Osmanlı/Türk Musikisi'nin en önemli iki üstadı kimdir diye sorulsa hiç düşünmeden Nâyi Osman Dede ve Nâyi Mustafa Kevserî derim. Bu düşüncemdeki temel neden sanırım, bu iki musikişinasın hem kendileri hem de eserleri hakkındaki bilgilerin bir sır gibi, hâlâ saklı olmasıdır… Hatta birçok musikişinas aşağıda linkini vereceğim videoyu izlediklerinde iki üstâd-ı mezbûra ait iki nadir nüshayı ilk defa gördüklerini söyleyecektir. Sanırım video izlenildikten sonra da benim ne hissettiklerim, böyle bir yazıyı neden kaleme aldığım daha iyi anlaşılacak ve bana hak vereceklerdir.
https://www.youtube.com/watch?v=Fu_GE4WEZiI
Musiki Dergisi'ndeki ilkyazımızda, ehli musikar'ın yazılı kaynaklarımızda yer verilen nasihat, öğüt ya da tavsiyelerine ilişkin neler söylediklerini özetlemiş, Kevserî'nin tavsiyelerine de göz atmıştık. Bu çalışmayı hazırlarken, Türk musikisi yazılı kaynaklarındaki tavsiyeleri araştırmak adına ulaşamadığım bir nüsha için 2008 yılında İstanbul'a, Nuruosmaniye Kütüphanesi'ne gitmiştim. Abdülkadir Meragi'nin "Şerh-i Kitâbu'l-Edvâr" adlı eserinin eki olduğunu öğrendiğim "Fevaid-i Aşere" bölümünü mutlaka görmeliydim. Çünkü nüshada on faydalı bilginin olduğu söyleniyordu ve mutlaka önemli tavsiyeler olmalıydı[1]. Konuyu da kütüphanedeki görevliye açıklamamla birlikte nerdeyse birkaç dakika sonra eseri önümde bulmam bir oldu. Yaklaşık beş yüz yıllık üstelik Abdülkadir Meragi'ye ait bu yazma eser ile aramdaki mesafe birkaç santimetre idi. Elimi değmediğim gibi nefes bile almıyordum. Bu nüsha üzerinde, bu şartlarda çalışmam zaten mümkün olamazdı. Ama bu nüshayı görmüştüm, artık gözlerim açık gitmeyecektim.
Haşim Bey Mecmuası ile ilgili olarak yaptığım çalışmada ise bu kadar şanslı değildim. "Haşim Bey Mecmuası'nın Kaynakları" üzerinde çalışırken daha önce de bahsetmiş olduğum birçok alıntının Kevseri Mecmuası'ndan yapıldığını tahmin edebiliyor, fakat nüshayı göremediğim için çalışmayı maalesef bekletmek zorunda kalıyordum. Eserin mikrofilminin Ankara Milli Kütüphane'de olduğunu tespit ettikten sonra çalışmayı tamamlayabilmiştim. Çalışmayı tamamlayabilmekten çok eseri (mikrofilmi de olsa) gördüğüm için çok mutluydum, artık gözlerim açık gitmeyecektim.
Nâyi Osman Dede'nin defteri de bir sır olarak beklemektedir. Sayın Nilgün Doğrusöz'ün bu konudaki çok önemli çalışmaları ve benim naçizane çırpınışlarımla bu defterden ancak üç ya da dört eser gün yüzüne çıkmış oldu. TRT INT'nin bir belgeselinde[2] Yavuz Yekta Bey'in elinde tuttuğu ve birkaç sayfasını gösterdiği, Nâyi Osman Dede'nin defterinden zorla okuyabildiğim birkaç sayfası üzerine bir makale hazırlamıştım[3]. Bir araştırma bu kadar zor olmamalıdır diye düşünüyorum. Nâyi Osman Dede'nin icadı olan harf müzik yazısının tüm detaylarıyla ortaya çıkarılmasının, tanıtılmasının, kaydettiği eserlerin her türlü ortamda kullanılmasının hem musikişinasların hem de müzikologların en tabii hakkı olduğunu düşünüyorum. Bu kültürel mirasların, "antikaların" özel arşivden, kütüphaneden çıkarılarak bir an önce tüm araştırmacıların görmesine, inceleyip araştırmasına açık hale getirilmesini istiyorum. Üzerinde çalışamamaktan değil, bir kez dahi göremeden, gözlerim açık gitmekten korkuyorum.
Ne mutlu ki Kevserî Mecmuası üzerine artık çalışma yapabiliyoruz. Biz de Kevserî Mecmuası'nı en küçük detayına kadar incelemeye, tanıtmaya devam edeceğiz. Bir sonraki yazımızda musikinin "Dört Kavlî"ni ele alıyoruz. Nâyi Mustafa Kevserî'ye göre ilmi musikinin dört kavli vardır ki hiç birisi unutulmamalı, devamlı hatırda tutulmalıdır.
[1] 2008 yılından 2018 yılına kadar bu nüsha üzerinde çalışılmamış, yayınlanmamıştı. Sayın Recep Uslu'nun "Meragi'nin Son Müzik Eseri Zevaid-i Fevaid-i Aşere" çalışması ve yayını ile bu anlamda önemli bir eksiklik giderilmiş oldu.
[2]Linkini verdiğimiz video belgeselin sadece Kevseri Mecmuası ve Nâyi Osman Dede'nin defterinin gösterildiği bölümüdür.
[3] Makale için: https://dergipark.org.tr/download/article-file/546850