Bişnev ez [in] ney çün şikâyet mî-küned
Ez cüdâyihâ hikâyet mî-küned
Mevlânâ-Mesnevî
Mesnevî denildiğinde ilk olarak Hz. Mevlânâ'nın on beş yılını verdiği, dini, tasavvufi bilgileri ve yaşadığı yılların anlayış ve tavırlarını konu edindiği, yaklaşık yirmi altı bin beyitten oluşan eseri akla gelir. Mesnevî'nin yüzlerce yazma nüshası, yüze yakın baskısı ve kırkı aşkın şerhi bulunmaktadır (Karaismailoğlu, 2013, 35)[1].
Nâyi Mustafa Kevserî de mecmuasının bazı sayfalarında nesih (v.5b) ve ma'kılî hattı ile yazılı (v. 35b) "Yâ Hazreti Mevlânâ" yazılarının dışında Mesnevî'den beyitlere de yer verdiği görülür. Kevserî diğer alıntılarında olduğu gibi bu alıntılarında da kaynak ismine yer vermez. Fakat Mesnevi'den mecmuasının ilk sayfalarına kaydettiği üç beyite başlık olarak "Hz. Mevlânâ'nın manzum sözlerinden" notu düşerek alıntının, Mevlânâ'ya ait olduğunu belirtmekle yetinmiştir. Mezkûr üç beyit şunlardır:
NUTKU HAZRET-İ MEVLÂNA
Nay hâdis-i rah-i pür-hun mî küned
Kıssahâyı aşk-ı mecnun mî küned
Nay harif-i her ki ez yârî bürid
Perdahâyeş perdahâyı mâ derîd
Hem çü nay zehri vü tiryâkî ki dîd
Hem çü nay dem-sâz ü müştâkî ki dîd (Kevserî, v. 5a).
Hz. Mevlana'nın Mesnevi'sinde on üçüncü sırada yer alan beyit ilk sırada, on birinci ve on ikinci beyitler de ardından kaydedilmiştir. Nâyi Mustafa Kevserî'nin özellikle bu beyitleri mecmuasına kaydetmesinin nedeni ne olabilir? Kevserî'nin bu beyitleri ney ile ilgili olmasından dolayı seçtiği söylenebilir. Beyitler içerisinden özellikle üç beyiti seçmesinin bir diğer nedeni de anlamları olabilir. Bu beyitler üzerine yapılan çeşitli çalışmalara bakıldığında kısmen manzum ya da mensur tercümelerinin şu şekilde yapıldığı görülür:
HAZRET-İ MEVLÂNA'DAN NUTUK (Manzum Sözler)[2]
13 Ney kanlı yolu anlatıyor; Mecnun'un aşk hikâyelerini anlatıyor.
11 Ney, dostundan ayrılanın arkadaşıdır. Perdeleri, bizim perdelerimizi yırttı.
12 Ney gibi bir zehir ve bir panzehir kim gördü? Ney gibi dost ve istekli kim gördü? (Mevlânâ, 2013, 47)1.
Bu yazımızda Mesnevî'nin bu beyitlerinin sadeleştirilmiş metninin dışında, şerhi konusuna girmeyeceğiz. Zira Abdurrahman Camî'nin Mesnevî'nin sadece iki beyiti üzerine yazdığı, yüz on beş beyit ve mensur parçalardan oluşan "Şerh-i Dü Beyt" adlı eseri düşünüldüğünde bunun neredeyse imkânsız olduğu anlaşılacaktır.
Nâyi Mustafa Kevserî Mesnevi'nin dışında Hz. Mevlânâ'nın sohbetlerinden de bazı alıntılar kaydetmiştir. Bu türden alıntılarda ise başlık olarak "Hazret-i Mevlânâ" yazmayı tercih etmiştir:
"Hazreti Mevlana
Fukarâsı cem' olur musâhabet iderler. Buyurdular ki: Allah aşkına Allah aşkına. Birbirimiz ile ittifâk ve ittihâd üzere cem' olun. Zira Resûlallah buyurur: "ﺍﻟﺠﻣﺎﻋﺘ ﺭﺤﻣﺔ ﻭﺍﻠﻔﺭﻗﺔ ﻋﻧﺍﺏ (El-cemaate rahmete ve’l-fırkate azab)[3]"
Nâyi Mustafa Kevserî'nin musikinin dışında not olarak kaydettiği nadir notlardan birisi olan bu yazıda Hz. Mevlana birlik içinde, uyum içinde yaşamanın önemini anlatmakta ve Peygamberimizin bir sözü ile görüşünü desteklemektedir. Hz. Peygamber (s.a.v) bu sözünde kısaca "toplu olmakta rahmet, ayrı kalmakta azap vardır" demektedir.
Mesnevi'den beyitleri inceledikten hemen sonra şu soru akla gelmektedir: Kevserî Mecmuası'nda Hz. Mevlânâ'nın diğer önemli eseri olan Divan-ı Kebir'den de alıntılar var mıdır? Kevserî Mecmuası'nda Divan-ı Kebir'den de iki beyit ile karşılaşılmaktadır. Bu beyitlerin ise çevirileri şöyledir:
"Benim gizlide Cebrâîl-i Emîn’den başka bir Cebrâîlim var[4]"
"Sus, bir an artık; izin olsaydı, İhvân-ı Safâ’nın kulağına kimsenin söylemediği sırrı söylerdim[5]" (Kevserî, vr. 217a).
Bir sonraki yazımız da yine Kevserî Mecmuası'ndan… Mecmuada görülen mühürler, imzalar ve bu mühür ve imzalara ilişkin notlar nelerdir? Bu soruya cevap arayacağız. Bilindiği gibi mecmuada diğer edvarlara, mecmualara ya da risalelere nazaran dikkat çekecek kadar mühür basılmış, imza atılmış ve sah çekilmiştir. Sebeplerinin neler olabileceğini araştıracağız.
[1] Mevlânâ (2013). Mesnevî (Türkçesi: Adnan KARAİSMAİLOĞLU). Ankara: Akçağ Yayınları.
[2] Beyitlerin farklı bir çevirisi ise şu şekildedir (Mevlâna Celâleddin Rûmî (2014). Mesnevi-i Şerif (Tercüme: Veled Çelebi İZBUDAK). Ankara.):
Ney, kanla dolu olan yoldan bahsetmekte, Mecnun aşkının kıssalarını söylemektedir.
Ney, dosttan ayrılan kişinin arkadaşı, haldaşıdır. Onun perdeleri, perdelerimizi yırttı.
Ney gibi hem bir zehir, hem bir tiryak, ney gibi hem bir hemdem, hem bir müştak kim gördü?
[3]Alıntıda kullanılan kelimeleri Kevserî Mecmuası'nda kullanılan harflerle, olduğu gibi yazarak asıl metnin dışına çıkmamaya gayret ettik.
[4] Mevlânâ, Divan-ı Kebir, 1755/5.
[5] Mevlânâ, Dîvân-ı Kebîr, 11/11.