Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödülleri Töreni'nde (28 Aralık 2016) Müzik Ödülü tevdi edilen Prof.Dr. Erol Parlak'ın tören konuşmasında dile getirdiği dilek üzerine Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın konuyu sahiplenerek müzik üniversitesi kurulması sürecini başlatması neticesi ivme alan çalışmaların ardından önemli bir değişiklik oldu. Müzik üniversitesi Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne dönüştürüldü.
Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörlük görevi için başvurma süresi bitimi olan 27 Temmuz 2017 akşamı başvuran kişi sayısının 12 olduğu duyumu geldi. Aralarında müzisyen, müzikolog, grafiker, ressam da vardı.
Ve kendi istekleri ile rektör olmak için dilekçe veren adaylar tek tek mülakata çağrıldı.
Ankara Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörlüğü görevi için başvuran aday isimleri -mesleğe (müzik&resim) göre alfabetik- şöyleydi:
Erol Parlak (THM)
Feza Tansuğ (Müzikoloji)
Gülçin Yahya Kaçar (GTM)
Hakan Cevher (GTM)
Hasan Arapgirli (Viyolonsel)
Hasan Yener (Bariton)
Mustafa Uslu (Müzik Eğitimci)
Turan Sağer (Müzik Eğitimci)
Ahmet Atan (Resim)
Alaybey Karoğlu (Resim)
İncilay Yurdakul (Grafiker)
Metin Eker (Resim)
Üniversitenin kuruluş kaynağı olan Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödülleri töreninde Erol Parlak önerisinin, Rektörün isminin belirlenmesinde rol oynayacağı düşünülür iken üniversitenin isminin ve yapısının son anda değişmesi akla soru işaretlerini getirdi.
Türkiye'de devletin müzik hakkında doğru olarak verdiği karar sayısı çok azdır. Doğru karar verdiklerini de uygulayamamıştır. Türkiye'de müzik hakkında tutarlı bir yol izleyemeyen, Orta Asya'dan Balkanlara ortak kültürel coğrafya müziği hakkında nasıl yol oluştursun? Öncü olsun...
* * *
Ankara Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin kurulması planlanan bölümleri şöyle:
Müzik Bilimleri ve Teknolojileri,
Müzik ve Sanat Eğitimi Fakültesi,
İcra Sanatları Fakültesi,
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Güzel Sanatlar Meslek Yüksekokulu
Görüldüğü üzere bir yenilik yok gibi. Bu bölümler zaten diğer üniversitelerde bulunuyor.
Üniversitenin isminin müzik üniversitesinden güzel sanatlar üniversitesine dönüştürülmesi, konu üzerinde birilerinin birşeyler söyleyerek -muhtemelen isteyerek- kafaları karıştırdığı intiba’ı uyandırdı. Taslak anlamda bölümlere bakıldığında ağırlık müzikte görünüyorsa da gelecekte müzik dışı fakülte anlamında genişleme ucu açık bırakılmış.
Düşüncemiz o ki müzikten uzaklaşılacak, enerji başka yere kayacak, hedef kaymalarıyla zaman harcanacak ve yine o güzel amaç yerini bulmayacak.
O bakış açısıyla 500 kişi istihdam edilecek...
Türkiye’de varolan tüm müzik türlerinin yüksek/ileri manada bir çatı altında toplayarak -şimdiye kadar yapılmamış olan- aralarında etkileşimi çoğaltmak ve gerçek manada hem eğitimsel, hem de mekânsal birliktelik sonucu sosyal etkileşimden faydalanmak düşüncesini yıllar yılı dile getirirdik.
Yukarıdaki bölümsel yapılanma ise şimdi bir netleşmemişliğin fotoğrafı gibi. Eğer amaç sanat bölümlerinin birbiri ile etkileşimi ise şimdiki güzel sanatlar fakültelerinde yukarıdaki yapı zaten mevcut. Ben de böyle (Dokuz Eylül Üni.) GSF'de okudum. Öğrenci halimle bir tiyatro ödevine (OThello) fon müziği yapmaktan başka diğer alanlarla etkileşimimin çok sınırlı olduğunu söyleyebilirim. Öğrencilik koşuşturmasında -bir de yönlendirme yoksa- insan yanıbaşını görmüyor. Oysa Türkiye müzik hayatında başta Türk-batı, pop-arabesk, türkü-şarkı, tanbur-tanbura vs birçok çeşitlilik bulunuyor ki bunlar halihazırda birbirlerinden kopuk vaziyette mevcudiyetlerini sürdürüyorlar. Müzik üniversitesinde tarihi bir birliktelik yaşanabilir, yepyeni soluk aldıran müzik anlayışı işlevsel akademik manada çıkabilirdi. Tam da zamanıydı. Zemin de uygundu.
Daha spesifik, daha toplum yararına, net "müzik meslekleri" dönemi yine başlamıyor maalesef.
Bu yeni üniversitede müzik bilimleri bölümü gene var, zaten ilki 40 yıl kurulmuş olanından bugüne 23 tane müzikoloji bölümü bulunuyor ama mezunları 1980'lerin kadrosuz gece bekçileri gibi ortalıklarda... Müzik teknolojisini alanlarına dahil edenler de henüz alanlarında bir varlık göstermiş değiller. Yerlerine hala çekirdekten yetişmeler tercih ediliyor. Yani bu alanda diplomadan ziyade yeterlik aranıyor.
İstanbul'da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi bulunduğunu sanırım belirtmeye gerek yok.
Oranın durumuna bakmak gerekir.
Biz Ankara Güzel Sanatlar Üniversitesi'nin batıdaki “art school”lardan kopyalandığı izlenimini edindik ki bu yapılanma artık geride kaldı.
21.yy’da meslekler toplum yararı gözetilerek artık daha net, daha mesleki adrese yönelik belirleniyor. Üniversiteler toplum hayatı ihtiyaçlarının üniversitelerde eğitiminin profesyonelce verilmesi, buna göre eleman yetiştirilmesi araştırmalarını gelecek yıllarda daha çok yapacaklar.
Bu araştırmaların Türkiye akademik hayatına işlevsel olarak henüz giremediği gözleniyor.
Bir 50 yılı var…
Durum Ankara Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde de öyle gibi. Kesin bölümleri üniversite faaliyete başladıktan sonra göreceğiz.
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı İbrahim Kalın kurulma çalışmaları toplantısında (Müzik Üniversitesi Arama Konferansı 05 Nisan 2017 - http://www.musikidergisi.com/haber-4739-muzik_universitesine_dogru%E2%80%A6.html ) şöyle demişti:
“Türkiye'de şu anda 34 konservatuvar var. Amaç 35'inci konservatuvarı kurma çabası değil. Hedefimiz asla bu olmamalı. Bunun çok daha ötesinde, adeta Türkiye'de müzik eğitimi ile ilgili yeni bir paradigmanın başlangıcı olarak görmeliyiz… Müzik ve kültür alanında da yepyeni bir sayfanın açılmasının mümkün olduğuna inanıyorum… Türkiye'de kültür ve irfan alanındaki sorunlardan biri, kendi ben bilincimizle ilgili bir farkındalık içinde olmamamızdan kaynaklanıyor. Aslında Anadolu coğrafyası çoğu zaman farkında olunmadığı için başkalarının eserlerine ilgi duymak ya da onlar üzerinden kendimizi kötülemek gibi bir bedbinlik içinde olunabiliyor. Ama artık bu dönemi geride bırakmalıyız diye düşünüyorum… Kültür, irfan, sanat, müzik derinliği dikkate alındığında Balkanlar'dan Orta Asya'ya kadar uzanan bir geniş coğrafyada bin küsur yıldır üretilen kültürün, sanatın, bugün dünyada "evrensel kültür/sanat" diye takdim edilen kültür ve sanat ürünlerinden hiçbir geri tarafı yoktur. Burada temel sorunlardan biri yerel ve milli olan ile evrensel arasındaki ilişkiyi doğru kuramamaktır… Erol Parlak Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yaptığı konuşmada "Anadolu bir müzik medeniyetidir." demişti. Bu cümlenin üzerinde ısrarla durulması gerekiyor. Bunu yaparken Türk müziğinin zenginliğini ve enginliğini keşfedecek ve yeni nesillere aktaracak enstrümanların, mekanizmanların da ortaya konulması gerekiyor. Ama bunun için önce işin ruhunu doğru anlamamız gerekir diye düşünüyorum… "İslam'da müzik var mı?" yönündeki tartışmaları biliyoruz. Ancak bunlar artık geride kaldı. Müzikalitesi olmayan bir İslam medeniyetinden bahsetmek mümkün değil… Türk müziği, Batı müziği, sanat müziği, halk müziği, çok sesli, tek sesli müzik vesaire gibi kısır tartışmaları artık büyük oranda geride bıraktık ama muhasebesini yapıp geleceğe dönük bunlardan çıkartacağımız derslerle ilerlememiz gerekiyor…”
YÖK Başkan vekili Safa Kapıcıoğlu ise toplantıda şunları söylemiş idi:
“Türkiye'de müzik eğitimi veren 3 farklı akademik yapı bulunuyor. Bunlar konservatuvarlar, müzik bölümleri ve eğitim fakültesi bünyesinde bulunan müzik eğitimi bölümleridir. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı güzel sanatlar liselerinin müzik bölümlerinin de eğitimler veriyor… YÖK bünyesinde konservatuvar sayımız 34, güzel sanatlar fakültelerindeki bölüm sayımız 32 ve müzik öğretmeni yetiştiren eğitim fakültesi sayımız da 24… …Arama konferansı ile kurulması planlanan müzik üniversitesi ile bu alanda yeni yeteneklerin yetiştirilmesi, yeni eserlerin bestelenmesi, yapılmış eserlerin tüm varlığı ile günümüzde ifade bulması ve kaliteli yorumcularla bir araya gelmenin amaçlanıyor...”
Şu an itibarıyla ümitlenemedik. Gelecekte rötuşlar tabii ki olacak, herşey yerli yerine daha çok oturacaktır.
Rektör seçimi konusu…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve “yeni üniversitenin 35. konservatuar olmayacağı” söylemini yapan Sn. İbrahim Kalın ile muhabbet ve bu doğrultudaki yeterlilik rektör seçimi kriterlerinde ön plana çıkacak, rektörün belirlenmesinde etken olacaktır.
Şu haliyle "35. konservatuar kuruluyor" görüşü hiç de yersiz görünmüyor.
Müzik Üniversitesi isminin değiştirilmesinin isabetli olmadığını düşünüyoruz.
Umarız yanılırız.
Bekleyeceğiz ve göreceğiz.
Not:
01 Temmuz 2017 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Ankara Güzel Sanatlar Üniversitesi'ne akademik kadro tahsis edildiğine dair rakamlar şöyle :
25 Profesör,
35 Doçent,
50 Yardımcı Doçent,
105 Öğretim Görevlisi,
27 Okutman,
75 Araştırma Görevlisi,
9 Uzman,
2 Çevirici,
3 Eğitim Öğretim Planlamacısı.