “popülizm”e, terbiye, gelenek, adap ve kültür ürünü mûsikî türleri “kurban” edilmemelidir. Siyasetçinin kalitesinin, sanatkârın kalitesini de belirlediği ve etkilediğine yönelik geleneksel takdir sistemi anlayışına eski itibarı yeniden kazandırılmalıdır. Gelenek sahibi ve incelikli beğeniye hitap eden mûsikîleri temsil ve icra eden sanatkârların daha adil ve özel bir himaye sistemi içine alınmaları gerekliliğinin altını çizmek gerekir. Devlet, adaletli yasal düzenlemeler yoluyla, sanatkârların, popülizm veya piyasa koşullarında varlık göstermek zorunda kalmaksızın icra-yı sanat etmelerine imkan verecek yol ve yöntemleri üretmelidir. Burada mesele sadece devlet toplulukları kurmak ve kısa sürede muhtelif “torpil” ve “iltimas” yollarıyla ilgiliilgisiz kimselerin “sanatçı” yaftasıyla sanat kurumlarında yer bulmalarına sebep olmak suretiyle kadroların kısa sürede yozlaşmalarına yol açmak olmamalıdır. Ütopya programında Devlet, kendine bağlı korolar, orkestralar ve topluluklar kuran bir otorite olarak değil; bunların tümü ve daha fazlasının, ülke ekonomisine etkili şekilde katılan bütün kurum, kuruluş, kişi, aile veya hayırseverler tarafından himaye edilmesini; tüm müzikler için adil ve demokratik bir sanat zemininin var edilmesini; hakkaniyete dayalı bir kültürel kalkınma gerçekleştirilmesini sağlayan, temel bir yasa koyucu olarak yer alır.
10.) Türkiye’nin bugüne dek gelenek mûsikîleri için millî veya beynelmilel statülerde bir tane bile “medeniyet bayramı/şenliği/festivali” olmadığı gibi, bu mûsikîlerin kendi doğal üslûplarına uygun akustik niteliklere sahip konser mekânları da olmamıştır. Türkiye’nin bir “müzik müzesi” ve bilimsel vasıflara sahip bir “ses arşivi” de yoktur. Medeniyet iddiası taşıyan bir ülke için bunlar büyük eksikliklerdir. Ancak mûsikînin hayatiyet vasfı için en öncelikli konu hiç kuşkusuz medeniyet bayram/şenlik veya festivalleri düzenlenmesidir. Medeniyet mûsikîleri “müzelik” mûsikîler değildir.
Bu yüzden buralı/yerli mûsikîlerin hayatiyetleri ve itibarları açısından belirtilen festival veya şenliklerin, çok önemli rol ve katkıları olacağını dikkate alarak Devlet, başta mekân ve olanak sağlamak konusunda gerekli adımları acilen atmalıdır. Bu bağlamda geniş bir himaye ve sponsor ağıyla, belirtilen festivallerin sayı ve nitelikçe artmaları sağlanmalı; bu mûsikîlerin medeniyet anlamında sahip oldukları hayatiyet vasfına hak ettikleri değer verilmeli ve hayat hakkı tanınmalıdır.
Özellikle medeniyetler-arasılık bakımından, geleneksel mûsikîlerin yaygın coğrafyasına dönük yüksek niteliklere sahip festivaller düzenlenmelidir. Bu alanda faaliyet gösterecek kamu ve özel kesim kuruluşlarına, teşvik ve himayelerin yanı sıra, vergi muafiyeti de sağlanmalıdır.
11.) Tüm bu gelişmelerde ana zemin olması nedeniyle büyük bir rol sahibi olan eğitim alanına dönük olarak, kapsamlı ve yaygın bir seferberlik başlatılmalıdır. Günümüz insan yetiştirme düzeninde, mûsikîye biçilen rol son derece düşük profilli ve karakter geliştirme vasfından (ethos) da açıkça yoksundur. Oysa mûsikî, antik dönemlerden bu yana, vatandaşların sadece estetik bakımdan değil, daha önemli olmak üzere karakter gelişimleri açsıından da son derece etkili, temel bir unsur olarak değerlendirilmiştir. Bu nedenle temel eğitimden başlayarak Devlet, vatandaşlarının nitelikli mûsikî eğitimi almalarının yolunu açmalıdır. Bu süreçte sadece Avrupa-kökenli müzikleri temel alan ve bunlara öykünen eğitim modelinden vazgeçilmeli; halk mûsikîsini eğitimin temeline yerleştiren üretken anlayış etkin kılınmalıdır. Bu çerçevede “buralılık/yerlilik”ten hareketle, ilkokuldan üniversiteye dek kapsamlı ve köklü bir mûsikî eğitimi reformuna ihtiyaç olduğu görülmelidir.
12.) Eğitim alanıyla doğrudan irtibatlı olarak Türk mûsikîsinin, bilimsel saygınlığı yüksek bir araştırma kurumu veya enstitüsüne de büyük ihtiyacı vardır. Bu enstitü, tıpkı dil ve tarih kurumlarında olduğu gibi, Türk mûsikîsinin köklü medeniyet özelliklerinin araştırılıp ortaya çıkarılmasında ve milletlerarası saygınlıkta araştırma ve yayınlar yapmak yoluyla alana katkı sağlanmasında temel bir işleve sahip kılınmalıdır. Türk mûsikîsinin tarih, bestecilik, nazariyat, müzikoloji ve organoloji gibi temel konularının irtibatlı olduğu geniş bir medeniyet coğrafyasıyla olan tarihsel ve kültürel bağlantıları göz önüne alındığında, böyle bir kurumun bugüne dek yapılandırılmamış olmasının büyük bir eksiklik oluşturduğu görülmelidir.
13.) Yöneticilerin bizzat kendilerinin daha incelikli bir mûsikî kültürü ve terbiyesi edinmelerinin devlet ve toplum bakımından önemi ortadadır. Burada amaç, topluma yukarıdan bakan veya küçümseyen “elitist” bir kültür-sanat çerçevesi oluşturmak elbette değildir. Tam tersine sanat ve kültür değeri yüksek mûsikîlerin “hak ettikleri değer” ve itibarlarının korunarak, her şeyden önce etkili bir bilinçlenme ve takdir ağının gelişiminin temin edilmesidir. Bu anlamda Devlet, sanata tahakküm değil, hizmet etmeli; “hâkim” değil, “hakem” olmalıdır. Piyasa dışındaki tüm nitelikli mûsikî sanatkârlarının geniş bir himaye sistemi içinde sanatlarına zeval gelmeden var olmaları önündeki antidemokratik, dayatmacı, dışlayıcı veya dönüştürücü uygulamaların önüne geçilmelidir. Sanatçı, mûsikîden anlamayan prodüktörlerin izan ve vicdanlarına terk edilmemelidir.
14.) Bu tür uygulamalar için “gerçekleştirilebilir” bir ütopyaya ihtiyaç vardır ve böyle bir ütopya için de -çoğunlukla yapılageldiği üzere- dönülüp “Batı”ya bakılması mecburiyeti yoktur. “Medeniyet” iddiasına sahip Türkiye Cumhuriyeti gibi köklü bir devlet, kendi medeniyetinin ürettiği mûsikîlerin hayatiyetlerini temin için gereken tedbirleri alacak kudrette olduğu gibi, gerektiğinde dünyaya liderlik edip, medeniyet, tarih, hafıza ve aidiyet gibi meselelere nasıl sahip çıkılabileceği hususunda “model” de oluşturabilmelidir.
KAYNAKÇA
Acemoğlu, Daron ve J. A. Robinson. (2016). Ulusların Düşüşü. Çev., Faruk R. Velioğlu. İstanbul: Doğan Kitap.
Ada, Serhan ve H. Ayça İnce. (2009). Türkiye’de Kültür Politikalarına Giriş. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Akdağ, Çilem T. (2008). “Müziğin Dönüştürülüşü ve Türkiye’de Pop Müziğin Doğasının İncelenmesi.” Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Erciyes Üniversitesi, Kayseri.
Akduman, Arcan. (2011). “Türkiye’de Toplumsal Yapının Değişim Süreci ve Müzik Endüstrisi”. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul Üniversitesi, İstanbul.
Avcı, Nabi. (1990). Enformatik Cehalet. Ankara: Rehber Yayıncılık.
Bacon, Francis. (2011). Yeni Atlantis [1627]. Çev., Çiğdem Dürüşken. İstanbul: Kabalcı Yayınevi.
Badie, Bertrand, ed. (2008). Kim Korkar 21. Yüzyıldan? Çev., Ömer Adadağ. İstanbul: NTV Yayınları.
Bağcan, Sarp. (2007). “Türkiye’de Müzik Endüstrisinin Gelişimi”. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi, İstanbul.
Bardakçı, Murat. (2008). The Treatise of Ahmedogli Şükrullah and Theory of Oriental Music in the 15th Century. Boston: Harvard University Press.
Bauman, Zygmunt. (2014). Küreselleşme: Toplumsal Sonuçları. Çev., Abdullah Yılmaz. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
Bauman, Zygmunt. (2016). Cemaatler. Çev., Nurdan Soysal. İstanbul: Say Yayınları.
Bell, Daniel. (2012). İdeolojinin Sonu. Çev., Volkan Hacıoğlu. Ankara: Sentez Yayıncılık.
Berlin, Isaiah. (2004). Romantikliğin Kökleri. Çev., Mete Tunçay. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
Bernardi, Bernardo, ed. (1978). World Anthropology: The Concept andDynamics of Culture. Berlin/Boston: De Gruyter Mouton. Erişim tarihi 1 Eylül 2016. ProQuest ebrary. Web.
Copeaux, Etienne. (2000). Türk Tarih Tezinden Türk-İslam Sentezine. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
Coşkun, Mehmet. (2008). Türk Müzik Kültürüne Yönelik Planlı Kalkınma Dönemi Politikaları ve Türk Müzik Eğitimine Etkileri, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Gazi Üniversitesi, Ankara.
Corm, Georges. (2010). Avrupa ve Batı Miti: Bir Tarihin İnşası. Çev., Melike I. Durmaz. İstanbul: İletişim Yayınları.
Çevikoğlu, Timuçin. (2016). “Devlet Türk Müziği Koroları: İdeoloji ve Yapı.” İllüzyon: Cumhuriyetin Klasik Müzik Serüveni, (ss. 257-275). Ed., Fırat Kutluk. İstanbul: H2O Yayınları.
Eagleton, Terry. (2014). Tanrının Ölümü ve Kültür. Çev., Selim Dingiloğlu. İstanbul: Yordam Kitap.
Eflatun. (1980). Devlet. Çev., Sabahattin Eyüboğlu ve M. Ali Cimcoz. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Elias, Norbert. (2015). Uygarlık Süreci C. 1. Çev., Ender Ateşman. İstanbul: İletişim Yayınları.
Fârâbî. (2011). İdeal Devlet “El-Medinetü’l-Fâzıla”. Çev. Ahmet Arslan. İstanbul: Divan Kitap.
Gadamer, Hans-Georg. (2009). Hakikat ve Yöntem II. Çev., Hüsamettin Arslan ve İsmail Yavuzcan. İstanbul: Paradigma Yayınları.
Gallino, Luciano. (2012). Küreselleşme ve Eşitsizlik. Çev., Durdu Kundakçı. Ankara: Dost Kitabevi Yayınları.
Gans, Herbert J. (2014). Popüler Kültür ve Yüksek Kültür. Çev., Emine O. İncirlioğlu. İstanbul. Yapı Kredi Yayınları.
Gelbart, Matthew. (2007). The Invention of ‘Folk Music’ and ‘Art Music’. Cambridge: Cambridge University Press.
Göçek, Fatma M.. (1996). Rise of the Bourgeoisie, Demise of Empire : Ottoman Westernization and Social Change. Cary: Oxford University Press. Erişim tarihi 10 Eylül 2016 ProQuest ebrary. Web.
Gökalp, Ziya. (1997). Türkçülüğün Esasları. İstanbul: İnkılap Kitabevi.
Güler, Ruhi. (2006). “Tanzimat’tan II. Meşrutiyet’e ‘Medeniyet’Anlayışının Evrimi.” Yayımlanmamış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul.
Güray, Cenk. (2016). “Cumhuriyetin İlk Yıllarından Günümüze Hükümet Programlarında Müzik: Eleştirel Bir Bakış”. İllüzyon:
Cumhuriyetin Klasik Müzik Serüveni, (ss. 231-256). Ed., Fırat Kutluk. İstanbul: H2O Yayınları.
Hanioğlu, Şükrü. (1995). The Young Turks in Opposition. New York: Oxford University Press.
Hardt, Michael ve A. Negri. (2008). İmparatorluk. Çev., Abdullah Yılmaz. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
Hayes, Carlton J. H. (2010). Milliyetçilik: Bir Din. Çev., Murat Çiftkaya. İstanbul: İz Yayıncılık.
İnalcık, Halil. (2006). Şair ve Patron. İstanbul: Doğu-Batı Yayınları.
İnalcık, Halil. (2011). Has-bağçede Ayş u Tarab. İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları.
Keller, Marcello S. (2007). “Why is Music So Ideological, and Why Do Totalitarian States Take It So Seriously? A Personal View From History and The Social Sciences”, Journal of Musicological Research, 26: 91–112.
Kurt, Yağız. (2015). “Türkiye ve Uluslararası Müzik Endüstrisinin Durumu: Panel Veri Analizi.” İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul.
Kuspit, Donald. (2014). Sanatın Sonu. Çev., Yasemin Düzgiden. İstanbul: Metis Yayınları.
Lewis, Bernard. (2001). The Emergence of Modern Turkey. New York: Oxford University Press. [(2007). Modern Türkiye’nin Doğuşu. Çev., M. Kıratlı. Ankara: TTK Yayınları.]
Mannheim, Karl. (1954). Ideology and Utopia. Eng. Tr. L. Wirth & E. Shils. New York: Harcourt [(2002). İdeoloji ve Ütopya. Çev., M. Okyayuz. Ankara: Epos Yayınları.]
Mardin, Şerif. (1962). The Genesis of Young Ottoman Thought. Princeton: Princeton University Press. [(2013). Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu. Çev., M. Türköne, F. Uzun ve İ. Erdoğan. İstanbul: İletişim Yayınları.]
Mardin, Şerif. (2012). Jön Türklerin Siyâsî Fikirleri 1895-1908. İstanbul: İletişim Yayınları.
Meriç, Cemil. (2007). Mağaradakiler. Ed., M. A. Meriç. İstanbul: İletişim Yayınları.
Meriç, Cemil. (2010). Umrandan Uygarlığa. Ed., M. A. Meriç. İstanbul: İletişim Yayınları.
Meriç, Cemil. (2013). Kültürden İrfana. Ed., M. A. Meriç. İstanbul: İletişim Yayınları.
McLuhan, Marshall ve B. R. Powers. (2001). Global Köy. Çev., Bahar Ö. Düzgören. İstanbul: Scala Yayıncılık.
Merriam, Alan. (1964). The Anthropology of Music. Illinois: Northwestern University Press.
More, Thomas. (1986). Utopia [1516]. Çev., Sabahattin Eyuboğlu ve diğ.. İstanbul: Cem Yayınevi.
More, Thomas. (2009). Mükemmel Bir Devlet Modeli ve Yeni Utopia Adası [1516]. Çev., Çiğdem Dürüşken. İstanbul: Kabalcı Yayınevi.
Nettl, Bruno. (1986). “World Music in the Twentieth Century: A Survey of Research on Western Influence”. Acta Musicologica, 58, (2): 360-373.
Öztürk, Okan Murat. (2002a). “Anadolu Yerel Müziklerinde Geleneksel İcranın Vazgeçilmez Unsurlarından Biri Olarak ‘Tavır’ Kavramı Üzerine”. Halkbilimi ODTÜ THBT Dergisi, 17: 13-17.
Öztürk, Okan Murat. (2002b). “Türkiye’de Yaşanan Modernleşme Süreci ve Anadolu Yerel Müzikleri”. 21. Yy. Başında Türkiye’de Müzik Sempozyumu Bildiriler Kitabı, (ss. 195-210). Ankara: SCA MV Yayınları.
Öztürk, Okan Murat. (2005). “Geleneksel Müziklerin Westernizasyonu”, Genel Müzik Eğitiminde Geleneksel Müziklerimiz Sempozyumu, (Yayımlanmamış Bildiri), 100. Yıl Üniversitesi, Van.
Öztürk, Okan Murat. (2006a). “Osmanlı Mûsikîsinde Modernleşme ve Başkalaşım”, Uluslararası Osmanlı Dönemi Türk Musikisi Sempozyumu, (Yayımlanmamış Bildiri), Nilüfer Belediyesi, Bursa.
Öztürk, Okan Murat. (2006b). Zeybek Kültürü ve Müziği. İstanbul: Pan Yayıncılık.
Öztürk, Okan Murat. (2009). “Türkiye’de Müzik Olgusunun Müzik Olarak Anlaşılmasında ve Eğitim Alanındaki Önyargıların Aşılmasında Bütüncül Yaklaşım Gerekliliği Üzerine Tespit ve Öneriler”. 8. Ulusal Müzik Eğitimi Sempozyumu Bildiriler Kitabı, (ss. 22-41). Ed. Süleyman Tarman. Samsun: Ondokuz Mayıs Üniversitesi Yayınları.
Öztürk, Okan Murat. (2012a). “15. Yy. Osmanlı Müziğinde Şube Kavramı ve Hermetik Gelenek (Hızır bin Abdullah’ı Anlamak).” Doğu Batı Düşünce Dergisi, 62: 115-140.
Öztürk, Okan Murat. (2012b). “Kadızade Tirevî’de Makam Kavramı”. 1. Uluslararası Müzik Araştırmaları Sempozyumu Müzik veKültürel Doku, (Yayımlanmamış Bildiri), Karadeniz Teknik Üniversitesi, Trabzon.
Öztürk, Okan Murat. (2013). Reconstruction of the 15th Century Ottoman Maqam Theory. 42nd ICTM World Conference, Shanghai, China.
Öztürk, Okan Murat. (2014a). “Makam, Âvâze, Şûbe ve Terkib: Osmanlı Mûsikî Nazariyatında Pisagorcu ‘Kürelerin Uyumu/Mûsikîsi’ Anlayışının Temsili.” Rast Müzikoloji, 2/1: 1- 49.
Öztürk, Okan Murat. (2014b). “İdeolojik ve Siyasal Bir Proje Olarak Mûsikî Muallim Mektebi”. 90. Yıl Müzik Kongresi: Kuruluşunun 90. Yılında Mûsikî Muallim Mektebi Cumhuriyetin Müzik Serüveni Kongre Bildiriler Kitabı, (ss. 485-506). Ed., S. Yağcı, Afyonkarahisar: Afyon Kocatepe Üniversitesi Yayınları.
Öztürk, Okan Murat. (2014c). “The Concept of Sube (branch) as a Tetrachordal Classification Method in the 15th Century Ottoman Makam Theory and the Enchiriadis Theory: a Hermeneutic Interpretation.” Maqam: Historical Traces and Present Practise in Southern European Music, (pp. 20-42). Eds., J. Elsner, G.
Jahnichen, J. Talam. Newcastle upon Tyne: Cambridge Scholar Publishing.
Öztürk, Okan Murat. (2014d). “Türkiye’de Makam Kavramının Mod veya Tonalite Olarak Anlaşılmasının Doğurduğu Sorunlar: Tarihsel Bir Yaklaşım”. Doğu Dünyasında Geleneksel Türk Müzik Kültürü Uluslararası Müzik Sempozyumu, (Yayımlanmamış Bildiri), Kafkas Üniversitesi, Kars.
Öztürk, Okan Murat. (2015a). “The Conception of ‘Contemporizing Music’ in the Founding Ideology of Early Republican Turkey: A Critical Approach.” In Which Direction is Music Heading? Cultural and Cognitive Studies in Turkey, (pp. 77-108). Eds., Fırat Kutluk ve Uğur Türkmen. Newcastle upon Tyne: Cambridge Scholars Publishing.
Öztürk, Okan Murat. (2015b). “An Effective Means for Representing the Unity of Opposites: The Development of Ideology Concerning Folk Music in Turkey in the Context of Nationalism and Ethnic Identity.” Writing the History of ‘Ottoman Music’, (pp. 77-108). Ed., Martin Greve. Newcastle upon Tyne: Cambridge Scholars Publishing.
Öztürk, Okan Murat. (2016a). “Geleneksel Bağlama İcrasının Gelişiminde Üstadlık Kültürünün Rolü ve Belirleyiciliği.” Nida Tüfekçi Uluslararası Bağlama Sempozyumu Bildiriler Kitabı, (ss. 125-142). Haz., Süleyman Şenel. İstanbul: İTÜ TMDK Yayını.
Öztürk, Okan Murat. (2016b). “Millî Mûsikî Ütopyası: Halk Ruhunu Garp Fenniyle Terkib Etmek.” İllüzyon: Cumhuriyetin Klasik
Müzik Serüveni, (ss. 1-72). Ed., Fırat Kutluk. İstanbul: H2O Yayınları.
Öztürk, Okan Murat. (2016c). “Romantik, Oryantalist ve Milliyetçi Tutumlar Karşısında Tanbûrî Cemil Bey’i Doğru Konumlandırmak”. Üstad-ı Cihân Tanbûrî Cemil Bey’e Armağan Kitabı, (ss. 34-50). Ed., Ruhi Ayangil. İstanbul: İBB Kültür AŞ. Yayınları.
Popper, Karl. (2013). Tarihsiciliğin Sefaleti. Çev., Sabri Orman. İstanbul: Plato Yayınları. Quataert, Donald. (2004). Osmanlı İmparatorluğu 1700-1922. Çev., Ayşe Berktay. İstanbul: İletişim Yayıncılık.
Said, Edward. (1979). Orientalism. New York: Vintage Books. [(2004). Oryantalizm. Çev., B. Ünler. İstanbul: Metis Yayınları].
Sargent, Lyman T. (2012). “Theorizing Utopia/Utopianism in the Twenty-First Century”. Spectres of Utopia : Theory, Practice, Conventions. (pp. 13-25). Eds. A. Blaim & L. GruszewskaBlaim. Frankfurt am Main: Peter Lang AG.
Shaw, Stanford & E. K. Shaw. (1997). History of the Ottoman Empire and Modern Turkey, V. 2. New York: Cambridge University Press. [(2006). Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye II. Çev., M. Harmancı. İstanbul: E Yayınları.]
Smith, D. Anthony. (1999). Milli Kimlik. Çev., B. S. Şener. İstanbul: İletişim Yayınları.
Tandaçgüneş, Nilnur. (2013). Ütopya: Antikçağ’dan Günümüze ‘Mutluluk Vaadi’. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
Tanpınar, Ahmet H.. (2000a). Yaşadığım Gibi. Ed., B. Ümit. İstanbul: Dergâh Yayınları.
Tanpınar, Ahmet H.. (2000b). Edebiyat Üzerine Makaleler. İstanbul: Dergâh Yayınları.
Tanrıkorur, Cinuçen. (2004). Türk Müzik Kimliği. İstanbul: Dergâh Yayınları.
Tekeli, İlhan. (2004). Eğitim Üzerine Düşünmek. Ankara: TÜBA Yayınları.
Tomlinson, John. (1999). Kültürel Emperyalizm. Çev., EmrehanZeybekoğlu. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
Toprak, Zafer. (2013). Türkiye’de Popülizm 1908-1923. İstanbul: Doğan Kitap.
Tunaya, Tarık Z. (2003). Türkiye’de Siyasal Gelişmeler. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Tunaya, Tarık Z. (2010). Türkiye’nin Siyasi Hayatında Batılılaşma Hareketleri. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Tunçay, Mete. (1981). Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetimi’nin Kurulması (1923-1931). Ankara: Yurt Yayınları.
Tura, Yalçın. (1988). Türk Mûsikîsinin Meseleleri. İstanbul: Pan Yayıncılık.
Ülkütaşır, Mahmut Ş. (1973). Cumhuriyet’le Birlikte Türkiye’de Folklor ve Etnografya Çalışmaları. Ankara: Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı Yayınları.
Üstel, Füsun. (1997). İmparatorluktan Ulus-Devlete Türk Milliyetçiliği: Türk Ocakları (1912-1931). İstanbul: İletişim Yayınları.
Wallerstein, Immanuel. (1993). Jeopolitik ve Jeokültür. Çev., Mustafa Özel. İstanbul: İz Yayıncılık.
Wallerstein, Immanuel. (2002). Tarihsel Kapitalizm. Çev., Necmiye Alpay. İstanbul: Metis Yayınları.
Williams, Raymond. (2007). Anahtar Sözcükler. Çev., Savaş Kılıç. İstanbul: İletişim Yayıncılık.
Zürcher, Erich J. (2015). Osmanlı İmparatorluğu’ndan Atatürk Türkiye’sine Bir Ulusun İnşası: Jön Türk Mirası. Çev., L. Yalçın. Ankara: Akılçelen Kitaplar.
___________________________________
(*) Sanatçı, Doç. Dr., Başkent Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, III. Millî Kültür Şûrâsı Müzik Komisyonu Üyesi, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, III. Millî Kültür Şûrası, 3-5 Mart 2017, Lütfi Kırdar UKSS, Taksim-İstanbul