TÜRKSOY Halk Çalgıları Orkestrası 07 Kasım 2018 akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonunda bir konser verdi.
TÜRKSOY Halk Çalgıları Orkestrası Türk dünyasına ait türküleri, besteleri tüm Türk dillerinde seslendirmek ve tanıtmak amacıyla 2016 yılında Türk Dünyası'nın milli enstrümanlarından kurulmuş.
‘’2019 yılı Japonya’da Türkiye Yılı’’ olarak ilan edilecek. Orkestra bu vesile ile Japonya'da bir dizi konser verecek
Türk Dünyası'nın çalgıları dendiğinde aklımıza Orta Asya'dan, Uygur Özerk Bölgesi'nden Kafkasya'ya, Ortadoğu'ya, Anadolu'ya uzanan kültürel coğrafyada halk tarafından icra edilen çalgılar ve bu çalgılardan bireşme orkestralar akla geliyor. Bu orkestraların kimi -özellikle Kazakistan gibi- bilinçli bir oluşum içerirken çoğu rastlamsal, o anda biraraya getirilmiş çalgı gruplarından oluşuyor.
Yıllardan beri Türk müziğinde bilinçli olarak oluşturulmuş bir orkestra eksikliğinden söz eder dururuz. Konservatuarlarımızdan dernek, kurum topluluklarına değin bu bilince henüz erişilmiş görünmüyor.
O kurumların içlerinde olan -o sözde- dinamiklerin böyle bir yükün altına girmek istemediklerine dair yönetici söylemleri var. Kimsenin onları -yük olarak gördükleri- bu çilenin altına sokamayacağını biliyorlar.
Korolar, senfoni orkestraları, konservatuarlar gibi Devlet müzik kurumlarında "dinamikler/dengeler" uğruna işe girişilemiyor.
"Türk müziği orkestrası" oluşumu, henüz sahiplenilir düzeyde değil.
Bu uğraşıyı kurumsal manada -İstanbul Türk Müziği Orkestra ve Korosu Filarmoni Derneği (TUMORK) dışında- üstlenen Türkiye içinde bir kurum görülmüyor.
. . .
07 Kasım 2018 akşamı, İstanbul CRR konser salonunda Türk dünyasına ait müzik yapıtlarını, türküleri tüm Türk dillerinde seslendirmek ve tanıtmak amacıyla; 35-40 dolayında müzik elemanı Kazak Sazgen Sazı orkestrasından görevlendirilmiş, dombradan Kırgız Komuzuna değin 12 ülkeden 50 icracının yer aldığı TÜRKSOY Halk Çalgıları Orkestrası ve dansçılarını izledik.
İlk izlenimimiz "omurga sağlam ama çevresindeki organlarda eksiklikler var" şeklindeydi.
Bu omurganın Kazak müzik disiplini olduğu görülüyordu.
Anadolu'daki Türk müziğinin temsiliyeti biraz eksikçe ve düzensizce gibiydi. Etkinliğin sanat yönetmeni "Türkiye'deki müzisyenler 'yok ben o sesten çalamam, enstrumanım yetersiz; yok öyle, yok böyle' diye bahaneler öne sürdüler" dediyse de Kazak sanat yönetmeninin önüne konulandan bir seçim yapmak zorunda kaldığı anlaşılıyordu.
Daha önceki yazılarımızda belirtmiş "200 yıla yakın bir süredir batıdan müzik ithal ediyoruz. Şimdi de doğudan ithal edersek hiç şaşırmayın" demiştik. Çünkü oralardaki müzik uğraşanlarının seviyeleri "epeyce" ilerledi gibi…
Yani Türk Dünyası'na müzik açısından "babalık" yapacak durumumuz artık bulunmuyor.
Dünyaya hitab edebilecek bir Türk müziği orkestramız bulunmadığı gibi şef de yok.
Varolanlardan; batı müziği bilen Türk müziğini bilmiyor, Türk müziği bilen de orkestradan bihaber, hayatında gördüğü senfonik orkestra sayısı ikiyi geçmez, bırakın senfoni orkestrasının çalgı ve çıkardığı ses içeriğini... Buna bir de Uygurdan balkanlara uzanan çalgıların özümsenmesi eklendiğinde durumun günümüz itibarıyla ne kadar ümitsiz olduğu ortaya çıkıyor.
Görünen o ki TÜRKSOY Halk Çalgıları Orkestrası'nda olduğu gibi yakın zamandaki şefi de Türkiye'den olmayacak.
Bir Türk müziği orkestrası şefi bile yetiştiremeyen ülke müzik uğraşanı/politikacısı/idarecisi olarak anılmak ister misiniz?
Ufukta görünen bu.
. . .
Türk Dünyası aşığı Bünyamin Aksungur'un son CD çalışmasının isminde olduğu gibi "Canan Uykuda" halleri Türkiye'de devam ediyor...
Konser haberi için BKZ:
http://www.musikidergisi.com/haber-4968-_turksoy_halk_calgilari_orkestrasi_konseri%E2%80%A6.html