Önce aranjmandı sonra Türk hafif müziği olmuştu. Her iki türün de öncüsü Erol büyükburç Kayahan'dan 22 gün önce aramızdan ayrılmıştı. O'nun ilk zamanlarında bir "hafif"liktir gidiyor, herhalde betimlemede geçen bu hafiflik türün hafifliğini değil de müziğin insan içinde uyandırdığı hissi ifade ediyordu.
Öyle de oldu. Çünkü o dönemler hemencecik havalara uçuluveren dönemlerdi.
Piyasanın TSM'si aslında İsmet Nedim Saatçi ile bu hafifliğin içine plaklarla girmişti. Dönemin tek tabancası TRT ise içine almamakta direniyordu. 1980'lerde bu akıma TRT'de yol açmanın arayışları başlamıştı. Yıldırım Gürses TRT "Hoş Sada" programı ve "Eller Eller" albümüyle o mecrayı başlatan bir yol olmuştu. Bir uzlaşı arayışı gibiydi sanki.
Bir yanda "tutanlar", bir yanda "salanlar" görünümü hasıl oldu.
Durum GTM açısından hala öyle.
Çeken, çekene. Ortada çizgi. İpin bir ucunda A grubu, diğer ucunda B grubu.
Bizler de sanki ip'iz.
Bir gidiyoruz, bir geliyoruz.
Kayahan böyle bir süreç sonrasında yani 90'ların başında üçüncü döneme kendine özgü besteci kimliğiyle imzasını attı. Arkasından gelen birkaç besteci gence de öncülük etti.
Eserlerinin müziği ve sözlerindeki yalınlık Türkiye halkı tarafından hemen anlaşıldı.
Ve yeni bir dönem dillenmeye başlıyacaktı.
Türk pop müziği...
Arabesk kabuğunun değiştirilmesi ve yeni kabukla uyum sağlaması yıllarıydı.
Etkileri hissedilen Selçuk Alagöz besteleri sonrasında (yani 1970'lerin sonu) hafif müzik dünyamıza giren Kayahan, 80'li yıların bitiminde Etiler'deki Garden 74'de Türk hafif müziğini, Türk pop müziğine dönüştürmenin meşguliyetine soyunmuştu.
Dinleniyor ve seviliyordu.
Eurovision'da Türkiye'yi temsil ettiği şarkı "Gözlerinin Hapsindeyim" ile ancak 17. olabildi. Ama hemen ardından 1991'de çıkardığı "Yemin Ettim" albümüyle satış rekorları kırmış, Türk popunun adeta kralı olmuştu.
Kayahan o zamanlar Türk popunun yeni hamurunu yoğuruyordu.
Herkes bir şekilde, bir Kayahan şarkısına tutkun olmuştu.
Şarkıları -hiç de o anlamda bestelememesine rağmen- futbol fanatikleri tarafından kullanılacak kerte yaygınlaşacaktı.
"Bizimkisi bir aşk hikayesi, siyah beyaz film gibi biraz" ve sonrasında "Bir aslan miyav dedi" şarkısının Fenerbahçe taraftarları için de ayrı bir yeri vardı. Ve 1996 sonrasında süren 4 yıllık şampiyonluk zinciri ve Avrupa şampiyonluğuna uzanan süreçte Galatasaray için bestelediği "Şampiyon", Galatasaraylıların Hagi'ye mal ettikleri, onun sırt numarasını kastederek "10'suz olmuyor" şeklinde söyledikleri " Onsuz Olmuyor" şarkısı ve daha niceleri hep kulaklarda, hatıralarda yer etti.
Hatta bir Fenerbahçe-Galatasaray maçı sonrasında rakip taraftarların "Mor menekşe" şarkısını söylemesi üzerine, "O şarkıyı bestelediğimi için pişmanım" demek zorunda kalsa da bu şarkıyı daha sonra Fenerbahçe’ye ücretsiz verdi. Bunun sebebini ise şöyle açıklıyordu :
"Bizi hakkıyla yendiler, rica ettiler ben de verdim. Küfredeceklerine şarkı söylesinler. Orada ince bir zeka vardı. ‘Bir mahzun mor menekşe, ağlıyor mu ne?’ meselesi naif bir yaklaşımdı. Ücret alsam olmazdı, bir Galatasaray taraftarı olarak birine bir şey satmış olurdum."
Arabeskçisinden ( İbrahim Tatlıses - Allah'ım Neydi Günahım) popçusuna herkese hitap edebilen son dönem pop bestecilerimizin en seçkin dik duruşlu kişiliğiydi.
"Seni versinler ellere, beni vursunlar, sana sevdanın yolları bana kurşunlar"; Nilüfer’le yıldızlaşan “Geceler”, “Kar Taneleri”, “Esmer Günler” şarkıları...
Üç kırkbeşlik, bir uzunçalar plak, kaset ve CD'lerden oluşan onbir albüm yayınladı.
Kayahan'a göre kendisini sevenlerin yolları sevgiden geçiyordu.
Onlarla birgün, bir yerde buluşacaktı.
Sağlığında buluşamadı. Çünkü tam o sevgidaşlarıyla buluştuğu yıllarda (1990) amansız hastalığa yakalanmıştı.
Dört yıl önce şöyle demişti:
“Yaşanacak günümüz varmış. Ölüm bir ceza değildir, ben öyle düşünüyorum. Devlet hastanesine gittim, Çapa’da tedavi oldum. Söylediklerine göre 6 ay ömrüm kalmıştı."
Birinci evre, ikinci evre telaşı derken 25 yıl geçti.
2015'in üç mart günü aramızdan ayrıldı.
Erol Büyükburç Türk popüler müziğin ilk başlarında ne ise Kayahan da son baş'ın temsilcisi olarak anılmayı hak ediyordu.
"Pop müzik mi arabeskten, arabesk müzik mi pop müzikten" sorusunu yanıtlamak zor gibi görünse de, diyebiliriz ki Kayahan Türk pop müziğini kendi müzikal kişiliğinde arabeskten sıyıran besteciydi...
Ayhan Sarı