Kitabu İlmi'l-Musiki alâ vechi’l-Hurûfât [Kitabu İlmi'l-Musiki] adlı eserde kullanılan harf notası kimin icadıdır? Sorusunun cevabına önceki yazılarımızda "İlk defa kim tarafından Dimitri Cantemir'e atfedilmiştir?" sorusuna cevap arayarak ulaşmaya çalışmıştık. Her ne kadar ilk olarak Rauf Yekta Bey'in atfettiği görülse de bu düşünceye iten Dimitrie Cantemir ve ondan da önce Rahip Toderini'nin yazılarıdır.
İşkodralızâde Hasan Hakkı Paşa'nın Kevserî Mecmuası'nı Rauf Yekta Bey'e verdiği 1892 yılından itibaren, Rauf Yekta Bey'in bizim sorduğumuz soruları kendisine de sorduğu ve bu amaçla araştırma yapmaya başladığı anlaşılmaktadır. Dimitrie Cantemir kimdir? Sorusu ile başlayan araştırmada, aslında sadece musikişinas Kantemiroğlu'nu araştırıyordu Rauf Yekta Bey. Çünkü, Kantemiroğlu'nun sadece musikişinas olduğunu zannediyordu. Bu amaçla araştırması esnasında Rahip Toderini'nin "Türklerin Edebiyatı" (1789) adlı kitabından Cantemir'in müverrih olduğunu, "Devlet-i Osmâniyye'nin dört cild üzerine bir de tarihini yazdığını öğreniyor" ve mezkûr kitaptaki biyografisine de bu vesile ile ulaşıyordu[1]. Osmanlı Tarihi kitabından sonra Rauf Yekta Bey, Kevserî Mecmuası'nın asıl kaynağının Kitabu İlmi'l-Musiki ve bahsettiği nota yazısının da elindeki mecmuada yazılı olan harf yazısı olabileceğini, kendi deyimiyle "zannetmiştir". Rahip Toderini'nin Türklerin Edebiyatı başlıklı kitabındaki cümleler ile Kantemiroğlu'nun cümleleri benzerdir. Bu benzerlik Toderini'nin Osmanlı Tarihi kitabından haberdar olduğu, biyografiden alıntı yaptığını söyleyebilecek kadar benzerdir. Fakat Toderini, Cantemir'in Ta'rîf-i ilm-i mûsikî alâ vech-i mahsûs adlı bir eserinin de olduğu bilgisini eklemesi ile Rauf Yekta Bey'de bazı soruların cevap bulmasına, daha doğrusu sonuca ulaşmasına vesile olduğunu tahmin edebiliyoruz.
Öncelikli olarak Dimitrie Cantemir'in "The History of the Growth and Decay of the Ottoman Empire[2]" adlı Osmanlı Tarihi kitabındaki yazısını hatırlayalım. Dimitrie Cantemir, İstanbul'da bulunduğu yıllarda kimlere dersler verdiğini, icadı olan bir notadan ve telif ettiği küçük bir kitaptan şu şekilde bahsetmektedir:
"…Ralaki Evpragiotis adlı İstanbullu soylu bir Rum'la birlikte musikinin bazı kısımlarında özellikle de nazariyatta ve daha önceleri Türklerce hiç bilinmeyen ve benim icadım olan musikiyi notalarla ifade etme yöntemi gibi konularda benden öğrenim gördüler… musiki sanatı hakkında Türkçe küçük bir kitap yazdım ve halen padişah bulunan II. Ahmed'e sundum […J'ai compose un petit livre en turc, contenant l'art de la musique; je l'ai dedie au present empereur Achmet II…)[3]. Öğrendiğime göre müzikseverler bu kitapçıkta ortaya attığım kurallardan bugüne değin yararlanmaktadırlar… Fakat Allah bana uzun ömür ve sağlık verirse, bu sanat hakkında Doğu dünyasının yöntem ve anlayışına göre başka bir yapıtta inceleyeceğim[4]".
Dimitrie Cantemir'in bu yazısında bir nota yazısı icat ettiği, Türkçe küçük bir kitap yazdığı, Sultan II. Ahmet'e sunduğu ve musiki nazariyatı ile ilgili başka bir kitap daha yazmayı düşündüğü de anlaşılmaktadır. Dimitrie Cantemir, telif ettiği kitapçıkta ortaya attığı kurallardan musikişinasların halen yararlanmaya devam ettiğini söylemektedir. Bu bilgileri aynı kitaptan okuyan Rahip Toderini de İstanbul'a gelip kütüphaneler arasından ve çeşitli musiki ortamlarından araştırarak, kuvvetle ihtimaldir ki zamanın musikişinaslarına sorarak Cantemir hakkında bilgi toplamaya çalışmıştır (1781-1786). Rahip Toderini 1787 yılında yayınlanan Türklerin Edebiyatı adını verdiği kitabında Dimitrie Cantemir ile ilgili olarak şu bilgileri kaydetmiştir:
"Bilgin Prens Kantemir 1691'den itibaren sazlarla Türk musikisi öğrenmeye başladı… musiki üstüne Türkçe olarak bilimsel bir eser yazdı eserini Sultan II. Ahmed'e sundu. Kantemir "bu sanatı öğrenebilmek için her yerde bu kitabdan yararlanıldığını duyuyorum" diyorsa da bu eser bu gün çok zor bulunabilen kitaplardandır. Kantemir'in benim bulduğum Türkçe yazılmış, başında önsözü bulunmayan, herhangi bir kimseye sunulmamış olan el yazması nüshası "Ta'rîf-i ilm-i mûsikî alâ vech-i mahsûs" yani musiki biliminin ayrıntılı bir açıklaması adını taşıyordu. Türkler notayı Kantemir'e borçludur, çok az bulunabilen ufak bir kitapta bestelerini verdiği Türk havalarına notayı ilk kez o uygulamıştır. Her zaman zevkle dinlenilen bu eserler "Kantemir Havaları" diye anılır… bu kitapta da Türkçe harflerle sayılardan oluşan notalar gördüm… Üstelik İstanbul'da bestelerken kendine göre işaretler, notalar kullanmaya alışmış, ama bunları sadece eseri hatırlayabilmek için kullanan büyük musiki üstadları da görebilirsiniz[5]…"
Toderini'nin yazısında Cantemir'in Türkçe bir kitap yazarak Sultan II. Ahmet'e sunduğunu, Türklerin notayı bilmediğini ve ilk defa Türk musikisi eserlerini harflerden ve sayılardan oluşan notalarla Cantemir'in kaydettiği ve bu nedenlerden dolayı Türklerin Cantemir'e borçlu olduğunu belirtmektedir. Rahip Toderini'nin bu övgü dolu yazılarının yanı sıra kitabının zor bulunduğunu ve Ta'rîf-i ilm-i mûsikî alâ vech-i mahsûs adlı önsözü olmayan bir kitabına ulaştığını, ayrıca bestelerini kaydettiği küçük bir kitap daha gördüğünü belirtmektedir. Toderini İstanbul'da bulunduğu yıllarda bazı musiki üstadlarının kendilerine has nota kullandıklarını da görmüştür. Toderini'nin yine Dimitrie Cantemir'in Osmanlı Tarihi kitabından alıntı yaptığı anlaşılan bu yazısında "Ta'rîf-i ilm-i mûsikî alâ vech-i mahsûs" adında bulmuş olduğu bir kitap dışında yeni bir bilgi de yoktur. Bulduğu nüshanın ve nota yazısının nasıl olduğu hakkında bir bilgi de vermemiştir. Toderini'nin gördüğünü söylediği diğer nota mecmuası da kendi bestelerinin olduğu küçük bir kitaptır. Üstatların kullandıkları özgün nota yazılarının ise Nayi Osman Dede'nin kullandığı türden harf yazıları olabilir. Üstelik "bu kitapta da Türkçe harflerle sayılardan oluşan notalar gördüm" ifadesi çok olağan dışı bir ifade, ayrıcalık ya da ayırt edici bir özellik de değildir. Urmevi'den Nâyi Osman Dede'ye ve hatta Abdülbâki Nâsır Dede'ye kadar kullanılan tüm ebced ya da harf notaları, zaten harfler ve sayılardan oluşmaktaydı.
Rahip Toderini'nin kitabında zikretmiş olduğu Ta'rîf-i ilm-i mûsikî alâ vech-i mahsûs [Tarifu ilmil-musiki ala veghi machus] başlığı Kitabu İlmi'l-Musiki alâ vechi’l-Hurûfât adlı eseri sadece çağrıştırmamakta aynı zamanda eser içerisinde bu başlıkta bir bölüm de bulunmaktadır. Fakat yazının içeriği belli değildir. Belirtilen sadece "musiki biliminin ayrıntılı bir açıklaması" üzerine yazılmış bir kitap olduğudur. Bütün edvar kitaplarının konusu da budur zaten. Toderinin kitabının yayınlanmasından yaklaşık yirmi yıl sonra büyük bir kısmı Kevserî Mecmuası'ndan istinsah olan bir yazma eserin (T 1856) bir bölümünün "Kantemiroğlu Edvarı" olduğu açıkça beyan edilmektedir[6]. Toderini'nin görmüş olduğu nüshanın da bu eser olması kuvvetle ihtimaldir.
Dikkat edilecek olursa Dimitrie Cantemir hakkındaki bilgileri sadece Cantemir'in telif ettiği Osmanlı Tarihi adlı kitabından ve Rahip Toderini'nin Türklerin Edebiyatı adlı kitabından öğreniyoruz. Zira yukarıda belirttiğimiz risale dışında gerek on sekizinci yüzyılda gerekse de on dokuzuncu yüzyılın sonlarına kadar hayatı ile ilgili bilgiler şöyle dursun ne Dimitrie Cantemir ne de Kantemiroğlu ismi ile karşılaşmıyoruz. Yazımızın başına dönecek olursak Rauf Yekta Bey de zaten birkaç Kantemiroğlu bestesinde ve özellikle nihavend bestesi ile adı dikkatini çeker hale geliyor. Daha önce de belirttiğimiz gibi Kitabu İlmi'l-Musiki adlı eserin nüshaları olarak bilinen diğer yazma eserlerde de herhangi bir isim yoktur.
Bir sonraki yazımızda yabancı gezginlerin Kantemiroğlu hakkındaki notlarını irdelemeye ve Rauf Yekta Bey'in görüşlerini aktarmaya devam edeceğiz, vesselam.[7][8]
[1] Rauf Yekta (1912). Şark Mûsikîsi-Kantemiroğlu, Şehbâl Dergisi, syf. 52, s. 82.
[2] Eser 1734'te İngilizceye, 1743'te Fransızcaya, 1745'te Almancaya çevrilerek yayınlanmıştır. Detaylı bilgi için bkz: Bülent AKSOY (2003). Avrupalı Gezginlerin Gözüyle Osmanlılarda Musiki. İstanbul: Pan Yayıncılık, syf. 276.
[3] Metninde geçen "petit [küçük] ve "Sultan Ahmed II" ibarelerinin daha iyi görülmesi açısından orijinal yazısını da aynen aktarmayı uygun bulduk.
[4] Cem Behar (2017). Kan Dolaşımı, Ameliyat ve Musiki Makamlar. İstanbul: Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, s. 191-192. Ayrıca Rauf Yekta Bey'in, İlhami Gökçen'in Türkçe, Fransızca ve İngilizce çevirileri için: İlhami Gökçen (2007). Rauf Yekta-Fransızca Musiki Yazıları. Ankara: Ürün Yayınları, s. 32-33.
[5] Bülent AKSOY (2003). Avrupalı Gezginlerin Gözüyle Osmanlılarda Musiki. İstanbul: Pan Yayıncılık, syf. 336-337.