Nâyi Mustafa Kevserî, mecmuasının neredeyse son sayfalarını yine musikinin dinen uygunluğuna yönelik rivayet edilen hadislere ayırmıştır. Bu hadislerin ilki için atılan başlık "Enceşe"dir.
Rivayet edilen hadisten edindiğimiz bilgiye göre Enceşe, "abd-i siyah" olup Arap edebiyatında önemli bir yeri olan ve “hidâ” (hudâ) denilen deveci ezgileri söyleyerek harem-i humayun'un develerini yöneten bir kılavuzdur. Hadiste olay Veda Haccı yolculuğu esnasında gerçekleşmekte Hz. Peygamber (sav) ile birlikte eşleri, Enceşe ve Ümmü Süleym bulunmaktadır. Mezkûr hadis:
ENCEŞE ( (ﺍﻧﺠﺷﮧ
Bir abd-i siyah [siyahi kul] olub hacc-ı veda senesi harem-i humayun develerini, faid ve sayık[1] olmak üzere ana tefvîz buyurulmuşdu. Hoş elhan olmağla develeri teşvik içün hudâ-h'ân ve nağmekar olurdu. Üştürân dahi onun istimâ'ıyla ser-keşân olub hareket-i zaile onlarda hasıl olurdu. Bir gün develer ziyadece harekete geldiklerinde Hazret-i Serdar-ı Kevneyn aleyhisselatu vesselam develer üzere mahfelerde[2] olan zenan belki zahmet ve sıklet çeküb bir yerleri ağrıyub veya havf ideler deyu "ruveyden ya Enceşe ve rıfkan bil-kavarire[3]" buyurdular. Yani "şişeleri kırarsın yap yap nağmekar ol ki develer dahi pek harekete gelmeyeler ki züccâceye müşabih olan zu'afâ-yı nisvân belki bir kederle tekeddür ideler" deyu buyurdu ve bir rivayette "Ya Enceşe ruveyden sevkak bil-kavarîr" ve rivâyet-i uhrâda diyecek "Ya Enceşe ruveyden sevkak bil-kavanir[4]" buyurmuşlardır ki meâllari birdir. Evvela nisvânda Ümmü Süleym dahi beraber idi deyu istîâbda musarrahtır (Kevserî, vr. 222a).
Alıntıda yer verilen üç rivayet (meâlleri birdir) kısaca şu şekilde özetlenebilir:
Enes b. Mâlik anlatıyor: Veda Haccı yolculuğu esnasında Ümmü Süleym Hz. Peygamber'in (sav) eşleriyle beraberdi. Enceşe isimli bir kılavuz onların develerini yönlendiriyordu. Develer aşırı derecede hareketlenmeye başlayınca Hz. Peygamber (sav) ona şöyle seslendi: Ya Enceşe nağmekâr olmaya devam et, ezgiler okumaya devam et ki develerin hareketleri yavaşlasın. Başka bir rivayete göre Enceşe söylediği ezgilerle develeri hızlandırınca "Ya Enceşe, kristalleri taşırken yavaş ol[5]" buyurdu. Anlaşılacağı üzere Hz. Peygamber (sav) Enceşe'nin nağmekâr olmasına, ezgiler okumasına karşı değildir. Develerin aşırılaşan hareketlerinden dolayı zenan (kadınlar) zahmet çekmesin, bir yerleri ağrımasın diye yavaş[6] okumasını buyurmuştur.
Mezkûr hadis üzerine yapılan çalışmalarda farklı açılardan incelemeler ve değerlendirmeler yapıldığı görülmüşse de musikinin dinen uygunluğu açısından ele alınan neredeyse tek Türkçe kaynağın Müstakimzâde Süleyman Sadeddin'in Şerh-i İbarat adlı eseri olduğu görülmüştür. Adından da anlaşılacağı üzere eser (Şerh-i İbarat/İbarelerin Açıklaması) Abdulgani Nablusi'nin el-Ukudul-lü'lü'iyye fi Tariki's-Sadetil-Mevleviyye adlı eserinin şerhidir. 1685 yılında telif edildiği bilinen eserin birkaç şerhi daha vardır. Cümleler bakımından karşılaştırıldığında ise Nâyi Mustafa Kevserî'nin alıntıyı Şerh-i İbarat adlı eserden yaptığı ya da ana kaynağın bu eser olabileceği anlaşılmaktadır. 1182 (1768) yılında şerh edilen Şerh-i İbarat adlı eserin Kevserî Mecmuası'nın da telif edildiği tarihlere işaret edeceği düşünülmektedir. Son sayfalarda bulunduğunu belirttiğimiz alıntılar mecmuanın da bu tarihten (1768) daha sonra tamamlanmış olma ihtimaline işaret etmektedir.
1864 tarihinde yayınlanan Haşim Bey Mecmuası'nda da Kevserî Mecmuası'ndan direk yapılan birçok alıntının yanı sıra "Enceşe" alıntısının kısmen yapıldığı görülür. Haşim Bey mezkûr hadisi farklı anlamda [bize göre yanlış] yorumlayarak sahih olmadığını belirtme ihtiyacı duyduğu anlaşılmaktadır:
Ve bir edille dahi istib’âdde [olanaksız görme] musarrah [apaçık] olan ehâdîs-i nebeviyyeden (Hz. Peygamber'e ait hadisler] haccül veda senesi Enceşe[7] hazretlerine hitab-ı izz ü südûr buyurulmuştur ki refıkle teganni idüb develere ziyade tesirinden harekete gelüb içinde olan harem-i hümayun hazreti nebeviyyenin rahatsız olmamaları tenbih buyurulmuştur (Haşim, 1864, 48)[8].
Bir sonraki yazımızda da Kevserî Mecmuası'nın son sayfalarını incelemeye devam ediyoruz. Nâyi Mustafa Kevserî'nin Ebu'l-Ferec Ali-i Isfahanî'ye ait "Kitab-ı Egânî"den İmâm Mâlik'in musikinin dinen uygunluğunun ispatına yönelik kaydettiği, "İmâm Mâlik'in Nağmeyi Ta'limi" cümlesi ile başlıklandırdığı bölümünü inceliyoruz. Kısaca konumuz "Kevserî Mecmuası'nda Kitâb-ı Egâni, Kitâb-ı Egâni'de İmâm Mâlik"tir, vesselam.
[1] "…Ka'id ve sabık…" (Karagöz, Ensar. 2019. Şerh-i İbarat Mevlevilik, Musiki ve Sema-Müstakimzâde Süleyman Sadeddin. İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. s.84).
[2] Devenin üstüne konulan bir nevi sepet.
[3] Oldukça yavaş ya Enceşe şişe taşırmışçasına yavaş ol.
[4] Ya Enceşe şişe taşırmış gibi yavaş ve yumuşak ol.
[5] (M6039 Müslim, Fedai, 72) (Hadislerle İslam, s. 295).
[6] Burada "yavaş" ile tempo değil, ses şiddetinin hafif olması kastediliyor olmalı.
[7] Haşim Bey Mecmuası'nın taş baskı olması nedeniyle olsa gerek "Enceşe" ismi "Ebahşe" olarak okunmuştur.
[8] Yalçın, Gökhan (2016). 19. Yüzyıl Türk Musikisinde Hâşim Bey Mecmuası-Birinci Bölüm: Edvâr. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları.