Türkiye'de müzik açısından gelişime uygun önemli bir potansiyel mevcut. Kötü olan, bu potansiyeli görme ve değerlendirme birikim ile yeteneğine haiz olmayan; yetkiyi elinde tutup da mevcut değerleri "es ve de pas geçen" ilgili alan yöneticilerinin varlığı...
İki örnek vermek istiyorum. Biri Bitlis'ten, diğeri İzmir'den...
Önce Bitlis'ten:
Faruk Yılmaz elektro gitar yapımıyla ilgili -hiçbirşey bilmez bir halde merak uğruna konu hakkında- internetten bilgi toplamaya başladı. Önce videoları izledi. Norveçli gitar yapımcısı iletişime geçmeyi, bilgilerini paylaşmayı kabul etti. Sıra denemeye gelmişti. İlçe merkezinde küçük bir atölye açtı. (1)
Gibson namlı gitar markasının rock yıldızlarının tercih ettiği bir modelini; ağaç olarak da sert bir ağaç olan cevizi seçti. Ama cevizin meyve verenlerini değil. meyve vermeyenlerini...
Gözlem gücüyle imal ettiği elektro gitarları internet üzerinden pazarlamaya sundu. Kısa sürede yoğun bir taleple karşılaşan Yılmaz, ürettiği elektro gitarları yurt içi başta olmak üzere İngiltere, Meksika, Yunanistan, Norveç, İtalya, Amerika, Kanada ve Avustralya'ya ihraç etmeye başladı.
Kendisi teknik imkansızlık nedeniyle bir gitarı bir ay gibi bir sürede tamamlayabildiğini, destek görürse atölyenin kapasitesini büyütüp hem ilçedeki gençler için istihdam sağlayabileceğini hem de yurt dışına satışını artırarak ihracata katkıda bulunabileceğini belirtiyor.
Bitlisli elektro gitar yapımcısı Faruk Yılmaz öyküsünü şöyle özetliyor:
"İlçemizde ceviz ağacı en fazla "silah dipçiği" yapımında kullanılıyordu. Ancak ben ceviz ağacından başka bir şeyler yapmak istedim. İnternette yaptığım araştırmaların ardından da elektro gitar yapmaya karar verdim. İlk böyle bir işe karar verdiğimde bana, 'sen deli misin, bunu başaramazsın' dediler. Ben bunu başaracağıma inanmıştım ve başardım. İlk olarak bunun nasıl yapıldığını bilmiyordum. İnternet üzerinden Norveç'te bu işle ilgilenen biriyle tanıştım. Kendisi bana elektro gitar yapımı ve ölçüleriyle ilgili bilgileri video şeklinde gönderdi. Ben de birkaç tane yapmaya çalıştım ve başarılı oldum. Daha sonra kendime küçük bir atölye kurdum. Şu an İngiltere başta olmak üzere 8 ülkeye elektro gitar ihraç ediyorum."
* * *
Diğer atılımcı çalgı yapımcımız Almanya'da eğitim görmüş ve orada uzun yıllar meslek tecrübesi edinmiş elektrik mühendisi Yavuz Gül.
Yavuz Gül sıkı bir Orhan Gencebay hayranı. Dolayısıyla GTSM'den ziyade THM'ye daha yatkın. Tahayyülesinde bir çalgı tınısı ve var ama bu tınıyı mevcut GTM çalgılarında duyamıyor. Aynı zamanda geçme burgulu çalgılarımızın akort tutmama problemlerinden şikayetçi.
GTM çalgısı çalmaya yeni başlıyan kim bu akort tutmama probleminden şikayetçi değil ki...
Geçen gün "içgüveysinden hallice" gitar çalabilen bir doktor arkadaşımla konuşuyorduk. Sol yanında gitar, sağ yanında ud vardı. Gitarı aldı eline ve hemen çalmaya başladı.
"Biraz da udu al" isteğime cevabı şöyleydi:
- "Udu almak şimdi içimden gelmiyor. Çünkü bu kısa görüşme zamanımızda sana akort düzeltme sesleri dinletmek istemiyorum."
* * *
İzmirli çalgı yapımcımız Yavuz Gül GTSM'ye özgü olan lavta tipinin teknesi ile bağlamanın sapını birleştirip 10 yılda ortalama yüz kadar deneme çalgısı yaptıktan sonra adına "Divane" dediği bir çalgıyı ve sonrasında bu tüm tecrübelerinin ışığında, Almanya çalışma çevresinin katkısıyla "vida burgu akort sistemli, sap atma önlemli metal profil saplı bağlama"ya ulaştı. O zamana değin patenti alınmadığı için de patentini TPE'nden aldı.
Reklam tasasından öte belirtmeliyim ki bende kendisinin -orta aşamalardaki deneme çalışmaları sırasında yaptığı- bir divane çalgısı bulunuyor. Tel türü ve maddesinin tercihi araştırmalarının sonuçlanmamasından gayrı hiçbir problemi yok. Akortlamamdan bir ay sonra da akort yapmaya gerek duymadan tekrar çalabiliyorum. Standart icra seviyesine yaklaşmış bir müzisyen başka ne isteyebilir ki?
Çalgıda işlevsellik çok önemli...
Çalgı yapımcılarımız hala "Marangozlar Odası" bünyesinde. Hemen tümü sıradan AR-GE'siz ustadan görme yöntemlerle üretiyorlar. Ürettikleri çalgının tınısı hala "ne çıkarsa bahtına"lara bağlı. Hele tanıdığım bir ud yapımcısı var ki kendince AR-GE'li çalışıyor. Yaptığı ise her yeni çalgısında çalgının bir yerini değiştirmek. Kendisi kimi zaman çalgının göğsü altındaki balkonlardan/ızgaralardan birinin ucunu yontuyor, kimi zaman göğsün tekne ile birleştiği yer düzlemini değiştiriyor vb. benim bildiğim 20 yıldır...
Geçen gün telefonda sordum. "Hala oynuyor musun" diye. "Evet" dedi. Sözlerinin devamını "gereksiz bulursunuz" tasasıyla anlatmıyorum. Benim 20 yıl dinlemeden sonra bulduğum gibi...
GTM çalgıları konusunda iki konservatuarın çalgı yapım bölümü var. Birisi bölümün ismini değiştirdi. Çalgı yapım bölümünü "Teknoloji" sınıfına dahil etti etmesine ama izlenim ve görünüm piyasadaki çalgı yapımcılarından farksız. İçini, içindeki gelişimcileri bilmiyoruz. (Yazmıyorlar.) Dolayısıyla mezunları da öyle. Yani çark sıradan sistemde olduğu gibi dönüyor.
"Pitagor Çemberi'nde 24 cent'in artık hale neden geliyor oluşu ve doğuşkanların kötü tınlayanlarının çalgı tınısı üzerindeki etkilerini bırakınız sorgulamayı, bilme boyutuna dahi büyük çoğunluğu henüz girememişler. "
Uygun bulduğunuz çalgı yapımcısına sorarak muhabbete vesile olabilirsiniz...
* * *
İzmir çalgı yapımcısı ve "Divane" çalgısı mucidi Yavuz Gül müzisyen kimliği olmamasına rağmen Divane ve Metal Profil Saplı Bağlama ile ilgili olarak 10 yıldır AR-GE çalışmaları içinde. Müzisyen kimliği olsaydı neler olmazdı ki...
Olsun. Şimdi onun çalgı yapımı hakkında yanında çalıştırdığı çalgı yapımcıları ve çalgı yapım piyasasıyla ilgili yaşadığı, içinde yer etmiş/ettirilmiş tecrübeleri var. Almanya'ya uzanan, oradaki gelişimlerin bilincinde olan ve en önemlisi GTM Çalgı Yapım Endüstrisi açısından gelecek vaad eden.
* * *
GTM çalgıları kitabımda şöyle yazmıştım:
"Çalgı, işgördüğü müzikte ihtiyaç duyulan sesler/tınılar boyutunda gelişir"
* * *
Türkiye güzel ülke.
Bitlis'te elektro gitar, İzmir'de metal profil saplı bağlama.
İnsan "şehirler ters mi" demekten kendini alamıyor.
Yani "metal saplı profil bağlama" Bitlis'ten, "elektro gitar" İzmir'den gibi.
* * *
Aramızda sıradan insanların bizi tutmak istedikleri dar beyin yapısının ötesinde, üretmeye kudretkar geniş beyinli insanlarımız var.
Onların varlığını bilmek bizi mutlu ediyor.
Ayhan SARI
_______________________________________
(1) http://finans.mynet.com/haber/detay/ekonomi/bitliste-yapip-dunyaya-satiyor/92142