Şark mûsikî aleminde çok az sayıda müzik aletleri vardır ki, onları icat edenlerin isimleri bellidir. Bu müzik aletlerinden biri de Nüzhedir. Nüzhe tanınmış Azerbaycan müzikoloğu, aldığı mükemmel eğitim sayesinde devletin en üst kademesinde görev alan devlet adamı, hattat, edip ve ilim adamlarımızdan Safiyyüddin el-Urmevî’nin (ö. 693/1294) icat ettiği telli bir sazdır.
2009 yılında Orta çağ müzik araştırmacısı, aynı zamanda “Qedim Musiqi Aletleri” ansamblının kurucusu, Prof. Dr. Mecnun Kerim, Bakü Müzik Akademisinin İlmi Labaratuvarında Nüzhe üzerinde çalışarak ,eski kaynaklardan elde edindiği bilgiler esasında Nüzhe aletini yapmıştı. Milli Konservatuarda eğitim aldığım yıllarda Mecnun Hocayla tanıştık ve ders esnasında Nüzhe’den bahs ederken çok ilgimi çekmişti. Çoktelli müzik aletlerine merakım olduğu için Müze labaratuvarına gidip Nüzhe’yi bizzat kendim görmek istedim. Mecnun Hoca Nüzhe’nin çalğı tekniğinin Kanun’a çok benzediğini söylerken kolay olacağını düşünmüştüm. Ancak çalgı tekniği birbirine yakın olsada Nüzhe’nin kanundan çok farklı bir müzik aleti olduğunu gördüm. Çünkü, kanun diotonik Nüzhe ise kromatik ses düzümüne sahip bir müzik aletidir.
Çok kısa bir sürede Nüzhe’nin çalgı tekniğini ve ses sistemini araştırarak ve prova yaparak Nüzheyle aramızda güzel bi bağ oluştu. Ve Nüzhe üzerinde Yapmış olduğum çalışmalarla Profosyonel kariyerime Başlangıç yapmış oldum. Daha sonra Müzemizde Mecnun Hoca’ya Nüzhe üzerinde yapmış olduğum çalışmaları ve Bir çok eseri ona ifaa etttiğimde kendisi kurmuş olduğu Azerbaycan Devlet Medeniyet Müzesi bünyesinde faaliyet gösteren Kadîm (Gadîm) Aletler Ansamblına davet etti. Ve böylelikle ekibimizle Devletimizi temsilen belirtmiş olduğum ülkelerde Nüzheyi ifaa etmiş bulundum. Ve Nüzhe sanatçısı olarak ekibimizin bir parçası oldum. ( - Ürdün (2010), Hindistan (2012), Macaristan (2012), Rusya (2012), Fransa (2013), Avusturya (2014)
Nüzhe sözünün anlamı nedir?
Nüzhe sözünün etimoloji açıklaması "NÜZHET" kelimesinden alınmıştır ve "Tazelik, sevinç, neşeli, eğlenceli “ anlamını taşımaktadır. Bu da Nüzhenin ses tembrinin tonlarının zengin ve geniş olmasıyla izah ediliyor. Nüzhe bazı kaynaklarda “Mi‘zef” adıyla da anılıyor.
Nüzhe’nin tarihi hakkında…
Urmevî’nin mûsikî nazariyatıyla ilgili iki eseri vardır. Kitâbu’l- Edvâr ve Şerefiye. Edvâr-ı Mûsikî’nin ana kaynaklarından birisi Safiyüddîn Abdü’l-Mü’min Urmevî’nin Kitâbu’l-Edvâr’ıdır. Bahsettiğimiz Edvâr-ı Mûsikî’nin ilk on beş faslının omurgası Urmevî’nin bu eserinden oluşmaktadır. Kitâbu’l-Edvâr, Urmevî’nin mûsikî nazariyatı ile ilgili yazdığı ilk kitabıdır. Şiir ve mûsikîyi çok seven II. Murat’ın emriyle Türk mûsikîsinin ana nazariyat kaynağı olarak kabul edilen Safiyüddin Abdül-Mü’min Urmevî’nin “Kitabül-Edvâr” isimli Arapça eseri geniş ilavelerle Türkçeye çevirdiği eserdir.
Safiyyüddin el-Urmevî’nin Kitâbü’l-Edvâr’ının Oxford Üniversitesi Bodleian Library’deki nüshasında bir çizimi bulunan saz hakkında eserde hiçbir açıklama bulunmamaktadır. Lakin, Doğu müziğinin ve Türk müziğinin temel eserlerinden olan Safiy’uddîn Abdü’l-Mü’min el-Urmevî’nin te’lif ettiği Kitâbu’l-Edvâr’ı ve Türk müziği enstrumanlarını bir kitapta toplayan, Ahmedoğlu Şükrullah, Kitâbü’l-Edvâr’ı şerhederken büyük ölçüde Kenzü’t-tuĥaf’ın sazlara ayrılmış bölümünden yararlanmış ve nüzheyi oldukça ayrıntılı biçimde tanıtmıştır. Şükrullah’ın gençlik döneminde yazdığı bir eserdir. Safiyüd-dîn Abulmü’min Urmevî’nin 15 fasıl olan Kitabü’l-Edvâr adlı eserinin tercümesinden sonra 20 fasıl daha eklemiştir. Mukaddime ile birlikte 36 bölümden ibaret risalenin Yirmi İkinci Faslında Nüzhe’nin resmi çizilerek yapımında kullanılan ağaçlar ve yapım teknikleri anlatılmıştır. Çenkten sonra nüzhe’den üstün saz olmadığı ifade edilmiştir. Yüz sekiz teli olduğu ve Safiyüd-dîn Abdul-Mü’min Urmevî’nin icat ettiği bildirilmiştir. Ayrıca tellerin kaçar tane takılacağı ve hangi seslere akort edileceği gösterilmiştir. Çalma metodu da az da olsa verilmiştir.
Nüzhe’nin ölçüleri
Kenzü’t-tuĥaf’ta nüzhenin boyu iki bedest ve üç engüşt-i küşâde (74,25 cm.), eni iki bedest (54 cm.), kasasının derinliği dört engüşt-i küşâde (27 cm.) olarak verilmektedir. Nüzhenin derinliğinin 27 cm. olamayacağını söyleyen Farmer, Kenzü’t-tuĥaf müellifinin “dört engüşt” (9 cm.) yerine yanlışlıkla “dört engüşt-i küşâde” yazdığı görüşündedir. Nitekim Abdülkādir-i Merâgī de kanunun derinliğini dört engüşt olarak vermiştir. Yine Kenzü’t-tuĥaf’a göre nüzhenin 108 telinden seksen biri üçerli yirmi yedi grup oluşturmakta, diğer yirmi yedi telin her biri farklı bir perdeye akortlanmaktadır. Üçlü tellerin uzunluğu aynıydı ve sazın genişliği kadardı. Bunların arasına gerilen yirmi yedi tel ise farklı uzunluktaydı. Kasası kızıl söğüt, şimşir veya selvi ağacından yapılan nüzhenin göğsü (ses tablası) udunki gibi inceydi. Saz iki elle çalınıyordu. Kenzü’t-tuĥaf’taki çizim nüzhenin tel düzeni hakkında fikir vermektedir. Kitâbü’l-Edvâr’daki son derecede karmaşık çizimde ise tellerin çok sayıda eşikle bölümlendiği görülmekte, fakat hangi telin hangi perdeye akortlandığı anlaşılmamaktadır. Böyle bir sazı çalmanın çok güç olduğu tahmin edilebilir. Ahmedoğlu Şükrullah’ın eserindeki şekil de Kenzü’t-tuĥaf’takiyle hemen hemen aynıdır. O da sazın kasasının kızıl söğüt, şimşir veya selvi ağacından yapıldığını, üçerli seksen bir telinin arasına farklı uzunlukta yirmi yedi tek tel gerildiğini söyler.
Nüzhe’nin diyapozonu
Rauf Yektâ Bey, Şükrullah’ın tanımına uyarak nüzheden elde edilen perdeleri porte üzerinde göstermiştir. Buna göre sazın ses alanı yegâh ile tiz çârgâh perdeleri arasındadır.
Mecnun Kerim’in yaptığı Nüzhenin diyapozonu Büyük oktavın “lya” sesiyle İkinci oktavın “sol” sesleri arasındadır.
Nüzhe tarihin hangi dönemlerinde kullanılmıştır?
Eserlerinde Türk-İslâm coğrafyasında kullanılan bütün mûsiki aletlerini zikreden ve çoğunu ayrıntılı biçimde tanımlayan Abdülkādir-i Merâgī, yine Safiyyüddin el-Urmevî’nin icadı olan muğnîden söz ettiği halde nüzheyi hiç anmamıştır. Bu da Merâgī zamanında nüzhenin kullanılmadığına dair bir kanıt sayılabilir. Öte yandan Kenzü’t-tuĥaf’ta farklı bir çiziminin bulunması nüzhenin Safiyyüddin’den sonra değiştirilerek ve geliştirilerek kullanıldığının işareti olarak görülebilir.
Nüzhenin Urmevî’den sonra kullanılıp kullanılmadığı konusunda kesin bilgi bulunmadığı gibi ne tür tel takıldığı (ipek, bağırsak, bronz vb.), nasıl çalındığı (mızrapla mı, çıplak parmak uçlarıyla mı), ara perdelerin nasıl elde edildiği hakkında da bilgi yoktur. Nüzhenin kanundan daha zor çalınan ve imkânları onunkinden daha sınırlı bir saz olduğunu kabul etmek gerekir.
Nüzhe’nin kanundan farkı nedir?
Nüzhe ve kanun her ikisi çok telli müzik aletlerine mensup, mızrapla çalınan çalgı aletleri olsa da, biri diyatonik diğeri kromatik ses dizisine sahiptir. Diğer yandan her ikisinde 3 tel birleşerek bir perdeyi oluştursa da, nüzhenin 3 telinin 2 si aynı tizlikde diğer 1 tel ise onun oktav aşağı sesiyle akord edilir. Bu Nüzhe’ye renkli bir ses tembri vermektedir.
___________________________________
Bibliyografya
1. Murat Bardakçı. Ahmed Oğlu Şükrullah: Şükrullah'ın Risalesi ve 15. Yüzyıl Şark Musikisi Nazariyatı, İstanbul, 2012,
2. Fikret Karakaya. Nüzhe// TDV İslam Ansiklopedisi. İstanbul,2007,cilt 33,sayfa 307. 3. Kərim Məcnun. Azərbaycan musiqi alətləri.- B.: İndigo, 2010.- 193, Sayfa 162-163.
3. http://web2.anl.az:81/read/page.php?bibid=147080&pno=83
4. Zemfira Qafarova.Sefiyyeddin Urmevi. "Ergün" neşriyyatı. Bakı-1995
Azerbaycan Milli Kitabxanasi web2.anl.az
_____________________________________
(*) Musiki Dergisi Notu: Yukarıdaki yazının Diyanet İslam Ansliklopedisi'nde Sn. Fikret Karakaya'nın yazdığı "Nüzhe" maddesinden tümüyle yararlandığı konusunda Musiki Dergisi'ne gelen bir yazı üzerine Diyanet İslam Ansliklopedisi Fikret Karakaya'nın kaleme aldığı "Nüzhe" maddesi yazısının linkini veriyoruz.
Diyanet İslam Ansliklopedisi'nde Sn. Fikret Karakaya'nın yazdığı "Nüzhe" maddesi:
http://www.diyanetislamansiklopedisi.com/nuzhe/
(**) Ayrıca 1985'de Dokuz Eylül Üniversitesi GSF Müzik Bilimleri Bölümü'nde Lisans Bitirme Tezi olarak sunulan, daha sonra Nota Yayıncılık tarafından 2012'de kitaplaştırılan Ayhan Sarı "Türk Musikisi Çalgıları-Ud,Tanbur, Kanun, Kemençe, Ney, Kudüm" başlıklı kitabında "Kanun - Akrabaları/Çeşitleri bölümünde "Nüzhe" maddesi -yukarıda anılan yazıların tümünden eski olması nedeniyle- incelenmelidir.
(***) "Engüşt" Farsça bir kelime olup "parmak" demektir.