Müziğin dünyasal boyutundan yerel boyuta uzanan bir seslenim skalası vardır. Müzisyenlerin birbirlerini tanımayanlar arasında birbirleriyle müzikal dil oluşturmuş, birbirleriyle müzik ile konuşabilir, konuştuklarını dinletir düzeye gelmiş olanları yerel çevrelerinden sıyrılmış, başka müzik boyutuna geçmişlerdir.
Müzik icracılığında boyut yükseltisinin, nota çalmaktan çok öte olduğunun farkında olunsa da boyutların seviyeleri konusu karmaşıktır. Aynı boyuttaki iki müzisyenin müziği hemen hissedilir.
Müzik dünyası icracısından, eğitmenine, araştırmacısına ve yazarına müzik uğraşanlarından meydana gelir.
Bunların arasındaki bilinç düzeyi farklılığı beraberinde gerek içsel, gerekse dışsal çatışmaları da getirir.
Söze: “aslında ben müzik adamı değilim” veya “ben bir müzik amatörüyüm” diye başlayıp “ama…” şeklinde devam edenlerinden, “her şeyiyle mükemmel” olanına değin açılan bir yelpaze içinde gözlemliyebileceğimiz uğraşanların bulunduğu bir müzik mesleği yaşam alanı vardır.
Müzik mesleği yaşam alanını bakış açılarında oturtamamış kişilerin ağzından sık duyulan söylem, varlığını konuşmaya değer bulduklarının farkındasızlığında:
“o aslında bir enstrüman çalamaz” dedikodusal söylemidir.
Sanki böyle bir müzik adamının var olmasından kişisel bir rahatsızlık duyar gibidirler.
Bu tarz yaklaşanlara araştırmalarıyla, yazılarıyla tanınmış müzik adamlarının:
“İyi müzisyendir, ama araştırmaz, yazı yazamaz, öğreticiliği de yoktur” dediğini duymamışızdır.
* * *
Müziğin dolgu/sıra mekanizmasında yer alan bu müzisyenlerimize önemli bir boşluğu doldurdukları için saygıyla yaklaşıyoruz.
Ama dolgu müzisyenlerinin dedikodu ağzının açılmış olanlarına pek itibar etmiyoruz…
Bunların ağzı açıldıkça sanatları kapanır.
Müziğin çalışma alanlarını sadece müzik icrası olarak gören bu dolgu müzisyenlerinin arasında icracılık açısından seçkinleşmişlerine rastlayamazsınız.
Okur-yazar müzik uğraşanı ile çalar-dinlemez-okumaz müzik uğraşanı arasındaki kültürel bilinç mesafesidir bu.
Çünkü müziğin engin derinliklerinde çıkış arayan ve her arayışında yeni bir boyuta giren gerçek sanatçıların bu türlü dedikodusal söylemlere düşünlerinde ayıracak zamanları yoktur.
Müziğin veya müzik yazısının içeriği hakkında değil de, dedikodusal boyutunun ön plana çıktığı müzik ortamlarında “kaliteli müziğin” ve “ordan burdan aparılmamış yazıların” oluşması pek mümkün görünmemektedir.
Müziğin yazısal, müzikbilim boyutu önemlidir.
Nerde müziğin dedikodusal boyutunda sıkışıp kalmış insanların yaptığı bir sohbete tanık olsam yüzümde acı bir tebessüm belirir ve dilim söylemez olur…
Ama kalemim de yazmaz değil ya…