Nâyi Mustafa Kevserî'nin mecmuasına belirli bir sıra gözetmeden kısa notlar olarak kaydettiği genç neyzenlere tavsiyelerini, ney açma dersini ve adlarını zikrettiği edvarları önceki yazılarımızda ele almıştık. Nâyi Mustafa Kevserî'nin mecmuasında not olarak düştüğü bilgilerin tedkik ü tahkiki'ne devam ediyoruz. Bu notların yanı sıra Kevserî, kendi buluşlarını da not etmiş ve ilgili sayfanın derkenarına da "Mucid Kevserî" notu düşerek imzasını atmıştır. Bu icadlar nelerdir? Yazımızda bu soruya cevap arayacağız.
Nâyi Mustafa Kevserî'nin 1. İcadı:
Nâyi Mustafa Kevserî'nin daha ilk sayfalarda mucidi olduğunu belirttiği icadının usûl konusu üzerine olduğunu görüyoruz. Bu durumu ilgili sayfanın üst kenarına düştüğü şu nottan anlıyoruz: "Sûret-i terâzî, usûl-i beyân mikdâr-ı darb-Mucid Kevserî". Anlaşılacağı üzere bir terazi resmi vardır ve bu resim aracılığı ile usûlün darb miktarı gösterilmektedir.
"Lafzı darb düm
Bir darb dört nağme kabul eder. Ne ziyade ve ne noksan. Lafzı düm 1
Mesela; düyek darb aded 4
Dügâh, segâh, çargâh, neva
Düyek
Mizan-ı düyek darb-ı evvel: düm-1 darb/Yegâh, aşiran, ırak, rast
Mizan-ı düyek darb-ı sani: tek tek-1 darb/Dügâh, segâh, çargâh, neva
Mizan-ı düyek darb-ı salis: düm-1 darb/Hüseyni, evç, gerdaniye, muhayyer
Mizan-ı düyek darb-ı rabi: tek tek-1 darb/tiz segâh, tiz çargâh, tiz neva, tiz hüseyni"
Nâyi Mustafa Kevserî'nin buradaki icadı, usûl öğretiminin şekille gösterilmesine yönelik yaptığı yeniliktir. Düyek usûlünün dört vuruş olduğu ve darplarının [vuruşlarının] düm-tek tek-düm-tek şeklinde olduğu zaten bilinmektedir[1]. Kevserî ise buna ilave olarak harf notası da kullanarak dört vuruş içerisinde on altı tam perde seslerini sıra/dizi halinde nasıl seslendirilebileceğini de ekliyor. Başka bir ifade ile temel usûl eğitimini bir adım daha ileri götürerek usûl vuruşuna ses yüksekliklerini de ekliyor. Bu öğretisini de terazi resmi kullanarak daha anlaşılır hala getiriyor[2]. Bu usûl bona olarak (perde isimlerini söyleyerek) okunabileceği gibi solfej olarak da (ses yükseklikleri ile) okunabilir. Hanendeler için insan sesi kullanarak, sazendeler için de çalgılarla uygulamaya dönüştürülmesinin istendiğini düşünüyoruz. Nâyi Mustafa Kevserî'nin icadı terazi resminden hemen önceki görsellerin ney, tanbur ve sine kemanı resimleri olması ve perde seslerinin de gösterilmesi bizim bu düşüncemizi destekler niteliktedir. Bu usûl öğretim yönteminin yaygınlaşmadığını söylemek yanlış olmaz. Fakat günümüz Türk müzik eğitiminde kullanılabilirliği de araştırılabilir.
Nâyi Mustafa Kevserî'nin 2. İcadı:
Nâyi Mustafa Kevserî'nin mecmuasında karşılaştığımız ikinci icadı kendisinin "Usûl-i Cedid/Yeni Usûl" olarak arz ettiği iç içe daireli usûllerdir. İcadı olduğu iç içe daireli bu yeni usûllerin derkenarında "Mucid Kevserî Nâyi" yazılıdır. Dikkat çeken ise bazı usûllerin üzerinden bu notların silinmiş olmasıdır. On altı iç içe daireli usûlün Nâyi Mustafa Kevserî'nin icadı olduğu anlıyoruz. Bu usûllerin neredeyse tamamını Haşim Bey Mecmuası'nda görmek mümkündür. Haşim Bey de mecmuasına "Usûl-i Cedid" olarak kaydetmiş, Kevserî'nin icadı olduğunu kitabına almamıştır. İç içe daireli usûllerin neler olduğu, ne amaçla geliştirilmiş olduğuna yönelik kapsamlı çalışmayı "Edvâr Kitaplarında Usûl-i Cedîd: İç İçe Daireli Usûller" adlı makalemizde görmek mümkündür[3].
Nâyi Mustafa Kevserî'nin 3. İcadı:
Nâyi Mustafa Kevserî'nin üçüncü icadı "asıl" (temel, kök, gerçek) makamlar üzerinedir. Asıl makam edvar kitaplarında yegâh, dügâh, segâh ve çargâh olarak kabul edilmiş ve tüm edvar kitaplarına bu şekilde kaydedilmiştir. Kevserî ise mecmuası'nda makam isimlerini değiştirerek, bir nevi yenilik getirmiştir. Nâyi Mustafa Kevserî'ye göre dört asıl makam; yegâh, aşiran, ırak ve rast'tır.
Suret-i Makam-ı Asl budur-Mucid Kevserî Nayi Mustafa Efendi
Asıl makam dörttür, anasır-ı erbaya mutabıkdır. Anasır dörtdür, makam dahi dörtdür. Usûl-i darb dahi dörtdür. Asıl makam yegâh/1, aşiran/2, ırak/3, rast/4. Bu dört makamdan tevellüd iden makamat on altıncı derecede nihayet bulmuşdur. Yegâh'dan tiz hüseyniye varınca ve bu on altı makamın her iki temam makam beyninde bir ve iki nim yani yarım makam zuhur ider. Cümlesi otuz beş, otuz altı perde ider. Ve asıl makam bunlardır. Baki makamlara şube ve terkib tabir olunur.
Asıl makamların değişimi ile makamların burçlar ve dört unsur dağılımlarında da farklılıklar vardır. Yegâh makamı koç ve ateş, aşiran makamı yengeç ve toprak, ırak makamı terazi ve hava, rast makamı ise oğlak ve su ile ilişkilidir. Tüm bu bilgilere de Haşim Bey Mecmuası'ndan ulaşmak mümkündür.
Görüldüğü üzere Nâyi Mustafa Kevserî mecmuasına sadece zamanında kabul gören, kendisinde bir istinsahının olmasını istediği edvar kitaplarını kaydetmekle kalmamış kendi icadı, buluşu olan bilgileri de not etmiştir. İcadı olan her konunun derinlemesine çalışılması gerektiği aşikârdır.
Bir sonraki yazımız yine Kevserî Mecmuası'ndan. Nâyi Mustafa Kevserî'nin mecmuasının ilk sayfasına kaydettiği, Hekimbaşı Gevrekzâde Hafız Hasan Efendi'nin er-Ris'aletü'l-Mûsikiyye mine'd-Devai'r-Rûhanîyye adlı risalesinden alıntılar içeren, özet şeklindeki notunu irdeleyeceğiz. Şifa-bahş makamlar nelerdir? Bu soruya cevap arayacağız.
[1]Kevserî Mecmuası'ndan Haşim Bey Mecmuası'na kadar edvar kitaplarında düyek usûlü dört vuruştur. Haşim Bey "…düyek usûlü her ne kadar dört vuruştan ibaret ise de uzunluk kısalık yönünden sekiz vuruşa dahi uyarlanması mümkündür" açıklamasında da bulunmuştur.
[2]Terazi şeklinin tercihi Kantemiroğlu Edvarı'ndaki şu yazıyı hatırlatmaktadır: "…usûl musikinin terazisi ve endazesidir".
[3]Yalçın, Gökhan (2018). Edvâr Kitaplarında Usûl-i Cedîd: İç İçe Daireli Usûller. Bilig, Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi Sayı 85: 175-208.