Kitabu İlmi'l-Musiki alâ vechi’l-Hurûfât adlı eserin müellifinin kim olduğuna dair herhangi bir not düşülmemiş olmasına karşın, nota mecmuası bölümünde kayıtlı besteler arasındaki bazı saz eserlerinin Kantemiroğlu'na ait olduğu notu düşülmüştür. Atfedilen eserlerin Kantemiroğlu'na ait olup olmadığına ilişkin aşağıda linki verilen makalenin incelenmesini tavsiye ediyorum:
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/912656
İlgili makaleyi özetleyecek olursak;
1. Kitabu İlmi'l-Musiki'nin nota mecmuası bölümünde Kantemiroğlu'na ait olduğu îmâ edilen eserlerin başlıkları incelenmiş ve besteci isminin sonradan eklendiği görülmüştür. Kantemiroğlu'nun kendi bestelerinde rahatlıkla ismini yazacağı tahmin edilmektedir. Bu nedenle ilk etapta bu eserlerin ona ait olmadığı şüphesini uyandırmaktadır.
2. Kitabu İlmi'l-Musiki'de verilmiş olan makam tanımları ile incelenen saz eserlerinin seyir özellikleri karşılaştırıldığında ciddi farklılıklar görülür. En önemli farklılığın ise karar perdelerinde olduğu, kimi eserlerde ise makamı oluşturan bazı perde seslerinde farklılıklar olduğu görülmüştür.
Bu denli ciddi farklılıklar, yani nazari açıdan verilen makam bilgileri ile eserlerin seyir özelliklerinin örtüşmemesi, bestekâr ile kitabın müellifinin aynı kişiler olmayacağına/olamayacağına işaret eder. Örneğin, Kitabu İlmi'l-Musiki'de nühüft, bestenigâr ve dügâh/uşşak makamlarının açıklamaları ya da icrası konusunda tartışmalar olduğuna dikkat çekilir. Üstelik müellif, "akıl dışı" makam tarifleri yapıldığını şu cümleler ile vurgular:
"…daha nice beyhude ve akıldan hariç sözler aralarında şayi ederler. Ol ecilden hakîr bu makule [çeşit] kimselerin muhtelit ve müşevveş [belirsiz, karışık] güftelerine [sözlerine] çok taaccüp edip [şaşırıp] bu makamı-ı muazzam ve kayyamın [kıymetli] tarifini bilmediklerine hayrân kalırım[1] [hayret ederim]"
Bu sözleri kitabına kaydeden müellifin, "akıl dışı" olarak belirttiği, "şaşırdığı" ve hatta "bilmediklerine hayran kaldığı" makam tarifinde bir eser yazmış olması beklenemez. Fakat bu "akıl dışı" tarife uygun olarak bestelenen bir eser de Kantemiroğlu'na atfedilmiştir.
Bu durumda şu cümleyi kurmakta imtinâ etmeye gerek yoktur: Atfedilen eserler Kantemiroğlu'na ait ise Kitabu İlmi'l-Musiki'nin müellifi Dimitri Kantemir olamaz. Zira Rauf Yekta Bey, Kantemiroğlu'nun bestekâr olduğuna ve meşk ile intikali sağlanmış bazı eserlerinin olduğuna dikkat çekmektedir. Rauf Yekta Bey Şehbal Dergisi'ndeki yazısında zamanına kadar ulaşan besteler içerisinde Kantemiroğlu'na ait olanları şu şekilde saymaktadır:
"Âsâr-ı mûsıkiyyesinden birçoğu zâyi olmuş ise de sultânî-nevâ semâîsiyle nişâburek makâmında bir beste ve bir semâîsi; sultân-î ırak, pençgâh, bûselik-aşîrân, ısfahân-ı cedîd, uşşak, nihâvend makâmlarındaki pîşrev ve semâîleri bâkî kalabilmiştir.[2]"
Kitabu İlmi'l-Musiki'de yüzlerce saz eserinin içerisinden bir kaçının Kantemiroğlu'na ait olduğunu düşünen ya da bilen ve bu bilgisini eserlerin üzerine sonradan da olsa not düşmek ihtiyacı hisseden musikişinas ya da musikişinasların, elinde bulundurduğu iki ciltlik eserin (Kitabu İlmi'l-Musiki) müellifini belirtecek bilgiye sahip olmadıkları anlaşılmaktadır, vesselam.
[1] Behar, C. (2017). Kan Dolaşımı, Ameliyat ve Musiki Makamları: Kantemiroğlu (1673-1723) ve Edvâr’ının Sıra Dışı Müzikal Serüveni, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, s. 128-129.
[2] Şehbal, 1328, sayı 52, s. 72.