Nayî Mustafa Kevserî'nin Kitab-ı Musikar isimli ve "mecmua" olarak bilinen yazma eserinin incelemesine devam ediyoruz. Daha önce de belirttiğimiz gibi Kevserî Mecmuası, on sekizinci yüzyıl Osmanlı/Türk musikisi nazariyatı üzerine önemli bilgiler barındırmasının yanı sıra derkenarlara düşülen notlar açısından da çok önemli bilgiler barındırmaktadır. Zira bu yazımızda özellikle dikkat çekmeye çalışacağımız bazı notlar, birkaç yazma eserin telif edilmesine işaret ediyor olabilir.
Bilindiği üzere Nâyi Mustafa Kevserî'nin mecmuasına düşülen notların Rauf Yekta Bey'e ait olduğu söylenmektedir. Rauf Yekta Bey'in de mecmua üzerine bazı notlar düştüğü kesindir. Çünkü usullerin dairelerle anlatıldığı bölümün birkaç sayfasında "Rauf Yekta" ismi açıkça görülür (Kevserî Mecmuası üzerine çalışma yapan bazı araştırmacıları da bize göre yanlışa düşüren bu notlardır). Anlaşılacağı üzere Rauf Yekta Bey bizzat kendisinin yazdığı notların altına ismini açıkça yazmaktadır. Fakat diğer sayfalarda özellikle Kitabu İlmil Musiki ala vechi’l Hurufat bölümünde görülen notlarda her hangi bir isim ile karşılaşılmaz. Kitabu İlmil Musiki ala vechi’l Hurufat bölümü diyoruz, çünkü bu bölümde kaydedilmiş notlar birbirleri ile ilişkili notlardır. Özellikle dikkat çekmek isteğimiz ve bu günkü yazımızın da konusunu oluşturan mezkûr notlar şunlardır:
Not 1. "9/buradan 9 ….sahife aşağa geçilecek yani (Bab-ı Sani)ye" (Kevseri, 189b).
Not 2. "bu fıkra altı varak aşağıda işaret edilen mahale gidecekdir" (Kevseri, 189b).
Not 3. "buradan itibaren bir sayfa otuz altı varak aşağıda gösterilecek makale fasıla olacak" (Kevseri, 190a).
Not 4. "40 sahife aşağıdan buraya geçilecek" (Kevseri, 190b).
Not 5. "159", "555" (Kevseri, 191b) (Kevseri, 192a).
Not 6. "dahi" (Kevseri, 193b).
Not 7. "tahrir" (Kevseri, 194b), Not 2. "bu dahi" (Kevseri, 195a).
Not 8. "buraya altı varak yukarıdaki tarif el şedd el makam envaını yedi satırlık bir fıkra girecektir" (Kevseri, 196a).
Not 9. "5 yalnız (nihavend-i sagir) çargâh perdesinde karar kılar dimek isterler şerh-i terkibatda beyan olur" (Kevseri, 199b).
Not 10. "trabete ?" (Kevseri, 205b).
Not 11. "buradan otuz altı varak yukarıda bulunan (yirminci?) sahifelik (bundan sonra lazım gelür ki…) ibaresiyle …." (Kevseri, 206a)
Not 12. "temamı dahi", "buradan (40) sahife mukaddiminde (der makam-ı hüseyni taksim nağme-i külliyat-ı makamat) fasıla" (Kevseri, 210b)
Not 13. "…imtizac…" (Kevseri, 208b)
Kevserî Mecmuası'nın Kitabu İlmil Musiki ala vechi’l Hurufat bölümünde derkenara yazılan notlar bunlardır. Dikkat edileceği üzere notların mecmuanın bölümlerinin hatta bazı paragrafların yeniden düzenlenmesi için yazıldığı anlaşılmaktadır. Başka bir ifade ile mezkûr notların müstensihe yazılmış notlar olduğunu düşünüyoruz.
Bilindiği üzere Kevserî Mecmuası ile ilgili olan özellikle üç nüsha vardır. Bu eserlerden ikisi "Edvar-ı İlmi Musiki" ve Topkapı Sarayı Kütüphanesi'nde bulunan EH 2069 numaralı yazma eserdir. Bu notlar İstanbul Üniversitesi Kütüphanesinde bulunan T 1856 numaralı "Edvar-ı İlmi Musiki" isimli nüsha ve EH 2069 numaralı nüshaların hazırlanması için kaydedilmiş notlar olamaz. Çünkü düzeltilmesi, eklenmesi ya da kaydedilmesi istenilen bölümler yoktur. T 1856'da ise tüm bölümler Kevserî Mecmuası'ndaki gibidir, değişiklik görülmez.
Akla gelen bir soru da bu notların Kitabu İlmil Musiki ala vechi’l Hurufat adlı yazma eserin oluşturulması için yazılmış notlar olup olmayacağıdır. Zira tüm düzeltmeler edvarda yerli yerindedir ve düzenlemeler yapılmıştır. Bu konuda çok fazla veri olmadığı için ihtiyatlı davranılması gerektiğinin farkındayız. Fakat şu düşüncemizi de belirtmekte fayda olduğunu düşünüyoruz: Kevserî Mecmuası'nı ve Kitabu İlmil Musiki ala vechi’l Hurufat adlı eseri bir süre elinde bulunduran Nâyi Ali Dede'nin müstensih olabileceği de ihtimal dâhilindedir. Kitabu İlmil Musiki ala vechi’l Hurufat adlı eseri kendisine bir kaynak kitap olarak istinsah etmiş olabilir. Hatta Nayi Ali Dede'nin Kitabu İlmil Musiki ala vechi’l Hurufat'ın ilk sayfasına basmış olduğu mühür "elinde bulunduğu" manasından çok "müstensihi" manasına geliyor olabilir. Bu konu üzerinde de çalışmalarımıza devam edeceğiz ve gelecek haftalarda özellikle Kitabu İlmil Musiki ala vechi’l Hurufat başlıklı yazılarımızda bu konuyu ele almaya devam edeceğiz.
Bir sonraki yazımız da Kevserî Mecmuası'ndan… Mecmuada kaydedilmiş diğer bir edvar kitabından yapılan alıntıyı inceleyeceğiz. Tefhîmü’l-makamât fî tevlîdi’n-nagamât kısaca Hızır Ağa Edvarı olarak bilinen eserin müellif nüshası ile dikkat çeken farklılıklarını ele alıyoruz. Bu farklılıklar Kemani Hızır Ağa ile Nayi Mustafa Kevserî'nin eserlerini telif ettikleri tarihlere ilişkin ipuçları barındırıyor olabilir mi? Bu ve benzeri sorulara cevap arayacağız, vesselam.