Geleneksel Türk müziğinde toplu söyleme geleneğinin olup olmadığı tartışıladursun, günümüzde giderek yaygınlaşan amatör GTM topluluklarının icra ettikleri müziğin hangi tür söyleme alanına girdiği hususunda değişik bakış açılarının oluşmaya başladığına tanık olmaktayız.
Koro söyleme mi, toplu söyleme mi, hobi/sosyal söyleme mi?..
Sadece İzmir'de 350 dolayına, Türkiye genelinde ise 5000'e ulaşan GTM amatör korolarının sayısının giderek artması sevindirici bir gelişme addedilebilecek iken, müzik anlayışının ve icra edilen müziğin seviyesinin giderek düşmesi, beraberinde sorgulanması gereken olguları da getirir olmuştur.
Koro terimiyle Muzıka-i Humayun’da "kırbaç kullanma yetkisi dahil" görev yapmak üzere davet edilen Giuseppe Donizetti'nin İtalya'dan çağırdığı müzik insanları sayesinde tanıştık ve Osmanlı Sarayı'nda üç-beş kişi toplaştık, birlikte şarkılar söyledik. İlk koroyu halk önünde 09 Eylül 1920’de Tanburi Cemil Konseri’nde; ilk defa Ali Rıfat Çağatay (1869-1935) yönetti ve ardından Darülelhan’da Hoca Ziya Bey geldi.
Koro tanım manasında korist sayısı, koristlerin ses türü, ses kapasitesi ve entonasyon bakımından kendi içinde ayarlı/dengeli, teksesli ya da çoksesli müzik yapıtlarını seslendirir. Korolar toplumun sosyal yaşamına katkıda bulunurlar. Kimisi çalgı eşliğinde, kimisi eşliksiz yani “a capella”dır.
Bizim GTM koroları bulunuveren sayıda çalgılı olanlarına girerler.
Koro üyesi koroya tabidir, olmalıdır. Öyle solistik özelliklerini koro içi söyleyişinde sergileyemez. Bireysel değildir. Olamaz. Bizim GTSM korolarında herkesin solist kimliğinde davranma eğilimli oldukları bilinir. Oysa koro; o topluluğu oluşturan insan seslerini dev bir insanın tek sesine dönüştürür/dönüştürmelidir. Şarkının/yapıtın güzelliklerini tüm yönleriyle ortaya çıkaracak yorumu izleyiciye aktarır/aktarmalıdır.
Korist, solist kişiliğinden doğan bazı özellikleri, diğer koristlerle birlikte yorumladığı esere ekleyemez. Çünkü, tüm koronun aynı şeyleri, aynı zamanda düşünmesi ve yapması gerekir ki bu da her üyenin yöneticisine ve topluluğuna tam uyum sağlamasıyla mümkündür. Disiplinsiz koro olamaz. Olanlarını "hobi korosu veya laylaylom korosu" diye tanımlıyoruz. Koroda her üyenin toplu söyleme kurallarına kesinlikle uymak zorunluluğu vardır. Koristlerin -mantıklı manada- koro şefinin tüm hareket, jest ve mimiklerini izlemek ve onunla tam bir ilişki kurmanın yanında, birlikte müzik yaptığı arkadaşlarını da dinlemesi; izlemesi ve söylediği sürede uyum içinde kalması koral söylemenin birinci gereğidir. Koro şefinin müzikal kişiliği ve koristlerin bütününün performansı koronun icra yansımasını belirler.
Tıpkı şimdiki amatör GTM korolarında ters manada belirlediği gibi.
Amatör GTM koroları daha düne kadar "benim derya musikim, biz Türk musikisinin koruyucusuyuz" söylemleriyle çalışmalara gider iken içi hiçbir zaman doldurulamamış bu sözde muhafazakar söylemler bugün yerini "keyif benim, sanat benim, kime ne" ye bıraktırılmış durumdadır.
Onlar "..size ne oluyor, bu müziğin tapusunu mu aldınız? Biz biraraya geliyor, kendi müziğimizi kendi seviyemiz ölçüsünde yapıyor, konserimizi veriyoruz. Salonumuzu -arkadaş, ahbab, akrabalarımızla da olsa- dolduruyoruz. Repertuarımızı -ister GTSM, ister popüler müzikten olsun- kendimiz seçeriz." demektedirler.
GTSM'de repertuar tartışması 20.yy ikinci yarısından bu yana zaten hep süregelmiştir.
Yeni bir "Pruning strateji" mi? Yani bir takım güçlerin kültürel kökeni zayflatmak amacıyla bilinçli olarak kötü yöneticiyi başa getirmesi... (Bkz: http://www.musikidergisi.com/yazar-19-geleneksel_turk_muziginde_pruning_strategy....html)
Hele geçen gün Facebook'ta gördüğüm, -tepkim üzerine şimdi silinmiş halde olsa da kaydı bir arkadaşımda mevcut bulunan- Antalya'da üstelik çok önemli devlet güvenlik kurumumuz korosunu, mini şortlu bir bayanın sallanarak "Havam yerinde alaturkam oldun, oynamadan duramam" şarkısı icrasında yönetmesi, bu şarkıyı da repertuarlarına aldıklarını söylemesi, amatör GTM koroları hakkında gelinen son nokta olarak kayda geçmiştir.
Söz konusu örnek, yazımıza konu olan günümüz GTM amatör korolarını "Havam yerinde alaturkam oldun, oynamadan duramam" söylemiyle çok güzel özetlemektedir.
Bu koroların ismi artık "Havam yerinde alaturkam oldun, oynamadan duramam" koroları olma yolunda mıdır?
Geleneksel Türk musikisinin tarihi geçmişi düşünüldüğünde bu yola tüm amatör GTM korolarını dahil etmek tabii ki mümkün değildir. Amatör korolarımızın aralarında Türk musikisine gerçekten, hakkıyla hizmet etme amaçlı olanlarının bulunduğunu ayrıca belirtmek gerek..
* * *
Gözlemlediğimiz genel gidişat böyle. Artık çoğu nitelikli şef ve müzisyen, kurumlar iyi bir koro oluşturmak için yeterli koşulları sağlamadığı ve yeterli koro üyesi bulamadığı için GTM korosu yönetmiyor.
Gidişatta birinci sorun bu alandaki başıboşluk olarak tesbit edilmekte, öncelikle şefin sanatsal yeterliği ve müzik anlayışı birinci sorun olarak gözlenmektedir. İkinci olarak eşlik eden müzisyenlerin icracılık düzeyi. Üçüncü ise korolara dahil edilen kişilerin herhangi bir müzik yeteneği ön yoklamasına tâbi tutulmamalarıdır.
Yıllar önce yazdığımız "Her ile değil, her ilçeye devlet destekli amatör koro- http://www.arsiv2007.musikidergisi.net/?p=138" başlıklı yazımızda konservatuar mezunu şef ve normal düzeyde üç müzisyene haftada iki kez bir-iki saat çalışma karşılığı 500-1000TL aylık olmak üzere toplamda 2000-3000TL ücret ile bu koroların seviyesinin yükseltilebileceğini dile getirmiştik.
Sorun aynı zamanda bu müzik ile uğraşan insanların seviyesi meselesidir. Bu seviye Türkiye insanının kültürel seviyesinin bir yansıması, geldiği, getirildiği durumun bir göstergesidir.
"Hammadde bu abi" genel Türkiye söyleyişi burada da geçerlidir.
Gün umursamazlık, kontrolsüzlük sonucunda gele gele seviyesizliğe dayanmış gibidir. Belediye, kurum, kuruluşlar vs şefi seçmede seçkin davranmamaktadır. Dolayısıyla süreç daha baştan tamir edilemez hal almaktadır.
Ve gelinen son nokta amatör GTM korolarımızın kentsel dönüşümüne ihtiyaç olduğudur.
Koro elemanı sayısının kaç olduğundan ziyade, izleyiciye yansıttığı müziğin -tıpkı gecekondu bölgelerimizin kentsel dönüşümüne duyduğu ihtiyaç gibi- işlevsel dönüşümüne ihtiyaç duyulmaktadır.
Zira koro söyleme, toplumda yaşama isteğini artıran önemli sosyal kurumlardan biridir.
Birleştirir, insanlaştırır...