Son günlerde bazı meslektaş ve öğrencilerim bu konuda mesajlar atarak fikirlerini paylaşıyor ve görüşümü soruyor. Oysa ki ilköğretimde müzik derslerine müzik öğretmenlerinin girmesi konusu hemen hemen her bilimsel toplantıda ortak bildiriye konu olmuş, çok sayıda tez ve makalenin öneriler bölümünün standart cümlesi haline gelmiş, bazı konularda görüş birliği içinde olmayan müzik eğitimcileri tarafından temel uzlaşı noktası olarak defalarca tekrarlanmıştır.
Son günlerde MEB’in beden eğitimi öğretmenlerini ilk kademede aktif ederek branş öğretmenlerini derse sokma hazırlığı kanımca gayet yerinde bir girişim olarak görülüyor. Buna itiraz eden cephenin temel argümanı ise sınıf öğretmenlerinin bir “anne-baba modeli” olarak çocuklara temel düzeyde beceri ve eğitimi veren bir kişi olarak savunulmasına dayanıyor. Konu hakkında sosyal medyada dönen tartışmalarda sınıf öğretmeninin kimliği yer yer abartılarak sunuluyor ve branş öğretmenlerinin sadece “alan” eğitimine odaklanacağı için çocuklara gerekli “terbiye ve eğitimi”ni veremeyeceği savunuluyor. Ancak bu kutsallaştırılmış sınıf öğretmeni rolünün sahadaki gerçeklere uygun olmadığını, sınıf öğretmeni arkadaşlarımızın/büyüklerimizin aslında bu büyük yük altında, özellikle de özel okullarda, nasıl ezildiğini görüyor ve biliyoruz. Bu yük onlara da ağır gelmekte ve ancak o şişirilmiş, “öğretmen kutsaldır ana/baba gibi” motivasyonu ile desteklenmektedirler.
Açıkçası dünyanın geldiği büyük değişimin eşiğinde hâlâ bunu tartışıyor olmak ne üzücü. Bir kere çocuklar 50 yıl öncesinin çocuğu değil. Çok daha zengin bir uyaran ortamına doğuyor, teknoloji ile çok erken yaşta tanışıyorlar. Piaget’in 7 yaş olarak belirlediği “korunum” olgusu çok daha erken yaşlara çekildi. Eğilimler ve yetenekler bu zengin ortamda çok daha önce belirlenmek ve desteklenmek gereği duyuyor. Çocukların merkezde bir sınıf öğretmeninin yanında her sınıfta artan sayıda farklı branş öğretmenine uyumlanmakta hiçbir sorun göstermeyeceğini düşünüyorum.
Doktora tezimin uygulama sürecinde ilköğretim 4.sınıf öğrencileri ile Dalcroze çalışmaları yapmıştım. Öylesine kısa sürede öylesine bir uyum gösterdiler ki, sınıf öğretmeni beni okuldan neredeyse kovacaktı. Yıl 2005 idi ve bir köy ilkokulundaki sosyo-ekonomik açıdan fakir çocuklardı. Ne internet, ne de bahsettiğim bugünkü o zengin uyaran ortamı sözkonusuydu. Yani o koşullara rağmen sınıf öğretmeni dışında bir öğretmene hemen uyum gösterebilmişlerdi.
Sınıf öğretmeninin tartışılmaz pozisyonu bir yana, çocukların başka bir öğretmene kapalı olacak kadar yabanileştirilmesi haksızlık değil mi? Çocuklar güzel işlenen her derse ve öğretmene kısa sürede uyumlanır. Onların model alma kapasiteleri ve hayal güçleri bir iki kişi ile sınırlanacak kadar dar değil. Zaten okul dışı yaşantılarında, medyadan rol modeli alırken kimseye sormuyorlar. Müzik öğretmeni bu model dairesinde fazlalık olmaz herhalde. Haklarında karar alırken bir de onlara bakmakta yarar var.
Elbette tartışmalarda gözüme takılan müzik dersi eleştirilerini de bir kenara atmamak gerek. Örneğin ilköğretimin ilk sınıfı için güncel ve çağı yakalayan bir müfredat hazırlığı var mı?
Nota öğretimi, blokflüt dayatması gibi malumatfuruşçu bir içerik olacaksa iş baştan olumsuz demektir.
Bence müzik eğitimcileri buna odaklanmalı…