16 Ocak 2021 günü sabahı aramızdan ayrılan Türk müzik eğitimcisi, besteci, fikir insanı Muammer Sun'un vefatının ardından şahsen ve yakından tanımadan, tesadüfi bir karede yer alıp andımızdan ilhamla üretilen "yolundayız, izindeyiz" söylemleri ya da "çay içmiştik, tanışırdık", çeşitlemeleri aldı yürüyor.
Şimdi sıra bir müzik, bir fikir adamını gerçekten ne kadar tanıyoruz sorusuna ve samimi yanıtlarına geliyor.
Murat Katoğlu'nun birlikte kaleme aldığı ve 1974'de Başbakan Bülent Ecevit'e sunulan bir rapor var. Bu rapor 1993'de Ahmet Say'ın Müzik Ansiklopedisi Yayınlarınca "Türk Kalarak Çağdaşlaşma" başlığı ile kitaplaştırılmıştı.
Bu raporun özgün halini görmek pek mümkün olmasa da, Bülent Ecevit tarafından pek ciddiye alınmadığını, işleme sokulmadığını biliyoruz. Mesele kanımca buradadır.
Ecevit bu önemli raporu neden ciddiye almamış, göz ardı etmiş, yürürlüğe sokmamıştır?
Bu konuda fikri, bilgisi, yorumu olan var mıdır?
Benim naçizane görüşüm şudur:
Başlıktaki "Türk Kalarak Çağdaşlaşma" ifadesi ve raporun tümüne sinen ulusalcı görüşler o dönemin politikası ve bürokrasisince yeterince "sol ve çağdaş" bulunmamış, yerliliğe yaptığı vurgu nedeniyle bir parça "sağ" bile bulunmuş olabilir. Özellikle klasik müzik, opera, bale ve tiyatro kurumlarının o günkü azılı elitist bürokrat ve camiasının rapordaki ethosu ilerici bulmadığını düşünüyorum. Çünkü "Türk olmak" ve "Türk kalmak" Atatürk sonrası modernleşme hamlelerimiz içinde "tavsatılmış" bir düşünce modeliydi. En azından bahsettiğim camiada.
Zaten yeterince batılı anlamda bir müzik modernleşmesi yapılmış ve Türk Müziği'nin "fennen izah edilemeyen yapısından", "miskin karakterinden" ve "evrensele ulaştıramayacak söyleminden" güç bela kurtulunmuştu. Çağdaşlık öncül kavramdı, Türklük başa çekilemezdi. Keza, Sun'un modelindeki çağdaşlaşma fikriyle de Türk kalmanın olanağını hâlâ sorunlu bulurum ya, o ayrı. Çünkü ben Boas'çı bir kültürel görecelilikten bakıyorum...
Sadece bizim değil 20.yy'ın en sorunlu kavramlarından biridir "çağdaşlaşma, modernleşme, modernite, modernizasyon vb."
...Foucault ve moderniteye ilişkin görüşlerini devreye sokarsak konu iyice dağılır gider...
Bu minvalde sorun "insan kalarak çağdaşlaşma" nın olanağı olmalıydı. Çünkü giden, etnik kavramlar değil insanlık oldu geriye dönüp bakınca..
Keza bu motto artık sosyal demokrat çevrenin nostaljik bir söylemi olsa da, Opera Bale'yi teslim alan ekipçe günün "yerli ve milli" söylemleriyle çeşitlenip, paketlenip işleme sokulmuş durumda. Zeki Müren, ilahiler bizim ve onları senfonik orkestra ile söyleyince hem Türk hem de çağdaş oluyoruz. Mesele bu kadar popülist bir tavra kurban gidecek kadar kırılgan ve istismara yakındı ayrıca.
Sun'un vefatının yarattığı sarsıntı biraz dağıldığında O'nun ve Katoğlu'nun hakkettiği saygıya paralel bir tartışma ister burada ister başka mecralarda nitelikli şekilde yürütülmelidir.
Bir sanatçı ya da düşün insanının ardından yapılacak en doğru eylem ve hakkettiği en yüksek mertebe fikirlerinin tartışılması ve zenginleştirilmesidir.