"Divan edebiyatı şairlerinin şiirlerini topladıkları eser" (TDK) olarak bilinen divan, müzikologların da sıkça karşılaştıkları terimlerden birisidir. Çünkü bazı edvar sahibi, mecmua ya da musiki risalesi müellifi olan musikişinaslar aynı zamanda divan sahibi şairdirler. Bazı divan sahibi şairlerin de eserlerinde ustaca musiki terimlerini kullandıkları, bir kısmının aynı zamanda musikişinas oldukları bilinmektedir. Örneğin divan edebiyatının en büyük şairlerinden biri olarak kabul edilen Fuzûlî'nin ney, def, çeng, ud, tanbur, kanun gibi altı farklı mûsiki aleti ve (mutrip) icracılar ile münazaraya giriştiği Sâkinâme (Heft-câm) adlı eserinde en basit anlamda döneminin (on altıncı yüzyıl) çalgı isimlerini zikreder. Örneğimizi Nâbi, Şeyh Galib, Nedim gibi büyük şairler ve eserleri ile çoğaltabiliriz.
Divan sahibi şairler içerisinde Akovalızâde Hâtem Efendi'nin önemli bir yeri olduğunu[1], Nâyi Mustafa Kevserî'nin Akovalızâde'nin bir edvarının olduğunu mecmuasında birkaç kez zikrettiğini[2] dile getirmiştik. Kevserî, Akovalızâde Hâtem Efendi Edvarı'ndan hatırı sayılır ölçüde, ilk defa karşılaşılan ve çok önemli konular olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğimiz alıntılar yapmıştır[3].
Kimdir Akovalızâde Hâtem Efendi?
Akovalızâde Ahmed Hâtem Efendi (ö. 1755) Türkçe, Arapça ve Farsça şiirler yazmış, farklı alanlarda eserler vermiş, aynı zamanda dönemin tasavvuf hayatında etkili olmuş divan sahibi şairdir. Doğum yeri bugün Sancak bölgesi sınırları içinde yer alan Yenipazar (Novi Pazar) şehrine bağlı Akova’dır. Babası Osmanlı Devleti’nde çeşitli görevler yapmış, 1171’de (1757) Rusya’ya sefir olarak tayin edilmiş ve bir sefâretnâme kaleme almış olan şair Akovalı Şehdî Osman Efendi’dir. Hâtem şiirlerinde halk inançları, halk âdetleri, gelenek ve görenekleriyle ilgili unsurlar, atasözleri, tarih kıtaları, gazel kasideleri ve muammalar da vardır. Şiirlerinde dinî ve tasavvufî mazmunlara fazlaca yer vermiştir. Ahmed Hâtem dil, edebiyat, dinî ilimler ve matematik alanlarında da eserler kaleme almıştır. İbnü’l-Hâim’in matematiğe dair el-Lümaʿına şerh yazması kendisinin çok yönlü bir âlim olduğunu göstermektedir. Ayrıca güçlü bir mûsiki kültürüne sahiptir. Divanında mûsiki usul ve makamlarından bahseden bir kasidesi, mûsiki terimleriyle ilgili bir gazeli, bağımsız beyit ve kıtaları, üç de şarkısı vardır[4].
Nâyi Mustafa Kevserî'nin Akovalızâde Hâtem Efendi'nin divanından da alıntı yaptığı tespit edilmiştir. Hâtem'in musiki terimleri ve deyimleri ile dolu bâlâda zikr olunan gazelini mecmuasına kaydetmiş ve başlık olarak da şairin ismini vermekle yetinmiştir. Mezkûr gazel şöyledir:
AKOVALI HÂTEM EFENDİ
Hazer kim tel kırar vâdîlerinde zülf-i santûrun
İki telli hatunla bâğlama uşşâk-ı rencûrun
Ser-i zühhâda çal neyzen asâ-yı nâyı ben şimdi
Girift-i pençe-i kânûnıyam bir şâh-ı mansûrun
Tulum gibi çığırtma şeyh efendi şûh-ı bulgârî
Kudûm-i vaslını çal pâreletme râz-ı mestûrun
Düdüksün hem-nefîr-i mahremân-ı işret olmazsun
Efendi perdesizdir sûrne-i minkâr-ı menkûrun
Kara düzen virür mi kadr-i miskâl âşık-ı zâde
Bozukdur kâr-sâz-ı erganûnı çerh-i pür-şûrun
Gelince meclise ol âfitâb-ı mağribî Hâtem
Açıldı perde-i şarkîsi şîven-gâh-ı tanbûrun (Kevserî, v. 211a).
Hâtem Efendi gazelinde santur, bağlama, ney, girift, kanun, şahmansur, tulum, kudüm, düdük, miskal, bozuk, erganun ve tanbur gibi Osmanlı/Türk musiki ve Batı musikisi çalgılarının yanı sıra tel, neyzen, uşşak gibi bazı terimleri de kullanmaktadır. Nâyi Mustafa Kevserî, Hâtem Divanı'nda dokuz beyitlik olan bu gazelinin altı beyitini kaydetmekle yetinmiştir. Diğer beyitlerinin de musiki terimleri ile dolu olmasının yanı sıra diğer birçok şiirinde de musiki terimlerini bolca görmek mümkündür. Akovalızâde Hâtem Efendi'nin divanında bulunan "Fihrist-i Makâmât u Usûlât Ber-Vech-i Îmâ vü Rumûzât" başlıklı kasidesinin "Fihrist-i Makamat" örneklerinin en önemlilerinden birisi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Edvar sahibi bir şairin divanının, musiki terimleri ile dolu olması şaşırtıcı olmasa gerek.
Bir sonraki yazımızda Nâyi Mustafa Kevserî'nin mecmuasının iki sayfasına özenle çizdiği, makamların ve yıldızların insanlar üzerinde hangi saatlerde tesir ettiğini gösteren "sa'atnâme" başlıklı cetvelini ele alıyoruz. Saatnâme olarak bilinen diğer eserlerden farklı olarak bu cetvelde haftanın yedi günü, yedi gezegen ve on iki makamın, gece ve gündüz vakitlerinin hangi saatlerinde etkili olduğu açıkça gösterilmiştir, vesselam.
[1] Daha detaylı bilgi için: https://dergipark.org.tr/download/article-file/156791
[3] Bu konu ile ilgili ilk ve kapsamlı çalışma tarafımızdan yapılmıştır. "Bir XVIII. Yüzyıl Osmanlı/Türk Musikisi Yazılı Kaynağı: Akovalızâde Hâtem Efendi Edvârı" başlığındaki bu makale Bilig Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi'nde 2016 yılında kabul edilmiş olup hâlen basım sırası beklemektedir.