Düne kadar geleneksel Türk müziğine olan resmi ilgisizlikten yakınırken şimdilerde görülmeye başlanan şarkı / beste yarışmaları sayısındaki artış, bir yandan memnuniyet verici ifadelere neden olurken, diğer yandan "bu yarışmalarda ödül alan yapıtların gerek halk, gerekse müziğin içindeki kişilerde rağbet bulma" sonuçları merak edilir oldu.
“Sözkonusu yarışmalardan akıllarda kalan şarkı nedir?” sorusunu sorduğumuzda hatırımıza çoğunlukla 1990 yılındaki TRT Şarkı Yarışmasında birinci gelen bestesi Osman Babuşçu’ya, sözleri Güzide Taranoğlu’na ait “Kanımda kıvılcım” sözleriyle başlayan şarkı gelmektedir…
Yarışmalarda yarışmak, derece almak nerden baksanız olumlu bir yükselti izlenimi verse de yarışma birincisi sanat ürünlerinin halk açısından faydalı yansıması, maddi buluş vs bilim ürünleri gibi olmuyor.
Görülüyor ki bu ödüllü şarkılar halkta karşılığını bulmuyor, sonucu alınmıyor, devlet koroları, TRT, piyasa vs gibi işin profesyonelleri de repertuarına alıp seslendirmiyor.
Biliyoruz ki geleneksel Türk sanat müziğinin içinde yeni besteleri ön yargılı olarak küçümseyen -hem de söz/makam sahibi- önemli bir kesim bulunuyor.
Malum, artık musiki dernekleri koristleri akraba ve tanıdıkları dışında GTM konserlerine gelen seyirci sayısında büyük bir düşüş yaşanıyor.
Geleneksel müziğimize değer veren resmi kurum veya sivil toplum örgütlerince düzenlenen şarkı / beste yarışmaları -bak biz yaptık- gururu ötesinde karşılığını vermiyor.
Gelecekte verir mi bilinmez ama Babuşcu bestesinden (1990) bu yana (2015) düzenlenen şarkı yarışmalarında beklenen sonuç alınamamış gibi görünüyor.
Bu yarışmaların jurileri şarkıyı, besteyi, saz eserini vs yani yapıtı seçmesini mi bilmiyorlar, yapıt mı gelmiyor veya seçilen şarkıların tanıtımında, pazar bulmasında yetersizlikler mi sözkonusudur?
Veya bu iş bitti de, kimilerince anlaşılan anlamdaki geleneksel müziğin son çırpınışları mı yaşanmaktadır?
Yoksa “dünyadaki hemen tüm yarışmalarda ödül alanların kaderidir bu…” deyip işin içinden sıyrılmalı mı?..