…Tam tersi müzik; kültürler arası farklılıkları temsil eden, çeşitliliğin mikro düzeyde kabulünü gerektiren bir insan eylemidir.
Müziğin “birleştirici” bir unsur olarak yüceltildiği yazılara ve görüşlere sık sık rastlarız. Ancak buradaki “birleştirme” kavramının ne olduğuna girersek doyurucu bir açıklamaya rastlamayız. Tek çıkarım kültürler ötesi bir insan olma kavramının vurgulandığı alt metinler olacaktır. Peki kimdir bunu dile getirenler? Müziğin çok farklı yollara saptığı taa 20.yy’ın ikinci yarısından itibaren bu sapmaları olumsuzca yorumlayan bir yüksek kültür anlayışının devamını temsil edenler bu “birleştirme” söylemini neden sürekli dile getirir? Müziğin birleştirici gücünü neden rock, rap, metal, elektronik vb. türlerin temsilcileri dile getirmez? Mesela, siz Bob Marley’in ya da Maritza’nın bu söylemi tekrarladığını gördünüz mü? Hayır, çünkü; müzik bir araya getirebilir ancak öyle kesin bir birleştirme işlevi yoktur. Bu arada birleşme ve bir araya gelme kavramlarını ayıralım. Bir araya gelen şeyler kolayca ayrılır. Şöyle bir yakınlık ilişkisi kurarsak: dağınıklık, yan yana gelme, bir araya gelme, birleşme, bir olma…bu sıralamada şeylerin birbirine tutunma ve bağlanma gücü giderek artar. Dolayısıyla birleşme, şeylerin güçlü şekilde bir araya gelmesidir, öyle kolay kolay ayrılık zordur. Ayrılmaları iki parçadan birinin diğerinin içinde kalmasını doğuracak kadar acıtıcı olabilir. Bir olma kavramına bakarsak, orada ayrılık zaten mümkün olmayacak kadar bir imkansızlaşır. Tasavvuftaki aşk’a varır ve uzar mevzu, neyse…Müzik; bireysel, kültürel, toplumsal anlamda bir birleştirme unsuru değildir. Ayrıca ve tam tersi müzik; kültürler arası farklılıkları temsil eden, çeşitliliğin mikro düzeyde kabulünü gerektiren bir insan eylemidir. Hele ki, emperyalizm ve kolonyalist çalışmalar açısından bakarsak müziğin birleştirici bir unsur olması emperyalist “tek-tipleştirici” yöntemin gizli bir söylemidir. Ortak bir müzikal dil ve söylem dayatması müziğin farklılıkları temsil gücünden rahatsız olur. Müzik; kültürel ve toplumsal olarak birleştirmeyi bırakın, bireysel anlam çıkarımları noktasında bile disipline edilmekten uzaktır. Hiçbir insan müzikten bir başkası gibi duygu/anlam üretmek zorunda değildir…hatta dün X müzikten aldığım tadı bugün aynen almak zorunda değilim, garantisi de yok. Kültürü ve hatta küresel anlamları geçtim…Ahmet Efendi’nin cenazesinde ağıt yakan kadınları düşünelim. Burada o insanları birleştiren müzik midir? Yoksa Ahmet Efendi’nin acısı mıdır? Ya da ölüm gerçekliği midir? Hatta daha da arkada çalışan ölümde bir arada olma kültürü müdür? Aslında çok açık ki, müzik bu bir araya gelme ritüelinde bir aygıttır sadece. Oldukça güçlü bir aygıttır hem de. Ancak müziğin bu bir araya getirme gücünü idealize edip müziğin insanlığın psişik birliği ve birleşme noktası olarak tanımlanması pek kanonik bir güzelleme. Bu kullanışlı kanonların yanında müziğin farklılıkları tesis ve temsil gücünü unutmayalım. Aksi halde etnomüzikoloji neden var değil mi? Farklılık ve çeşitlilik gibi postmodern ifadelerin yarattığı korku modernitenin tek tipleştirici “birleşme” söylemi yanında pek de olumlu karşılanmıyor. Irkçı içgüdüler gibi….