Osmanlı/Türk musikisi yazılı kaynakları incelendiğinde genellikle birden fazla müellif ya da mütercim ismi ile karşılaşılmaz. Bazı yazılı eserlerde isim, imza ya da mühür dahi yoktur. Kevserî Mecmuası'nda ise dikkat çekecek kadar fazla mühür, imza ve notlarla karşılaşılmaktadır. Biz de bu yazımızda Nâyi Mustafa Kevserî'nin mecmuasında bulunan, birden fazla mühür ve imzalarda dikkat çeken hususları ele alacağız.
Kevserî Mecmuası'nın kapağını çevirdiğinizde, iç kapağında "Bende-i Hazreti Mevlânâ Sernâyi Ali Dede" mührü ile karşılaşırsınız[1]. Gerek mecmuayı görme imkânı bulan araştırmacılar gerekse de mikro filminde fark edilmeyen bir husus Prof. Dr. Nilgün Doğrusöz tarafından bizzat mecmuayı görmesi ile anlaşılmıştır[2]. Mühür, mecmuanın iç kapağına basılmamış, aynı boyutlardaki küçük bir kâğıda basılmış ve kâğıt iç kapağa yapıştırılmıştır. Mühür Ali Dede'ye ait ise mührü neden kapak üzerine basmamıştır? Neden kâğıt üzerine basılmış mühür, iç kapağa yapıştırma ihtiyacı duyulmuştur? Burada dikkat çeken husus ise mecmuayı elinde bulunduran ve bizzat kitabı inceleme fırsatı bulan araştırmacıların, kâğıt üzerinde basılmış mühre rağmen mecmuanın müellifinin "Nâyi Ali Mustafa Kevserî" olarak kabul etmiş olmalarıdır[3] (Bu hata bazı çalışmalarda hâlâ görülmektedir). Artık birçok çalışmada Nâyi Ali Dede'nin ve Nâyi Mustafa Kevserî'nin farklı zatlar olduğu ve Kevserî'nin mecmuanın müellifi olduğu kabul edilmektedir. Nâyi Ali Dede'nin ise kitabı elinde bulunduran isimlerden biri olduğu bile tartışma konusudur. Müzikologlar arasında Nâyi Ali Dede'ye ait kitapların, önemli kitaplar olarak kabul edildiği ve maddi değerlerinin yüksek olduğu düşüncesi hâkimdir. Mühür basılı mezkûr kâğıdın da Kevserî Mecmuası'na bu amaçla yapıştırılmış olabileceğini düşünüyoruz.
Kevserî Mecmuası'nı bir sayfa daha çevirdiğinizde ise "El-abdül-zaifül-nahif Sahibü'l kitab Kevserî" notu ve bu notun hemen altında "Mustafa" yazılı mühür karşımıza çıkmaktadır. "Kitap sahibi: zayıf, güçsüz, cılız kûl Kevserî" olarak çevirebileceğimiz bu nota göre kitap sahibinin, bir anlamda müellif isminin Kevserî mahlaslı, Mustafa olduğu anlaşılmaktadır. Mecmuanın Nayi Mustafa Kevserî'ye ait olduğunu gösteren sadece bu not ve mühür olmadığını, kitap içerisinde daha önce de üzerinde durduğumuz icatlar üzerindeki Nayi Mustafa Kevserî Efendi yazısı ve bazı saz eserlerinin sonuna düşülen "Kevserî" yazılarının önemli göstergeler olduğunu belirtmiştik. Mühürde Mustafa yazısı dışında başka bir yazı okunamadığı gibi aynı mührü başka bir eser üzerinde görmek de mümkün olmamıştır. Mührün kullanıldığı tek eser bu mecmua olabilir.
Bâlâda zikr olunan mühür ve yazıların dışında varak 4a ve varak 6a'da da bazı isimler zikrolunmuştur. Bu isimler İşkodralı Mustafa Paşa (ö. 1860), İşkodralızâde Hasan Hakkı Paşa (ö. 1896) ve Rauf Yekta Bey'dir. Bu isimlerin üzerinde düşülen notlara göre İşkodralı Mustafa Paşa, "merhum Pederim…" notundan dolayı İşkodralızâde Hasan Hakkı Paşa'nın babası olduğu ve "…Mir Rauf Yekta'ya ihda olundu…(1310/1892)" notundan hareketle İşkodralızâde Hasan Hakkı Paşa'nın mecmuayı Rauf Yekta Bey'e verdiği (310/1892) anlaşılmaktadır. Bir de İşkodralızâde Hasan Hakkı Paşa'ya ait olduğu anlaşılan "Abd/Kul Hasan" yazılı mühür mevcuttur[4].
Dikkat edilecek olursa Nayi Ali Dede ve Kevserî'ye ait notun dışındaki diğer isim ve notların tamamının İşkodralızâde Seyyid Hasan tarafından yazıldığı anlaşılacaktır. İşkodralızâde Hasan Hakkı Paşa yazdığı notlardan hareketle mecmuanın on dokuzuncu yüzyılın ilk yarısından 1892 yılına değin hangi ellerde bulunduğunu kaydetmiştir. Ayrıca Rauf Yekta Bey 1907 yılında "La Revue Musicale" adlı dergide yayınladığı bir yazısında, Muzıka-i Hümâyun'un şeflerinden olan Necip Paşa'nın musiki kitaplığından Kevseri Mecmuası'nın bir nüshasını (beş altına) satın aldığını belirtmiştir (Gökçen, 2007, 26)[5]. Tüm bilgiler birleştirildiğinde Rauf Yekta Bey'in elinde iki nüsha olduğu söylenebilir. İşkodralızâde Hasan Hakkı Paşa'nın hediye ettiği nüsha müellif nüshası, Necip Paşa'nın kitaplığından satın aldığı nüshanın istinsah olduğu anlaşılmaktadır. Halen mecmuanın müellif nüshasının Rauf Yekta Bey'in varislerinde olduğu bilinmektedir. Diğer nüsha ise Rauf Yekta Bey'in "Musiki Antikaları" içerisinde bekliyor olmalıdır[6].
Mühür, isimler ve notların dışında dikkat çeken bir husus da harf notaları ile yazılan bazı saz eserlerinin altına yazılan "Kevseri" notudur. Daha önce de belirttiğimiz gibi Nâyi Mustafa Kevserî kısaca "Kevserî" mahlasını ilk sayfalarda ve muciti olduğunu belirttiği yerlerde yazmıştır. Fakat neredeyse son eserlerde bazı notaların altına da sahh çekerek "Kevseri" notu düşmüştür. Doğruluğunu garanti edercesine sahh çekmesi ve altına da mahlasını yazması şaşırtıcıdır. Kevserî notunun Nâyi Mustafa Kevserî'nin harf yazısındaki geldiği noktayı gösteriyor olması, başka bir ifade ile ustalık eseri olduğunu göstermesi açısından önemli olduğunu düşünüyoruz.
Nâyi Mustafa Kevserî'nin kim olduğu ise hâlâ belirsizdir. İşkodralı Mustafa Paşa mı (ö. 1860)? Sernâyi Mücellit Mustafa İstanbulî mi (ö. 1808)? Daha eskiye gidilirse Buhûrîzâde Mustafa Itrî mi (ö. 1711)? Daha önemli soru ise Kevserî Mecmuası mı daha eski yoksa Kitabu İlmil Musiki ala Vechi’l Hurufat mı daha eski tarihlidir? Hangi eser istinsahtır? Bu soruları çok daha fazlalaştırmak elbette mümkündür. Müzikologların işi de bu değil midir? Sormak, sorgulamak ve cevap aramak… Yeterli kaynağa ulaşamamak ise bütün müzikologları çaresiz bırakmaktadır. Biz de sormaya, sorgulamaya ve cevap aramaya devam edeceğiz. Tabiî ki elimizdeki imkânlar dâhilinde ve elimizden geldiği ölçüde…
Bir sonraki yazımızda ise Kevserî Mecmuası'nda bir kaç kez ismi ile karşılaştığımız, bir edvarı olduğunu öğrendiğimiz Akovalızâde Hatem Efendi'nin musikiye dair şiirleri nelerdir, bu soruya cevap arıyoruz.
[1] Bilindiği üzere aynı mühür Sermet Çifter Kütüphanesi'nde bulunan 1040 numaralı Edvar, Kitabu İlmil Musiki ala vechi’l Hurufat ve Musiki Risaleleri (Hk 131) adlı eserlerde de görülmektedir.
[2] Doğrusöz, Nilgün (2019). Rauf Yekta Bey'in Musiki Antikaları. Ankara: AKM Yayınları.
[3] Hatta, Ankara'da Milli Kütüphane Mikrofilm servisinde hazırlanan A-4941 numaralı kayıt künyesinde Müellif adı olarak "Kevserî, Mustafa Ali Dede Ruşenî" yazılıdır.
[4] Daha detaylı ilgi için: Ekinci, Mehmet Uğur (2016). Kevseri Mecmuası-18. Yüzyıl Saz Müziği Külliyatı. İstanbul: Pan Yayıncılık; Doğrusöz, Nilgün (2019). Rauf Yekta Bey'in Musiki Antikaları. Ankara: AKM Yayınları.
[5] Gökçen, İlhami (2007). Rauf Yekta'nın Fransızca Musiki Yazıları. Ankara: Ürün Yayınları.
[6] Mehmet Uğur Ekinci'nin "Kantemiroğlu Notalarının Bilinmeyen Bir Nüshası" olarak tanıttığı Tahran'da bulunan nüshanın da benzer ya da aynı nüsha olması muhtemeldir.