Padişah III.Selim'in de hocası Tanburi İzak'tan 20.yy'a değin süren tanbur icra ekolüne yeni bir ekol ekleyen Tanburi Cemil Bey'in vefatının 100. yılını diğer bestecilerimize oranla şaşalı bir şekilde yad ettiğimiz şu günlerde Sayın Cumhurbaşkanımızın Pakistan Ziyareti sırasında Pakistan Cumhurbaşkanlığı Orkestrası'nın teksesli olarak "Bursa'nın ufak tefek taşları ve Üsküdar'a gider iken" türkülerimizi seslendirmeleri Sn. Recep Tayip Erdoğan, Eşi Sn. Emine Erdoğan ve diğer erkânın dinlemesi görüntüleri bize, 19.yy başından 20.yy başına kadar süren, hala da izleri açık olarak görülen Osmanlı Fasl-ı Cedid akımı ile dünyanın ilk konservatuarlarından Muzika-yı Humayun'u hatırlattı.
Tanburi Cemil Bey'in oğlu Mesud Cemil, babasının yaşadığı dönemin hazırlayıcı uygulamasının 19.yy’daki başı Giuseppe Donizetti’nin amacını çok güzel ve de naif bir şekilde özetlemiştir:
“Donizetti’nin gayesi bandodan başlıyarak, emniyetli adımlarla büyük orkestraya geçmek ve bu aletle İtalyan musikisini Saray muhitine sevdirdikten sonra, saray dışına, halka doğru genişletmekti.” (Mesud Cemil "Tanburi Cemil Bey", 1947: sf.46).
Bugün “Eğer bu gaye batı çalgıları değil de, GTM çalgıları özneli olarak o zaman uygulanmaya başlanmış olsaydı” diye hayal ettik …
Cemil Bey’in batı müziği ile ilgilenmesinde saray çevresinden Burhanettin Efendi, Abdürrahim Efendi, Tevfik Efendi gibi şehzadeler Şerif Ali Haydar Paşazade Damat Mecit Bey ve kardeşi Şerif Muhittin (Targan), Damat Fahir Bey gibi Aristokrat simaların etken olduğunu oğlu Mesud Cemil yazar.
Cemil’in musiki geleceği hayalinde fasl-ı cedid akımından etkilendiğini -ömrü yetmese de- Musa Süreyya Bey ile kurdukları Dar’ül Musiki-i Osmani Cemiyeti'nden anlıyoruz.
Fasl-ı Cedid hakkında Tanburi Cemil Bey'in oğlu Mesud Cemil’in 1947'de yazdığı "Tanburi Cemil Bey" kitabında yazdığı safiyane sözleri ilginçtir:
“…Başı insan, kulakları tavşan, ayakları ceylan doğup bir müddet yaşadıktan sonra ölen hilkat garibeleri gibi o zamanlar ortaya çıkmıştı… Heyeti bir orkestra gibi değnekle idare eden bir şef, birkaç ney, kemanlar, udlar, bir viyolonsel, birkaç kitara, iki kanun, üç-dört mandolin, bir flüt, iki lavta, basso partisini çalan bir trombon ve bir düzineden fazla genç hanende… Bu acayip ve melez kadro ile armonize edilmiş olarak garp tonalitelerine yakın makamdan fasıllar, köçekçeler, saz semaileri, peşrevler, longalar, sirtolar, harcıalem şarkılar, güfteli mehdiye marşları vs’den mürekkeb bir repertuara sahipti. Bu parçaları ve fasılları armonize edenler Guatelli talebelerinden Binbaşı Osman Efendi, Paris’teki tahsilinden dönen Binbaşı Saffet Bey’in talebelerinden Binbaşı Faik Bey idi. Binbaşı Osman Efendi iyi bir oboist idi, marşlar ve şarkılar bestelemişti. Faik Bey de bas tuba ve kitara çalardı. Faslı Cedid’in şefi bagetli Miralay Hilmi Bey idi. Hepsi unison okuyan ve genç hanendeleri Muzıkalı Lütfi Bey ile sonradan Sultan Reşad ve Vahidettin saraylarında sonuna kadar sermüezzin kalmış olan İsmail Hakkı Bey yetiştirirlerdi”.
Aralarında Neyzen Raşit Efendi, Kemani Haydar Bey, Kemani Mahir Bey, Udi Arap Cemil, Udi Şekerci Cemil, Viyolonselist Niyazi Efendi, Kitaracı Sabri ve Arif Beyler, Mandolinci Çerkes Arif Bey, Kanuni Haydar Bey, Flütist Rıza Bey, Tromboncu Mehmet Bey ve Kadıköylü Lavtacı Hacı Bey gibi birçok GTM’çisinin bulunduğu yukarıdaki tablo; Tanburi Cemil Bey’in teneffüs ettiği havayı tasvir etmesi ve o dönem müziğinin ikircikliği bakımından bize bir bakış açısı sergiliyor.
İşte Mesud Cemil Tel'in bu sözleridir ki TM’de orta yolcuların neden bir türlü bellerini doğrultamadıklarına dair açıklık getirir ve günümüzdeki GTM'nin durumunu bir de bu tarihi bakış açısından görmek, değerlendirmek gerekir.
Fasl-ı Cedid ve ardından gelen Muzıkayı Humayun (1828) ile günümüz Pakistan Cumhurbaşkanlığı Orkestrası'nın bando çalgılarıyla armonize bile etmeden teksesli icrasının bulundukları düzey bakımından anlaşılması, bize kendi içinde sahipsiz bir şekilde salınmaya bırakılmış müziğimizin, yaşadığımız GTM çıkmazının açıklanmasında, yeni çözümler üretilmesinde özellikle karşılaştırma yapmak da dahil olmak üzere taze bir bakış açısı getirebilir.
Görülmektedir ki orada Muzika-yı Humayun Orkestrası'nın bir benzeri birebir hala yaşıyor.
Günümüz Pakistan Cumhurbaşkanlığı Orkestrası'nın Cumhurbaşkanımız huzurundaki konseri, Muzika-yı Humayun Orkestrası'nı anımsatması bakımından bize ilginç geldi.
İzleyebilirsiniz:
http://www.musikidergisi.com/video-117-muzikayi_humayun_ve_pakistan_cumhurbaskanligi_orkestrasi.html#galeri